Rüyanın en güzel yerinde gelen güzel bir mesaj sesiyle uyanmak. Sevinçle kızgınlık arasında kalmak. Ne güzel sarılmıştım ona, sımsıkı. Bırakma beni dedim, asla dedi. O sırada mesaj atmış olacak . ' Gün seninle aydın, beni sakın karanlıkta bırakma.' şanslıyım, hayatımda hiç olmadığım kadar. Seviyordum, hiç sevilmediğim kadar .
Kafam kadar kocaman bir gülümsemeyle kalktım yataktan. ' Kendimi bırakırım uçurumdan da , seni bırakmam' diye cevapladım. Aşağıya merdivenlerden kayarak indim. Son 15 gündür böyleydim. Suratsızın, asinin teki ben şımarık bir kız çocuğuna mı dönüşüyordum? Kulağına eğildim annemin 'Çok seviyorum anne ' biraz durduktan sonra ' Seni' diyerek ekledim. Annem benim kalemimdi. Ben çok severim kalemleri, en çok annemi. Yazmak yaşamaktır benim için , kalemler hayat. Kahvaltı yapmam sabahları, midem kaldırmaz. Vakit geçirdim biraz, oyalandım sonra çıktım yukarıya , hazırlanacaktım , geçtim aynanın karşısına. Ne kadar değişmiştim böyle, sevildikçe ,sevdikçe. Gerçekten güzel hissettim ilk defa kendimi. İyice yakınlaştım aynaya yeşil gözlerime bakarak , ' Bak gördün mü, nasıl da gülüyorsun. Kalbimin çektiği onca acıya, döktüğün her gözyaşına değdi. Bak görüyorsun değil mi?' Okul pantolonunun üzerine kırmızı bir kazak geçirip çıktım dışarıya. Mesaj geldi tekrar , 'Bekle'. Numara kayıtlı değildi. Cevap vermeden başladım beklemeye. Bir çocuk geldi yanıma , 5 yaşında var yok. Elindeki kutuyu verdi bana 'Abla' , dedi 'Şuracıktaki abi gönderdi' . Çocuğun başını okşadım , şuracıkta diyerek gösterdiği yerde kimse yoktu. Çocuğun boyuna gelebilmek için eğildim, nasıl biri olduğunu sordum. 'Bilmem' dedi. 'Ama abla boyu uzundu böyle taa tepeden baktı bana, bir de dedi senin gözünün renginde gözleri vardı'. Ben etrafa bakınırken koştu gitti çocuk. Benimki değildi. Koyu kahverengi gözleri vardı onun. Etrafta kimsede yoktu.Kutuyu açtım. bir not vardı sadece. 'Ama gözleri çok güzeldi, parmakları. Ben onu çok sevdim de o sevemezdi ki beni.' Hayır dedim kendi kendime , gözlerim doldu. Oydu , bu bu nasıl olurdu? Kutuyu yere fırlattım. Bağırdım ' Nasıl ?' diye. Yere çöktüm ağlamaya başladım, kendi kendime olamaz diye tekrarlıyordum. O günlere tekrar dönmek istemiyordum. Koşarak geldi yanıma , 'Akiha' dedi, 'Bak yüzüme ,ağlama.' Sesi. İçim titredi. Öldüm sandım bir an. Kafamı kaldırmaya cesaret edemedim. Ama yüzünü çok özlemiştim. Göz göze geldik , öyle kaç dakika kaldık bilmiyorum. Zar zor tek kelime çıktı ağzımdan 'Neden?' Her şey onun yüzündendi. 2 sene boyunca hayata küsmem, herkes onu öldü bilirken, ben nefes alamayacak haldeyken bana tek mesajla , yaşadığını söyleyip bir daha hiçbir şeyden haberdar etmemişti. Numarası kullanılmıyordu. 2 sene boyunca yaşıyor olduğundan başka hiçbir şeyden haberim olmadı. Cevap vermedi bana. Gözlerime baktı sadece. ' Tamam' dedim yutkunarak 'Anlatma.' Sarılmak istedim ona, ama yapamazdım hayatımda beni gerçekten seven mutlu eden birisi vardı.Çok zor tuttum kendimi , ama o tutmadı , ayağa kaldırdı ve sımsıkı sarıldı. Ağlamaya başladı, ağlamasına hiçbir zaman dayanamamıştım zaten. Bende sarıldım, sanki bir daha hiç bırakmayacakmış gibi. Emre'ye ihanet ediyormuş gibi hissettim kendimi.Ayrılmak istedim ama yapamadım. Öyle çok özlemiştim ki. Burası huzurdu, onun omzu. Buralar benim memleketim dedim içimden. Ben başka yerde nasıl yaşarım? Ama benim yaram kabuk tutmuştu tekrar kanattım, bir daha nasıl sararım? Allahım nasıl bir yara bu? Biliyordum, ben yarama aşıktım. Hergün daha bir derinini deşiyordum. Canım yansın ama yara geçmesin diye. Öyleymiş yani, bunun başka bir açıklaması olamazdı. Arkadan bir ses biraz kırık, Emre bu ' Akiha?'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AKİHA
Художественная проза"Bak; sen bugünde sevmedin beni, ben yine de kapamadım sana gözlerimi, senin gibi" İlk defa kıran zincirlerini, yaralı fakat aşık olan yarasına ; Akiha'nın öyküsü. Hoşgeldiniz :)