Bölüm 2

233 21 8
                                    

Levent gülümsemeyi beklemiyordu konuşmanın devamında. Yani psikoloğun anlattığı şey o kadar önemli değildi, o sadece sohbete katılması için ortaya bir konu atıyordu. Onu konuşturacak ya da merakta bırakıp soru sormasına neden olacak ilginç bir konudan bahsediyordu.

"Heyecanlandıkça olan bir durumsa eğer bu, sana önerim sen de konuşmalara dahil ol ve devamında göreceksin konuşmayı başlatan ve insanların dinlediği kişi sen olacaksın."

Levent alt dudağını ısırıyordu, ama psikolog bunu iyi bir işaret olarak görüyordu. Yüreğinde bir şeyler çözülüyor gibiydi. Bu zamana kadar hep endişelenmiş ve korkuyla yaşamıştı. Bu da onda kekemelik olarak ortaya çıkıyordu. Herkeste bir başka şekilde ortaya çıkardı bu durum, kimisinin dudakları kendiliğinden atar, kimisini ateş basar, kimisinin bedeninin bir tarafı uyuşur ya da yüzünde bir yerlerde sinir bozucu sivilceler ortaya çıkar. Heyecanlanmak doğaldır, ama hayatımızda sırf bunu endişelendiğimiz şeylerle karşılaşmamak için bir bahane olarak kullanmak hatalıdır.

Levent'in gözleri pencerenin yanındaki yatmalı koltuğa kaymıştı, anlaşılan oraya hiç geçmeyeceklerdi. Psikolog da Levent'in nereye baktığını fark etmişti.

"O psikanaliz çalışmalar için kullanılır, senin durumunda sen yatmadan da konuşabiliriz."

Levent bunun üzerine gülmeden duramadı ve bir bilgiyi daha öğrendikten sonra artık kalkma zamanının geldiğini düşünmüştü. Teşekkür etmek için elini uzattığında: "Buraya gelmeden önce gerçekten de endişeliydim. Sitenizdeki resminizi değiştirmenizi öneririm. Hem orada yaşlı duruyorsunuz hem de benim gibileri korkutuyorsunuz" diye takıldı.

"Sanırım haklısın. Ah, tabi daha adınızı bile hiç öğrenemedim. Takvime de bakmadığımdan hatırlayamadım da."

"Levent Laleli."

"Tanıştığımıza memnun oldum, Levent Bey. Sanırım bir başka daha seans istemeyeceğinizi tahmin ediyorum, ama ne sıkıntınız olursa olsun çekinmeden arayabilirsiniz."

"Çok teşekkür ederim, Oktay Bey. Çok ilginç bir deneyim oldu benim için, bu şekilde aydınlanacağımı hiç beklemezdim. O karanlık odaya hiç adım atmam umarım."

Levent mutlu bir şekilde ayrılıyordu oradan. Bu yüzden de ayakkabısına sonradan damladığını fark ettiği kana hiç dikkat etmedi ya da umursamadı bile. Bir daha buraya uğramayacaktı ne de olsa ve geride bıraktığı tatlı bir anı olarak hatırlayacaktı. Psikoloğun anlattığı kayıp anahtar zırvalarını pek anımsamayacaktı, ama hayatının geri kalanında bulunduğu ortamlarda ilgisini çeken bir konu olduğu zaman hiç çekinmeden muhabbete katılabilecekti. Psikolog bu endişelerinin yersiz olduğunu ona göstermişti ve bundan sonraki hayatında bir kere bile kekeleme sorunuyla karşılaşmamıştı. Psikoloğu da araması gerekmemişti.

Oktay Ateşli'ye ise gelecek olursak o Levent Bey ile telefonda konuşmuş ama hiçbir şekilde yüz yüze gelememişti. Masasının altında ölü bedeni Levent'in psikolog sandığı kişi ile olan seansı boyunca fark edilmeden durmuştu. Kendisini psikolog sanan ve bu kimliğe girmekte pek sıkıntı yaşamayan katili ise ofisinden ayrılmadan önce aynada kendisine bakıyordu.

Karanlık odasının kapısını açmış bu kişi, o odanın anahtarını bulmasına vesile olan kişiye akıl hastanesinden çıktığının ertesi günü bir ziyarette bulunmuştu. Her şeyin başında sıradan bir sohbet için gelmişti oysaki ama onunla olan konuşmaları yüzünden benliğindeki karanlık yönlerini keşfetmişti ve en sonunda bunu fark eden psikolog onu akıl hastanesine kapattırmıştı. Hastaneden çıktığı gibi de soluğu burada almıştı. Kimlik bunalımını ise bu şekilde çözeceğini hiç tahmin etmemişti ve anlaşılan iyi bir psikolog da olmayı başarmıştı. Artık bu sefer kimliğini bulmuştu...

SON

Zihnimdeki Kayıp AnahtarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin