Artık okullarda kapandığına göre köye kaçma vakti gelmişti. Köy,benim tek eğlendiğim ve gitme amacımın Serhat olduğu yerdi. Maalesef Semih ve Serhatı ancak yaz tatillerinde veya bayramlarda görebiliyorduk. Hepimiz Bursa'da oturmamıza rağmen sadece köyde bir araya gelebiliyorduk. Fakat bu yaz hepsinden farklı geçecekti.
Zeyneple köye gitme tarihlerimizi aynı zamana denk getirmeye çalışıyorduk. Biz birbirimize bağlı büyümüştük. O nereye ben oraya. Babaannemlede konuştuktan sonra köye gitme vakti gelmişti.
Her zaman ki gibi yine çok özlemiştim köyü. Havası, kokusu, ağacı bile bir başkaydı buranın. Yemyeşil bir bahçe, kerpiçten yapılmış bir ev, kuşların cıvıltısı bana mutluluğun resmini çiziyor gibiydi. Zeynep köye benden bir gün önce gelmişti. Hemen gidip ilk havadisleri almalıydım ama ondan önce can ciğer kuzu sarmam Cansu'yu görmem lazımdı. Cansu benim köydeki arkadaşımdı. Malesef onunlada yaz tatillerinde görüşebiliyorduk. Hemen üstüme rahat bişeyler geçirip Cansuya koştum uzun zaman olmuştu konuşulacak çok şey vardı.
"Cansuyummm "
"Oh nihayet gelebildin " diyerek sitemle karışık boynuma zıplamıştı.
"Merak etme bütün yaz birlikteyiz" dedim ve hemen arka odaya geçip kim kiminle ne yapmış bütün havadisleri almıştım.
"Sıkı dur" diyerek heyecanlandırmıştı beni.
"Ne , Ne oldu çabuk söyle "
"Seninki de köyde" diyerek bana verilecek en güzel haberi vermişti. Cansuyumla harıl harıl konuşup gülüşürken arkamızdan geleni fark etmeyip sedirin üstünden düşüyorduk az daha.
"Biz 4 kişiydik gardaş". diye bağırarak odaya giren diğer şebeğim Nazlıda geldikten sonra tamamlanmıştık. Hep birlikte çıkıp Zeynebin yanına gittik. Nede olsa Zeyneple Serhat yakın oturuyorlardı. Serhatı sokakta görebilme umuduyla etrafıma aval aval bakınırken ayağım taşa takıldı ve düştüm. Henüz Serhatı daha görmeden heyecandan ne yapacağımı bilemiyordum. Canlı kanlı karşımda görsem nasıl bir şekle girecektim acaba.
4 kız yan yana gelince dedikodunun dibine vurmuştuk. Zeynep, Nazlı ve Cansuya her şeyini anlatmaktan yana olmamıştı hiç bir zaman. Mesela Zeynebin Semihe kör kütük platonik bir aşkla bağlı olduğunu ben hariç kimse bilmiyordu. Fakat ben onun kadar bu konularda ketum olamıyordum kahrolası çenem onları görünce düşüyordu. Zeyneplerin kapının önünde oturuyorduk.Akşam olmak üzereydi. Çiftçiler artık yavaş yavaş tarladan geri dönüyorlardı. Bu manzarayı seviyordum. Gelene geçene el sallıyorduk.Köy insanının sıcak samimiyetini ve yardımseverliğini artık şehirlerde bulmak çok zordu. Büyük binalarda insanlar birbirini tanımadan yaşıyorlardı. Komşuluk ölmüştü. Burnu düşse eğilip almayacak türden insanlar vardı. Apartmanda yaşamak benim içinde oldukça zordu. Köye gelince yaşadığımı hissediyordum. Herşeyin en doğalı ve tazesi olan yerde en azından 3 ay da olsa kalabilmek benim için büyük bir nimetti.
Çeşme başında oturan evlilik çağı gelmiş kızlar gibiydik. Birden hepimiz birbirimize bakıp gülüşmeye başladık. Gak dese biri yine gülecektik. Nazlı karşıdan geleni göstererek 32 diş sırıtmaya başlamıştı. Sonunda Serhatı traktörün başında görmüştük. Tarladan geliyorlardı.Çalışmaktan kas yapmış gibi duran ince ama kemikli vücudu göz dolduruyordu. Bizi görünce oda sırıtmaya başlamıştı. Gülünce yemyeşil olan gözleri kısılıyordu. Güneşte kavrulmuş esmer teni gözlerini daha çok ortaya çıkarmakla birlikte ona daha da çekici bir hava katmıştı. Allah'ı vardı yakışıklı çocuktu ama gözü yükseklerdeydi. Bir süre daha kapının önünde oturduk ve gelene geçene baktık. Tam artık eve gitmek için ayaklanmıştım ki yukarıdan gelen kişinin Serhat olduğunu görünce heyecandan yine kızarmaya başlamıştım. Hemen kalktığım yere oturup hiç bir şey olmamış gibi davrandım. Serhat yanımıza geliyordu. Ondan tarafa bakmamak için kendimle mücadele veriyordum resmen.
"Hoşgeldiniz kızlar " diyerek bi giriş yapmıştı.
Ağzımın içinde hoşbulduk diye geveledim. Bu çocuk yanımıza geldiğinde kesinlikle bütün duyu organlarımı yitiyordum sanırım. Kulaklarım uğulduyor kan ter içinde kalıyordum heyecandan. Yüzüne bakamıyor olmam dikkatini çekmişti Serhatın. Fakat farklı bir şekilde yorumlamıştı.
Bana doğru dönerek; "Gizem küs müyüz ?" dedi.
Ah hayır tabi ki küs değildik bunun için bir sebep yoktu. Yüzüne dönüp gülümsemeye çalışırken "Nerden çıktı ki bu " diyebildim. Bir şeyleri çaktırmayayım derken nasıl davranacağımı bilemiyordum.Ona karşı ya çok iyiydim ya da fazla sert davranıyordum. Ortasını bulamıyordum. Platonik bir aşık olarak bu iş nereye gidiyordu bilmiyordum.
Akşam yine her zaman ki mekanda yani okulun bahçesinde toplanmıştık. Burası köyün tam ortasında kalan okul için ayrılmış yerdi. Geniş, yemyeşil bir bahçesi vardı. Yaz gecelerinde gençlerle burda oturup sohbet etmek ve oyun oynamak tek eğlencemizdi. Bizim çocuklarda geldikten sonra kadro tamamlanmıştı. Kalabalık bir gruptuk. Köydeyken Bursayı ve olanları tamamen unutmuştum nerdeyse. Aklıma bile gelmiyordu.Sonsuza kadar burda onlarla olmak istiyordum. Büyümek en son düşündüğüm şeydi. Tabi ki önüne geçemediğim zaman akıp gidiyordu. Bir gün elbet büyüyecektim ve karşıma çok daha büyük sorunlar çıkacaktı. Malesef ki çok fazla büyümeme gerek kalmadan olaylar arkası arkasına patlak verecekti.
Gecenin ilerleyen saatlerinde grubumuzda sadece Semih yoktu. Zeynep her ne kadar bizimle konuşup eğleniyormuş gibi gözükse de aklı Semihteydi. Tabi bu arada Bursa da bıraktığı sevgilisi Ahmet, Zeynebi mesaj yağmuruna tutuyordu. Tam da tartışmalık bir konu bulmuştu aslında Zeynep. Arkadaşlarıyla sokakta oturduğunu söylemesi Ahmeti çıldırtmaya yetmişti. Grubumuza Semihte teşrif ettikten sonra ortam iyice canlanmıştı. Zeynebe iyice bi haller olmuştu. Esprileri, ortalığı şenlendirirken Ahmeti tamamen unutmuştu. Semih hepimizle konuşuyor şakalaşıyordu. Serhat ise bana ilgimi çekmeyen konularda birşeyler anlatıyordu. Dinliyordum yinede benimle konuşması bir ayrıcalıktı nede olsa. Anlattığı şeyler okul ve derslerle ilgiliydi. "Vay canına, çok iyi, inanmıyorum seni mi seçtiler" gibi onu şımartan cümleler kuruyordum. Bu sefer daha hevesli anlatmaya başlıyordu. Peki neden bunları sadece bana anlatıyordu ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAÇINILMAZ
Teen FictionBurası gerçekle hayalin kesiştiği noktaydı benim için. Herkesin bir hikayesi vardı. Buda benim hikayem.