#1

112 5 2
                                    

F tipi bir ceza evindeyim. Sizin anlayacağınız benim gibi azılı suçluların kaçamamaları için tüm tedbirlerin alındığı bir yerdeyim. Hikayemi yazdırdığım tanımadığım hayranımla hala sohbetim sürüyor. O kadar çok mektuplaştık ki kendi şifreli yazımızı oluşturduk. Bunu oluşturma sürecini bile şifreli yaptık. Mektupların okunma ihtimaline karşı şifreli yazının kurallarını şifreli bir şekilde bir birimize öğrettik. Bunun şifresini nasıl öğrettiniz diye soracak olursanız tamamen rastlantısal olarak gelişti. Sonuç olarak birbirimizle şifreli bir şekilde konuşabiliyorduk.


Ceza evindeki odamı 2 kişiyle daha paylaşıyordum. Tek kişilik odalarda vardı ama benim gibi birini neden başka birileriyle aynı odaya koydular çok merak ettim. Onları nasıl öldüreceğimi görmek mi istiyorlar acaba? Hayır öyle bir şey yapmayacağım. Dikkati üzerime çekmemeliyim. Tıpkı dışarıdaki hayatım gibi önemsiz birisi olarak kalmalıyım. Ancak böyle hayalet olabilirim. İçeride hikayemi yazdırırken bir kaç ayım geçti. Bu sırada gözlemledim. Cezaevinin 3 boyutlu planını aklımda canlandırdım. Hala eksik parçaları var ama üzerinde çalışıyorum. Bir kaç aylık gözlemlerim sonucunda demeliyim ki buradan kaçmak cidden zeka ister. Girmeden önce fazla egoist düşünerek buradan çok kolay bir şekilde kaçabileceğimi sanıyordum. Fakat inanın o izlediğiniz belgesellerdeki kaçan adamların hikayelerinin hepsinin açıklarını gidermişler. Kaçan her insanın ardından o açık kapıyı kapatmışlar ve böylece zaman geçtikçe kusursuza yakın bir hapishane ortaya çıkmış. Fakat öyle yada böyle ben hayalperest biriyim ve hayal kurmak için bolca vaktim var. Hala gözlemliyorum ve buradan çıkacağıma eminim.


Size biraz hapishaneden ve buradaki yaşantımdan bahsedeyim. Öncelikle duvarlar ve zemin çok sağlam. Bunu sert bir cisimle vurarak anlayabiliyorsunuz. Tünel kazılmaması için temelin demir plaka veya sertleştirilmiş beton ile desteklendiğinden eminim. Havalandırma ızgaraları bir insanın geçemeyeceği boyutlara indirgenmiş. Kanalizasyon ızgarası da öyle. Yağmur ızgarasından giderin boyutuna bakarak bu çıkarımda bulundum. Yani çok büyük ihtimalle kanalizasyon gideri de bir insanın geçemeyeceği boyuttadır. 7-24 kameralar tarafından izleniyorum ve kör nokta yok. Hikayemin ilk bölümünde bahsettiğim gibi bolca dizi izlerdim. Bunların arasında "Prison Break" da vardı. Ama maalesef burayı ben tasarlamadım.


Odamda ki diğer iki kişi bir biriyle iyi anlaşıyorlardı. Ben bilerek soğuk davranıyordum. Daha önce, zamanımın çoğunluğunu forumlarda ve internette geçirdiğim zamanlar hapishaneden kaçanlar hakkında da bazı şeyler okumuş ve izlemiştim. Sonuç olarak hapisten kaçmak bu işin yalnızca %20 sidir. Asıl büyük pay dışarıda yakalanmamaktır. Özellikle benim gibi dışarıda parası veya tanıdıkları olmayan biri için bu kaçınılmazdır. Ama eğer bir gün kaçarsam inanıyorum ki o gizli hayranım bana severek yardım edecektir.


Hapisten kaçma olaylarındaki bir diğer sorun ise yapılan kaçışların %95'i gurup halinde gerçekleşen kaçışlar. Fakat ben paranoyağım, hiçbir insana özellikle de odamdaki en az benim kadar azılı suçlulara bu konuda güvenemem. Bu yüzden bu işi tek başıma halletmeliyim. Gördüğünüz üzere dostlarım, şans hiçbir şekilde yaver gitmiyor.


Her an düşünüyordum. Sistemde bir açık arıyordum ve insanın ürettiği her sistemde bir açık olacağının farkındaydım ama cidden zamanla kusurlarını gideren bir sistemin açıklarını bulmak çok ama çok zor olabiliyor. Yemek yerken herkes saçma şeylerden sohbet ederken ben düşünüyordum, havalandırma saatlerinde duvarlara ve kameralara baka baka düşünüyordum. Gardiyanların nöbet değişim saatlerini bile ezberlemiştim. Size şu kadarını söyliyim dostlarım, odanızdan özgürlüğe ulaşmanız için tam 5 tane kilitli kapıdan geçmeniz gerekmekte. Kapılardaki gardiyanlar, güvenlik kameraları gibi önlemleri söylememe gerek yoktur zaten.


Ben bu düşüncelerle meşgul olduğum günün birinde bir oda arkadaşım kendiliğinden öldü. Dedemin o mosmor görünüşünden deneyimlediğim üzere kalp krizi geçirmişti. Fakat hapishanede eğer şüpheli bir ölüm yoksa ölümün nedeni araştırılmaz. Ceset direk gasilhaneye gider ve oradan da kimsesizler mezarlığına. Yani en azından benim gideceğim mezarlık orası. Bir dakika... Bir anda kafamda şimşekler çaktı. Resmen kendimden geçtim. Odadaki herifin ölümü bana buradan nasıl çıkacağımı kavratmıştı. Buradan ölerek çıkabilirdim. Böylece tüm o kilitli kapıların, gardiyanların veya kameraların anlamı kalmayacaktı. Oda da kendi kendime kahkaha atmaya başladım. Karşı yataktaki dingilin bana mal mal baktığını görünce anında durdum tabi.


Bu inanılmaz basit ve iş gören bir fikirdi. Onca planlara veya tünel kazmalara gerek yok. Ölüyorsunuz ve tüm kapılar sizin için açılıyor. Bu nasıl daha önce aklıma gelmemişti. Dışarı çıkmam için ölmem lazımdı, yani onlar için ölmem lazımdı. Ölü gibi görünmek için ne yapacağımı biliyordum. İyi ki zamanında internette her önüme geleni okumuşum. Fakat ölü görünmek için dışarıdaki hayranımdan yardım almam lazım olacaktı.




Önemsiz Birisinin Anıları - DevamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin