Sensiz kaçıncı gece, kaçıncı saat? Sayamadığım kadar çok, sayamadığım kadar ağır. Hep soruyorum, bir insan gelmeden gidebilir mi? Gittin, gelmeden gidilebilicek en güzel şekilde hemde... Açtığın bu yaralar nasıl kapanır bilmiyorum, ne iyi gelir bilmiyorum. Senin dahi iyileştiremeyeceğin bu yaralar, nasıl geçer ki? Geçmiyor zaten, hep bir sızı, hep bir acı. Bazıları gülüşün için, eyvallah dedirtiyor da, bazıları hiç geçmiyor. Seni sevmeyi çok ağır ödedim, ödüyorum. Çok şey yitirdim, güvenimi, duygularımı, hislerimi. Hepsini sana bağlamışım meğer, yeni anlıyorum. Kimseye güvenemiyorum artık, insanların yüzüne bakamıyorum yürürken. Birine sarıldığımda, iyi hissetmiyorum, şarkılar bile eskisi kadar etkilemiyor. Duygularım... Sende ne çok duygumu yitirmişim ben, şimdilerde hissizliği oynuyor olmuşum. Eskiden oturup ağlayacağım şeylere şimdi, bakıp geçer olmuşum hatta. Şimdilerde, ağlayamaz olmuşum. Boğazımdaki bu düğümler nasıl gecicek? Seni sevmenin bedeli bu kadar ağır olmamalıydı. Bu kadar, geçmemeliydin benden. Bazıları 'halamı?' diyor, 'hala onu mu seviyorsun?' gülüp geçiyorum onlarada. Bilirsin, seni anlatmayı çok severdim halbuki. Gülüşüne şiirler yazdığım adam, şu sıralar duygularımın katili olmuş. Ne güzel demiş Cemal Süreya, katil de bilmiyor öldürdüğünü'. Bilmiyorsun, nasıl vurduğunu, nasıl öldürdüğünü bilmiyorsun. Ah gülüşüne sigara yaktıran adam, sigaralarımın nasıl yandığını bilmiyorsun. Gülüşün olmadan yanan her sigaranın, benden çok tutuştuğunu bilmiyorsun. Önceki yazımda sana 'çocuk' demiştim, 'küçücük yüreğime, nasıl devrim gibi geldin çocuk?' diye bağırmıştım sana. Ve sen yine sağırdın bana... Bukez 'adam' diyorum sana. Ciğerimi yerinden söken, ama söktüklerini gülüşüyle toplayan adam. Nasıl yandığımdan haberi olmayan, ama nasıl yaktığını izleyen adam. Lakin senden tekrar bişey istiyorum, 'Sev birini adam, güzel seversin sen.'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevimli Tumblr Aşıkları
ChickLitKalbindekileri söze dökemiyorsan belki burdan anlar, söylersin.