Burnuma dolan kahve ve karamel kokusuyla alnıma düşen beyaz saçımı kulağımın arkasına aldim . Bir yandan da tempolu adımlarla elimdeki tepside bulunan çilekli ve çikolatalı milkshakeleri götürüyordum . Tepsi oldukça büyüktü ve iki elimle tutmak zorunda kalıyordum. Kafenin içinde sessiz bir şekilde Demi Lovato-Stone Cold çalıyordu. Aslında insanlarin seslerinden dolayı duyulmuyor olsa gerek . Çünkü dikkatinizi sese verdikçe müziğin tatlı tınısı kahveyle her hücrenize doluyordu. Bir yandan masalarda duran boş bardakları topluyordum. Dışarda şiddetli bir yağmur ve buna uyan gri bulutlar olsada ,kafenin içi sarı, turuncu ve beyaz aydınlatmalarla bundan ayrılıyor, keskin bir sınır oluşturuyordu. Kafenin iç kısmında, kapanmış pencerelerin ahşap kenarlarıyla uyumlu eski tip gaz lambalardan vardı. Bunlar ne kadar süs için konulmuş olsa da buraya oldukça şık bir hava katıyordu.
Tepsiyi kafenin mutfağına goturup getirirken bir yandan da siparişleri alıyordum.
Kafe oldukça kalabalıktı çünkü, yanımızda bir üniversite vardı. Gelip oturanların nerdeyse hepsi ya cep telefonuyla uğraşıyor ya da arkadaşlarıyla resim çekiliyordu. Bu sırada gözüme biri takıldı . Ayni benim gibi beyaz saçları , beyaz teni olan bir adamdı bu . Gözleri oldukça parlak bir maviydi. Sanırım bu kadar insan içinden benim gibi olan birini -ki albino hastasıydım-görmek beni gülümsetmişti . Daha dikkatli baktığımda sigara içtiğini gördüm. Bu sırada yuzum katı bir hal aldı. Hadi ama , burası bir kafeydi ve kapalı alanda sigara içemezdi! Üstelik "Bu kapalı alanda sigara içilmez ."yazısının önündeki masada oturuyordu. Buna tam olarak bakarkörlük denir .
Vakit kaybetmeden ve burayi tamamen nefes kesen iğrenç sigara kokusuyla doldurmadan yanına yürümeye başladım. Gözleri dışarıdaki yağmuru izliyordu . Sanki bazı şeyler kafasını karıştırıyor gibiydi .
Yanına vardığımda ben tam ağzımı açmıştım ki "Bir şey istemiyorum."dedi ve olduğum yerde kalakaldım. Sinirlendiğimi hissediyordum ve göz göre göre burada sigara içmesine izin veremezdim ."Beyefendi, burası kapalı bir alan,sigara içemezsiniz ."dedim rica eden bur ses tonuyla.Ama o hala dışarıyı izliyordu . Birkaç saniye sonra geçmişti ki ,"Kapalı alan olduğunu biliyorum zaten, söylemesende olurdu..."dedi .Bunu söylerken yavaşça yüzünü bana çevirdi. Gözleri beni bulunca baştan aşağı süzdü. Yakamdaki isimliğe baktıktan sonra "Azra hanımefendi ."diye ekledi . Yüzünde birkaç salise süren pis bir sırıtış belirdi ve yok oldu ."Beyefendi üstelik uyarının önündeki masada otu- " , "Umrumda değil ."diye kestirip attı . Iyice sinirden köpürmeye başlamıştım. "Madem umrunuzda değil, sizi dışarı almam gerekecek."dedim . Bu sırada kaşlarım hafiften çatılmaya başlamıştı. Hiçbir şey söylemeden yanan sigarasını masanın üzerinde duran camdan tuzluğa yasladı ve ayağa kalktığı gibi çıkışa yürümeye başladı. "Sigaranızı da bir zahmet alır mısınız ?!"diye seslendim. Arkasına bile bakmadan "Masalari toplamak sizin işiniz ."dedi ve pencerelere uyumlu cam kapıdan çıkıp gitti.
Ağzım açık halde hala kapıya bakıyordum. "Lüzumsuz herif!"diye mırıldandım. Sigarasini elime iğrenç bir şey tutarcasına iki parmağımla aldım. Benden uzakta tutarak sigarayı kapıdan dışarı atmaya koyuldum. Kapıyı açtığımda soğuk hava dalgası yüzüme vurmuştu ve bu ürpermeme sebep olmuştu. Sigarayı yere atarak üstüne bir böceği ezermişcesine sert sert bastım. Bunu yaparken yüzüm ister istemez ekşimişti . Söndüğünde başımı kaldırıp o oğlan hala buralardamı diye bakındım. Görünüşe bakılırsa değildi. Yağmur hala olduğu gibi yağmaya devam ediyordu. Bulutlar ise sessizliklerini her saniye bozuyordu. Bu benim daha çok üşümeme sebep olmuştu . Insanlar kulaklarına götürdükleri cep telefonlarıyla ya da başlarına tuttukları şemsiyeleriyle hızlı hızlı geçiyordu önümden . Kimi ise şemsiyesiz şekilde yağmur oldukça normal bir şeymiş gibi ağır adımlarla yürüyordu. Her şeyi unutmaya çalışarak içeri geri döndüğümde hücrelerim sıcak havaya tekrar merhaba demişti. Kasadan Aleyna'nın "Azra !"diye seslenmesiyle o tarafa döndüm. Eline bir şey yazar gibi yaparak bana alınacak siparislerin olduğunu söylüyordu. Başımı onaylarcasına salladım. Göz kırpıp gülümsedi ve tekrar işine döndü . Artık bende o lüzumsuzu unutup işime dönsem iyi olurdu !
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz Umutlar
Teen Fiction"Bence sen her şeyinle bir meleksin."derken beyaz saçlarımı okşuyordu. "Öyleyse sende bu meleğe umut ve mutluluk veren tek şeysin."dedim ve gülümsedim. Gözleri gamzelerime gitti ve eliyle oraya yumuşakça dokundu . O da şimdi gülümsüyordu. "Hayatım b...