Hadi bee onun burada ne işi vardı?Ve bizi bu şekilde gülerken gördü.
Alp hızla bize doğru geliyordu. Cidden çok kızgın görünüyordu. Yağız da şaşkınlıkla bir bana bir Alp'e bakıyordu.
Alp yanımıza ulaştığında burnundan soruyordu.-Bir gün.. bir gündemi yenisini buldun lan. Ben orada kendimi yırttım kızın kalbini kırdım diye. Affettirmem lazım diye. Sen varya hiç bir şeye değmezsin. Senden iğreniyorum . Miray!
Elinde ki renk renk sümbüller dikkatimi çekmişti. Ne yani onu affetmem için bana çiçek mi almıştı? Hemde en sevdiğim Sümbül.
Bana söyledikleri çok içime battı. Cidden beni hiç mi tanımamıştı bu çocuk ?
Bu benim aşık olduğum Alp'e hiç benzemiyordu. Titreyen sesimle-A-alp.Diyebildim.
-Sus. Kes sesini. seni tanıdığım güne lanet olsun. Dedi ve elindeki sümbülle arkasına bile bakmadan uzaklaştı. Gözümden bir damla yaş aktığını farkettiğimde hemen yeleğimin koluyla gözümü sildim. Ağlamak güçsüzlük demekti. Ben ağlamamalıydım.
Hızla koşmaya başladım. Arkamdan Yağız ın geldiğini farkettiğimde çok geç olmuştu. Artık özel yerime gelmiştim bile. O gördü... ilk Yağız gördü. Burayı 14 yaşımdan beri benimsemiştim. Bizim apartmanın bodrum kısmından girilen küçük kapılı minik bir oda. Burası benim için çok önemliydi. Alp'e bile göstermemiştim. Ne zaman üzülsem , kırılsam burada yalnız başıma oturup kimse görmeden ağlardım. Böylelikle kimse benim ağladığımı görmezdi. Ama şu salak Yağız artık öğrenmişti.Yağız 'ın ağzından:
Şu Alp denen çocuk ne kadar da şerefsizdi. Anlayıp dinlemeden sevdiği kızın kalbini kırmıştı. Miray ne kadarda güzeldi. Babasına çok benziyordu. Ama sadece simaen benziyordu. Huyları hiç benzemiyordu. Bencil değildi. Duygusaldı ve cidden karşısındakileri önemsiyordu.
Ama unutmamalıydım ki bu kız o adamın. Menderes' in kızıydı.
Bence Alp denen çocukta Miray'ı sevmiyordu. Çünkü insan sevdiğini dinlerdi. Ah Be keşke Meral'im de gelse anlatsa. Şu yüzden gittim Yağız. Dese. Ona inanmaya hazırım.
...
Miray'ın peşinden koştuğumda ne kadar da hızlı olduğunu düşündüm.
En sonunda ona yetiştiğimde bodrumda bir odaya girdi. Bende peşinden girdim.
Oha bu oda ne lan böyle. Duvarda bir sürü fotoğraf vardı. Çoğunda o Alp denen çocukla Miray vardı. Başka bir fotoğrafta sarışın güzel bir kız vardı. Kız Alp'e doğru bakıyordu. Sarışın kız ın gülüşü Meral'e ne kadarda cok benziyordu. Bir köşede bir sürü kurumuş renk renk sümbüller vardı. Zaten odaya yoğun bir Sümbül kokusu hakimdi. Bir köşede küçük bir sandık vardı ama kilitliydi. Bir köşede en az 40 tane roman vardı. Açlık oyunlarının serisi dikkatimi çekti. En az 3 kez okumuşumdur.
Yerde iki tane Lila minder vardı. Duvarda Lila ya boyanmıştı. Cidden çok tatlı bir odaydı.-S-sen niye geldin?
Diye bağıran Miray'ın kızgın ve ağlamaklı sesiyle kendime geldim.-Seni yalnız bırakmak istemedim.
Dediğimde Miray yere bakıyordu. Gözlerinden yaşlar akıyordu. Şu Alp denen çocuk bu kadar sevilmeyi hak etmiyor ki anlamıyorum . Ya neden bu kadar üzülüyor.
Miray dizlerinin üzerine çöküp ağlamaya devam etti.
Bende aynen onun gibi yere çöktüm ve gözlerini sildim.-Şşş senin gibi güzel bir çirkefe hiç yakışıyor mu?
Hah. Salak Yağız çirkef ve güzel. Ne hoş bir uyum ama.-Çık.
Çok sessiz çıkan Sesine karşılık şaşkınca yüzüne baktım. Açık kahverengi gözleri gözlerimi bulduğunda
-Lütfen. Yalnız kalmak istiyorum. Dedi kısık sesiyle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalancı Kuzenim
Chick-LitSelam diyip oturdum. O da selam dedi. Bi dakika bi dakika bu adam kim? Hem de benim oturma odamda yayılmış oturuyo. Mutfağa koştum ve elime bıçak alıp evimdeki sinsi sapığı imha etme çabalarıma giriştim. Tabi onun kim olduğunu bilmeden. Acaba kim...