Sayfa2

548 7 0
                                    

Yüksek sesle konuşunca felaket yankı yapıyordu.

Odaların sadece üç tanesinde bir kaç parça eşya vardı. Bizim odamızda iki yatakla içinde oyuncaklarımızın durduğu eski bir mutfak bulunuyordu. İkinci odada annemle babamın karyolası duruyordu, odaların en büyüğünde ise bir kanepeyle üç,beş sandalye vardı.

Bir kaç gün sonra cesaretimi toplayıp bisikletle yalnız başıma sokağa çıkabildim, çünkü az ilerde yaşça benden bir parça büyük duran bazı çocukların oynadığı görmüştüm. Bizim köyde büyük çocuklar daima küçüklerle oynar, hem de onlara göz kulak olurlardı. Burada ise, sokaktaki çocuklar beni görünce, «Bu da ne arıyor burada?» deyip bisikletimi aldılar hemen. Geri aldığımda lastiği patlamış ve bir çamurluğu eğilmişti. Babam bisikletin halini görünce beni kemerle dövdü. Ondan sonra bisiklete ancak evin içinde binebildim.

Bizimkilerin asıl istedikleri,odalardan üçünü büro yapmaktı. Bir evlendirme bürosu açmak istiyorlardı. Fakat hep sözünü ettikleri masa ile koltuklar hiçbir zaman gelmedi. Mutfak dolabı da bizim odamızda kaldı.

Bir gün, divan, yataklar ve mutfak dolabı bir kamyona taşındı ve Groupiusstadt ' da bir apartman katına taşındı. Burada, apartmanın 11. katındaki iki buçuk odaya tıkışıvermiştik. Ve bizim şimdiki küçücük odamızda annemin anlatıp durduğu o güzel eşyaların hiçbirine yer yoktu.

Gropiusstadt, 45 bin insanın yaşadığı yüksek apartmanlar demekti. Yüksek binaların arasında parklar, dükkanlar vardı. Uzaktan her şey yeni ve çok anlamlı görünüyordu. Ama apartlanların arasında biraz dolaşınca çiş ve bok kokusundan insanın burnunun direği kırılıyordu.Buna neden. Gropiusstadt'da bir dolu çocuğun ve köpeğin bulunuşuydu. Bu leş koku merdivenlerde çok daha felaketti.

Annem ve babam, merdivenleri pisletmekten vazgeçmeyen kenar mahalle çocuklarına küfredip duruyorlardı. Fakat aslında çocukların yapabileceği pek bir şey yoktu. Bunu ilk kez dışarda oynarken sıkıştığımda farkettim.

EROİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin