2. Bölüm

258 19 22
                                    

Eril ne kadar ısrar etsede onu o kapıdan sokmayı başardım. Kapıdan ilk adımımızı attığımız anda vücudumuzun her yerine hücum eden ses sendelememize sebep oldu. Herkes mutluydu burada. Neden ?

" İnsanlar unutmak için içer değil mi? Arınmak için acılarından.."

Değilmiş.. Alkolün ilmek ilmek dokuduğu bilincimiz, dayanamaz, düşermiş ölümün boşluğuna bizden habersiz. Belki de bu yüzden sarhoş oluyormuşuz. Boşlukta süzülmek başımızı döndürüyor, yere çarptığımız an ise hissizleşiyormuşuz.

Her saniye yok oluyoruz aslında, bir tek sarhoşken yaşayabiliyoruz.

Yeni doğan bir bebeğin, ölümü kesinleşiyor..

Biz gülüyoruz.

Ölen bir gence sonsuz hayat lütfediliyor.

Ağlıyoruz.

Ve kimse bilmiyor bu boşluğun nasıl doldurulacağını. Kimi ağlıyor uğruna, kimi seviniyor, kimi ise reddediyor ölümü akıntıya karşı yüzen bir balık gibi.

Küçük bir kutuya sıkışmış bu kadar derin ruhu kaldıramayacağımı düşünmeye başladım o anda. Dışarı çıktım, oradaydı. Siyah, alabildiğine siyah... Bir siluet bana doğru yönelmişti. O an hiçbir gerçekliği sorgulamadan takip etmeye başladım. Yalvardım ona :

"Beni buradan kurtarmanı istiyorum. Sonsuz karanlığına al beni, tıpkı Aras gibi. O nefesin son nefesi olacağını bildiği halde, bekler gibi."

Sessiz kaldı siluet. Gözden kayboldu.Yolun sonunda gözüken Eril ne olduğunu anlamaya çalışır gibiydi. Hızlı adımlarla yanıma gelip neler olduğunu sordu. Kayboldum dedim sadece. Susmakla yetindim.

Ertesi sabah olduğunda evde yine yalnızdım. Günden güne kokusu yok olan yastığı bir kez daha kokladım.Eski günler geldi aklıma.

Kış tı. Gökyüzünden düşen her kar tanesi aydınlatırken benliğimizi, Aras ateşin başında düşünüyordu. Yavaşca arkasına ilerleyip onu korkutmak istedim fakat o, tek hamlede kafamı karın içine sokmuştu. Aklıma geldikçe titriyorum.

Ona ne düşündüğünü sordum. Birkaç saniye sonra dudaklarını araladı ve "Korkuyorum" dedi. Sustu.
Bir kaç saniye bekledikten sonra devam etti ;
" Doğruluk sonsuzluğun güneşidir, nasıl olsa doğar " dedi.
Ağzımızdan aynı anda çıkan ses kar tarafından yutuldu:
"Wendell Philips" Güldü, güldüm. Böylece sürdü bir süre. Edebiyata ilgi duyardık. Birlikte şiirler okur, her zaman bir birimize güzel sözler söylerdik.
Her şey için artık çok geç.

 O yok ben ise günden güne yok oluyorum..

Kahvaltı hazırlıkları için hazırlanırken miras dosyasındaki bir madde gözüme çarptı.

" » Şahıs öldükten sonra özel banka kasası tamamıyla bir yakınına kalacaktır. Kasa içindeki 7467 numaralı zarf ise Bayan Arya AKIN a devredilmiştir."

Maddeyi ne kadar hızlı okuduğumdan haberim yoktu bile. Yoksa diye içimden geçirmeden edemedim.

" Neyden korkuyordun Aras? "

hızlıca toplandıktan hemen sonra yola çıktım. Mali işlemler için imzaları attım ve onay makbuzu ile bankaya gittim. Heryeri ciddiyet kokan banka zemin, tavan, kolon tamamen mermer ile çevrilmişti.

Uzun bir süreden sonra zarf elime ulaştı. Zarfı açtığım anda içinden dışarı doğru yayılan koku gözlerimin kapanmasına sebep oldu. Aras...

Bu kadar zaman geçmesine rağmen hala yokluğuna alışamamıştım. Zarfın içinden çıkan el yazısı bu not da alışmama engel oldu.

Her satırda onu hissetmek, her satırı okumayı bu kadar güç hale nasıl getirirdi ki? Farkında olmadan gözümden süzülen bir yaş ile okumaya başladım.

" Bugün günlerden 23 Haziran. Arya ile ayrılışımızdan sadece 2 hafta geçti. Zaman geçse de neden onu bu plana dahil ettiğimi soruyorum kendime. Belki de onu korumak istedim bilmiyorum. Öldüğümü sanmasını istemek ne kadar acımasızca olsa da, onun buna inanmayacağını hissedebiliyorum. Nasıl olsa o benim Güneş'imdi, ben ise onun ışığı ile beslenen Ay'ı
..............
v v v v v v v v v v v v v v v v v v v v v v

Arkadaşlar elimden geldiğince yazmaya çalışıyorum. Beğenirseniz vote lamayı ve yorum atmayı unutmayın lütfen. Hatalarımı da yazarsanız sevinirim. Medyada Arya var 😊

Gölgelerde Saklanan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin