"Mevsim hanım. Yalgın beyi isteğiniz üzerine Alev adlı mekandan alıp şirkete çağırdık. Gelirse burada kendisine iş vereceğiz" dedi Sinan abi. Babamın avukatıydı. Ayrıca babamla arkadaşlardı.
"Tamam Sinan abi. Sağ ol her şey için"dedim ve çağrıyı sonlandırdım. Yalgın bey şirkete gidedursun ben de alış verişe çıkayım. Selene gideceğim alışveriş merkezini mesaj attım ve kapıdan çıkıp garaja yürüdüm. Aklım hep o gündeydi.Arabama binip kontağı çevirdikten sonra el frenini indirip vitesi bire taktım ve garajdan çıktım. Araba sürmek benim için çocuk oyuncağıydı. Telefonuma mesaj geldiğinde şirketin önüne gelmek üzereydim. Telefonum yan koltukta çantamın içindeydi. Kırmızı ışık yandığı için durmuştum. Direksiyonu tamamen bıraktım ve çantamın içinde kaybolmuş telefonumu aramak yerine çantayı ters çevirdim. Şansıma telefon koltuktan sekip aşağı düşmüştü. Aşağı eğilip telefonu el yordamıyla bulduktan sonra kilidi girip telefona gelen mesajı okudum. Selenden gelmişti.
''Ordayım.'' yazıyordu. Bak sen Selen hanıma. Beni çağırmamıştı.. Telefonu koltuğa bırakıp önüme döndüm. Gaza basacakken karşımda gördüğüm Yalgın'la dona kalmıştım.. Yüzünden hiç bir şey okunmuyordu ama, gözleri her şeyi bilen birinin gözleri gibi bakıyordu. Beni deliyordu gözleri. Sanki sadece beni değilde, arkamdan bagaja kadar görüyor gibiydi.. Yine de bozuntuya veremezdim. Kaşlarımı çatıp başımı ne var dercesine salladım iki yana.. Camı açıp başımı dışarı uzatacaktım ki arkamdaki araba kornaya basınca dikiz aynasına baktım sinirle.. Önüme geri döndüğümde Yalgın karşımda değildi, Karşıya geçmiş bir eli cebinde, diğer elinde ağzına sigara götürüyordu. Cebindeki elinden çakmağı çıkartıp yakarken bir korna sesi daha gelince kendime gelip gaza bastım.. Alış Veriş merkezine gelene kadar aklım Yalgın belasındaydı. Arı kovanına çomak sokmuş gibi hissediyordum. Bir ayının sahip olduğu bal kovanına.. Alış veriş merkezine gelip arabayı kapalı otoparka bıraktım. Park yerinin harf ve numarasına bakıp asansörlere yürüdüm. Selen bir saattir buradaysa halen favori mağazasındadır. Oraya yürüdüm. Neredeyse bütün çalışanlar beni ve Selen'i tanıyordu. Çünkü hem sürekli müşterileriydik hem de babam buranın sahibini tanıyordu. Daha doğrusu buranın sahibi olacak adam bir akşam zorla kendini davet ettirmişti. Öyle tanışmıştık işte. Adam bizi avm de turlatmış her çalışana tanıtmıştı. Selen'in favori yerine gelince mağazanın dışında iki üç saniye bekledim. Camdan içeriyi izlemeye başladım. Mağaza sorumluları hayattan bezmiş bir şekilde Selenin çevresinde pervane oluyorlardı mecbur mecbur. Onları bu dertten kurtarmak için mağazaya girdiğimde yüzlerine resmen bahar gelmişti.
"Mevsim hanım hoş geldiniz efendim" dedi birisi. Gülümsedim ve Selen'e döndüm.
"Şunu al ve gidelim" dediğimde Selen gösterdiğime baktı.
"Bence de çok güzel" diyip diğerlerini bir sorumluya verdi. Kız sonunda kurtulduğunu anlayınca taşıdığı kıyafetler tüy gibi gelmiş olmalıydı. Selen aldığını ödeyince dışarı çıktık ve selamlaştık.
"Nasılsın bakalım?" Dedi. Omuz silktim.
"Aynı." Dedim. Başını salladı.
"Aç mısın. Yemek yiyelim diyecektim" dedi
"Yersen bende yerim" dedim. Başını salladığında yürümeye başladık. Bir kolunda çantası ve mağaza poşetleri diğer kolunda ben ilerliyorduk.
"Selen."dedim. Bana döndü. Surat ifademi görünce beni avm koltuklarından birine sürükleyip oturttu.
"Neyin var?"dedi telaşla.
"Dur telaş yapma bir şeyim yok.. Yani henüz."dediğimde kaşlarını daha da çatmıştı.
"Anlat artık?"dedi.
"Ben sanırım büyük bir hata yaptım. Yalgın'ı işinden ettim."dedim.
"Ne?!" Dedi şaşkınlıkla.
"Şey. Onu O gece klübünden alıp babamın şirketlerinden birine sürmüş olabilirim." Dedim başımı eğerek. Bir kaç saniye boyunca cevap gelmeyince başımı kaldırıp baktım yüzüne.
"Senden korkulur Mevsim." Dedi sadece. Gülümsüyordu.
"O kabadayıya az bile." Dedi sonra. Ona şaşkınlıkla bakarken ayağa kalkıp beni de kaldırdı ve koluma girip sürüklemeye başladı. Yemek bölümüne geldiğimizde bir masaya oturduk.
"Burger'dan mı yine ?"dedi bana. Başımı salladım. Benim siparişimi gidip verdikten sonra kendi yemeğini almak için manav bozması bir yere gitti. Yeşilliklerle dolu tabağını alıp masaya getirdi ve benim siparişimi alıp geldi. Çok uyumluyduk. Benim kilom fazla az olduğundan bu tarz yememi ama düzenli spor bda yapmamı önermişti doktorum. Daha doğrusu babamın doktoru. Hamburgerimden bir ısırık alırken titreyen telefonla bakışlarım masaya döndü. Bilinmeyen numaradan gelen mesajda "Beni işimden edenin sen olduğunu biliyorum Mevsimcik" yazması yutkunmama sebep oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LACİVERT
Teen FictionBir varmış... Bir yokmuş.. Çoğu masal bu iki dizeyle başlar aslında. Yalan mı? Değil. Kimse nedenini sorup soruşturmaz, aptal çocuklarının gece uyumaları için bu dizelerle başlayan her hangi bir masalı dillendirir. Ama bazı masallar başka başlar. Ma...