Hava güzeldi. Gecekondusunun merdivenlerinden hızlıca indi... O an gelmişti artık. O kadar aceleciydi ki üzeri sarı topraktan çamurlanmış kahverengi iskarpinlerinin birini tam anlamıyla ayağına geçirmemişti. Sokak lambalarının altından hızlıca geçerken gölgesi bir önüne bir arkasına hızlıca hareket ediyordu. Onun gözünün gördüğü yerde bu gece vakti ne sokak lambalarının sarımsı ışığı, ne kendisiyle yarışan gölgesi vardı sadece "sebebi"... Gençliğinin en güzel günlerini bok eden o sebep tam da gençliğini bitirdiği yerde, dereye paralel geçen yolun sonundaki köprüdeydi.. "Şans" dedi hızlıca hareket ederken "Gençliğimin hesabını, ona sebep olandan tam da sebep olduğu yerde soracağım"... Biraz daha hızlandı ve sokak köpeklerinin sesi dışında sigara yorgunluğuyla hırıldayan nefesini duyuyordu. Elini beline götürdü ve bıçağını çıkarttı. Karşısında bir put gibi duran karartıya iki kez sapladı. Acı duymadı önce, öne arkaya iki adım attı sonra yavaşça yere yığıldı. Hafif bir sıcaklık hissetti tam karın boşluğunda sonra acı oldu sıcaklık yayıldı. Karartıya baktı; ortada yoktu... Elini karnına getirdi kan oldu bileklerine kadar. Tam iki bıçak yarası vardı karnında... Anladı. Bir sebep aramaktan, başkalarına mal etmeye çalışmaktan yorulduğunu anladı. Yorgundu, gözünü yıldızlara dikti. Son gördüğü şey bu yıldızlar olacaktı diye düşündü. Gençliğinin hesabını sebebinden sormuştu, rahatladı; bir yıldız kaydı, sokak köpekleri sustu, tüm sokak lambaları söndü....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Arayışa Dair Öyküler ve Fragmanlar
DiversosVaroluşta aramanın öyküleri... Dışarıda bir döngü var ve akıntıya değil suya bakmayı, su olmayı arıyorum ben... Bırakın en hızlı akışınızı hesaplamayı; durağan bir suyken neyiz acaba? Akış bir yaratım ama bize içkin olan değil bizi içeren. Akış olma...