Jon bir anda kapının içine çekildi. Kendini büyük ve bir o kadar da soğuk bir oda da buldu. İçerisi bir takım meşaleler ile aydınlanıyordu. Odanın ortasında demirden bazı tarafları paslanmış bir masa duruyordu. En azından Jon onun masa olduğu düşünüyordu. Duvarlara asılı kesici aletler, zincirler ve bir dizi demir alet duruyordu. Jon buraya nasıl geldim ben diye düşündü. Nasıl çıkacağını düşünmeye başları. Eğer buradan çıkacak yolu bulup etrafı gezerse nerde olduğu, eve nasıl döneceğini ve buraya nasıl geldiğini çözebilirdi. Etrafı incelemeye başladı ve sonrasında bir kapı buldu. Tam kapıya doğru gidiyordu ki kapı açıldı...
***
"Jon! Jon! Nerdesin ahmak?!!" diye bağırıyordu. Ed Jon 'u son 1 saat boyunca hiç görmemişti. Acaba işten kaytarmak için sahile mi gitti? diye aklından geçiriyor ve bir yandan da evin içinde Jon'u arıyordu. Ev cidden büyüktü ve Ed bazen odaları şaşırıyor ve aynı odaya iki defa bakıyordu. Ed üst kata bakmak için merdivenlere yöneldiği anda verandanın biraz uzağında bir adamın ona baktığını fark etti. Sonra bu sabah gördüğü adam aklına geldi. Merdivenden koşarak inen Toria Ed 'e çarptı. Ed "Toria ne yapıyorsun sen?!!" sinirli bir şekilde dedi. Bunun üstüne Toria "Üzgünüm Ed hata ile oldu" diyip masum, masum Ed 'e baktı. O kadar tatlı duruyordu ki Ed Toria 'ya kızamadı. Verandaya döndüğünde adam ortada yoktu. Sadece göz yanılsaması mıydı yoksa? Umurunda bile değildi. Jon ortalıkta yoktu ve onun olmayışı yüzünden daha fazla çalışmak zorunda kalmıştı. Şu anda tek isteği Jon pisliğini bulmaktı.
***
İçeriye iri yarı bir adam girdi. Bir kadının saçından tutmuş sürüklüyordu. Adam Jon 'u fark etti. Jon 'un anlamadığı birkaç kelimeyi bağırdı. Adam kadını kenara doğru sert bir şekilde fırlattı. Jon bu sahne karşısında öfkeden deliye döndü ve adama doğru koşmaya başladı. Adam Jon 'un kendine doğru koştuğunu görünce gülümsedi. Jon adama yumruk attı ama hiçbir şey olmadı. Adam yerinden bile kıpırdamamıştı. Jon 'u kolundan tutup odanın diğer ucuna doğru fırlattı.
Jon duvara çarpmanın etkisi ile sarsıldı. Etraf kararmaya başlamıştı. Kolunu bile oynatamıyordu. Kalkmayı denedikçe daha çok canı yanıyordu. Etraf daha çok karardı ve bulanıklaştı. Adamın ona doğru yaklaştığını görüyordu ama çok çaresizdi. Sanırım ölme zamanı gelmişti. İşi bitmiş miydi? Böylemi ölecekti? Eğer ölürse eve dönemez ve annesini kurtaramazdı. Adam gittikçe daha çok yaklaşıyordu kalkıp kaçmalıydı yoksa bu iri adam onun sonunu getirecekti. Nefes aldı ve tüm gücü ile kalkmaya çalıştı. Sendeleyerek de olsa kalkmıştı ve adam ona daha yakındı. Tam kaçacakken yüzünü yanında bir ağrı hisseti.
Adam Jon 'a sert bir yumruk atmıştı. Jon kendini yine yerde buldu. Asla başaramayacaktı burada öleceğim. Kesinlikle bana işkence yapacak ya da direk öldürecek. Artık hangisi olursa olsun sonuçta ölüp annemi kurtaramayacağım diye aklından geçirirken adam onu yerden kaldırıp salonun ortasındaki masaya doğru sürüklemeye başladı. Jon 'u kaldırıp masanın üstüne hızlı ve sert bir şekilde koydu. Jon soğuk metalin üstüne çarpınca sırtında büyük bir acı hisseti. Adam elinde keskin bir alet ile Jon 'a yaklaştı. Aleti iki eli ile sıkıca kavrayıp başının üstünde kaldırdı. Tam Jon 'a vuracakken arkadan kadın adamın üstüne atladı. Jon bunu fırsat bilip masadan inip sendeleyerek kaçmaya çalıştı. Ama kadını geride bırakamazdı. Onu kurtarmak için arkasını döndüğünde kadın yerde kan gölünün içinde yatıyordu. Jon artık geç kaldığını anladı ve adam ona yaklaşırken var gücü ile kapıya doğru koşmaya başladı. Kancadan aldığı eşya onu geldiği yöne doğru çekmeye başladı. Gittikçe güçlenen bu çekim Jon 'u kendisi ile sürükledi. Etrafı beyaz bir ışık ile kaplandı...
***
Üst kata çıkınca sabah ki olay aklına geldi ve o kapıyı bulmaya gitti. Kilerin karşısında ki kapı sonuna kadar açıktı. Biraz tereddüt ettikten sora kapıdan içeri girdi. Kapıları tek, tek açıp içine bakarken koridorun sonundaki kapı açıldı ve parlak ışıklar ile içinden Jon karşı duvara fırladı. Duvara çarpıp yere düştü. Ed onun yanına gidip "Seni salak nerdeydin sen?!! Senin yüzünden çoğu..." derken Jon lafını kesip " Ed dostum ne gördüm biliyor musun sen? Az daha ölecektim Ed!!" dedi. Ed "Salak mısın? Sanırım sen duvara aşırı sert çarptın. Dur da kafana bakayım. Kesin şişti ve saçma sapan hayaller görüyorsundur" dalga geçerek dedi ve Jon 'un kafasına elini uzattı. Jon Ed 'in eline vurdu. Heyecanlı bir halde "Dur da anlatayım şapşal." dedi. Ed de dalga geçer bir tavır takınarak "Madem öyle aydınlat beni." dedi. Jon sakince bir nefes alıp "Bu kapıdan girdim ve bilmediğim bir yerde kendimi buldum. İri yarı bir adamla dövüştüm sonra kaçtım ve bu eşyada beni eve getirdi. Son-" Ed elini kaldırıp Jon 'u susturdu ve "Doktora gitmeliyiz yoksa bu gidişle uçan filde gördüğünü söylersin" dedi. Jon Ed 'in koluna sertçe vurup "Şaka yapmıyorum aptal!! Ciddiyim gördüm diyorum sana!! Madem söylediklerime inanmıyorsun bu ne peki?!!" diyip anlında, kolunda ve omzundaki morarmaları gösterdi. Ed Jon 'un morartılarına baktı ve duvara dönüp elini duvarda gezindirdi. Jon "Ne yapıyorsun?" diye ağzı açık Ed 'e baktı. Ed "Bir dakika duvara fazla srt çarpmışsın kesin duvara zarar verdin." dedi alay eder bir tonla. Jon 'un ses tonu sertleşerek "Madem öyle gel benle sana başka bir şey götse-" daha sözünü bitiremeden içinden çıktığı geçit kapısı açıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gizemli Ev
Mystery / ThrillerSakin bir kasabada nedensiz yere ölen insanlar… Yıllardır içindeki gizemi tüküren bir kasaba… Ölü bedenleri tekrar hayat bulmaya çalışan yitik ruhlar… Ve her odasında sırlar taşıyan bir ev…