Her insan gibi ben de değişmiştim. En korktuğum şeydi zaten neyden korktuysam başıma hepsi fazlasıyla gelmişti. Erkeklerin yüzüne bakmayan kızlardandım bilmiyorum ama birden değiştim bu değişimi çevremdeki herkes fark etmişti. Arkadaşım hiç olmayacak birine aşık olmuştu o da bunun farkındaydı ama vazgeçmedi tıpkı benim yaptığım gibi. Benim onu tanımam çok tuhaftı sadece dalga niyetini almıştım ama zamanla bunun dalga geçilecek bir şey olmadığını fark ettim.
Okulun ilk dönemi bitmiş yarı yıl tatiline girecektik. Beyza yine vazgeçemediği platonik aşkına bakıyordu. Bende ona bakıp anlamsız bir şekilde gülüyordum. Beyzanin yanına yaklaştım bana sewdigi çocuğu gösterdi taniyordum ama daha önce bu kadar yakından görmemiştim. Yanında iki tane arkadaşı vardı. Beyza bana merti gösterirken bende usulca yanındaki arkadaşına bakıp tebessüm ettim tabi biz bunları yaşarken bu olanlardan onların haberi yoktu. Beyza benim ona bakıp tebessüm edip güldüğümü görünce " neden sırıtıyorsun?" dedi. Bende yüzümdeki gülümsemeyi birden ciddiyete döndürdüm. " öylesine baktım" dedim. O anda biraz düşündüm ben neden ona bakıp gülmüştüm. Bunların hepsi zamanla aydınlığa kavuşacakı. Aradan iki dakika geçti kuzenim dilara ve Kübra yanımıza geldi. Kübra bizim camda olduğumuzu görünce söylenmeye başladı. Aslında o bize söyleniyordu ama onunda farklı olduğu düşünülemezdi. Artık alışkanlık olmuştu camdan ona bakmak. 1.dönemin son günüydü. Ders işlenmiyodu, yoklamada alınmadığı için derslere girmiyorduk.
Arkadaşlarla bahçede otururken konu birden Mert'den açıldı. Artık sıkılmıştım hep aynı konuyu konuşmaktan ama bunu kimseye söylemiyordum. Anlamsız bir yüz ifadesiyle yanındaki arkadaşının adını sordum keşke sormasaydım Kübra ve Büşranın gözleri birden parladı. Aslında sadece meraktı ama bunları bizimkilere anlatmak ve inandırmak büyük sorundu. Elimle işaret ederek "şu poşetli çocuğun adı ne?" diye sordum. Beyza bir süre yüzüme baktıktan sonra "Adı Ferhan" dedi. Demek adı Ferhan dı. Ben Facebook kullaniyordum ama ailemin bundan haberi yoktu. Bu durum beni birazcık rahatsız etse de face kapatmak gibi bir düşünce yoktu aklımda. Face den bana sayfasını gösterdi Ferhan Bakır fotoğraflarını görünce içinde bir kıprama oldu bende bu kıpramanin ve heyecanın neden olduğunu bilmiyordum. Zaman geçtikçe aşık olduğumu anladım. Face den ferhana istek atmıştım. Kabul edip etmiyceğini çok merak ediyordum. Face imde hiç erkek yoktu. Eğer kabul ederse tek erkek o olcaktı. Ders işlenmediği için konağa gittik. Sahilde Dilarayla ben yan yana yürüyorduk. Dilaranın yüzü hep gülerdi ama bu sefer hem mutsuz hemde çok düşünceliydi Dilara benim kuzenim olduğu için birbirimize çok değer verirdik. Anlamıştim birşey olduğunu ama çekindim sormaya çünkü gerek duysaydi anlatırdı. En sonunda dayanamadım " ne oldu sana dilara" dedim. Gözleri kızarmış bir şekilde yüzüme bakıyordu hiç beklemedigim bir cevap aldım ondan " Şevval aşk acısı bu kadar kötü bir şey mi" dedi. Sonra o kızaran gözlerinden iki üç damla yaş süzüldü. O da aşık olmuştu o da hiç olmaması gereken kişiye aşık olmustu. Bana o anlamsız bakışlarını ve o çaresizliği ilk defa görmüştüm onun gözlerinde. Sorusuna karşılık " Dilara biz hiç olmayacak limanlarda yürüyoruz hemde takılıp düşeceğimizi bile bile vazgeçmeden yürümeye devam ediyoruz." bunu söyledikten sonra Dilara duraksadi ve yüzüme baktı "ya o limanlar bizim yürümemiz içinse" dedi. Dilara çok umutlu konuşuyordu bu konuşmasından tek bir şey anlamıştim hoşlandığını sevdiği adama söyleyecekti...