Multimediada Ajax var. Biraz hızlı yazılmış bir bölüm oldu, farkındayım. Yorum yapmayı unutmayın. İyi okumalar!!
-
-Sana su getirdim.
Ellerim titriyordu, suyu elime aldım ve içmeye başladım.
- Sen şu herkesin bahsettiği Elyssa olmalısın. Ben Ajax. Burada mutasyon sürecindeki gelişiminden ben sorumluyum.
-Anlamadım?
- Burada mutasyon sürecindeki yeteneklerini kontrol etmenj sağlayacağız sorun olursa ben ilerki kulübedeyim.
Nereye gelmiştim ben böyle? Beni nasıl bulmuşlardı?
- Peki size neden güveneyim? Bana bir neden söyleyin.
- Bak Elyssa, tam olarak 5 aydır takibimiz altındasın. Kaçış planı yapmaya başladığından beri senin her haraketinden haberdarız.
- Peki bundan nasıl haberiniz oldu?
- Frank bizim adamımızdır. Kaçarken anahtarları çaldığın hademe yani. Nasıl bu kadar kolay oldu sanıyorsun. Hiç kendi kendine sormadın mı : Bir hademede ana kapının anahtarı ne arar?
-Daha öğrenicek çok şey var gibi.
-Neyse gelde sana etrafı biraz gezdireyim.
Ana binadan başladık. Pek dikkat çekmesin diye yerin altına yapılmıştı. Dışarıdan sıradan bir kulübe gibi gözüksede merdivenlerden inince ana tesise giriliyordu.
-Burada eğitim salonumuz var.
Deney kampından yok olan yüzlerce insan buradaydı. Eğitim salonunda üst teknolojiler kullanılmıştı. Bir sürü mutasyon örneği insan görüyordum ilerledikçe. Mavi derili insanlardan ateşi kontrol edebilenlere kadar herkes vardı. Tek bir sorum vardı: bana ne olacakti? Ben neye dönüşecektim?
- Peki ya ben? Ben ne olacağım? Daha yeteneklerim ortaya çıkmadı.
- Yarın sana yapılacak olan testte bunun cevabını öğreneceğiz. Sakin olmalısın. Bugün dinlen ve kendine gel.
O kadar korkmuştum ki. İlerlemeye devam ettik. Sonra eğitim salonunun tam ortasında bulunan cam kuleye çıktık ve odaya girdik
-Seni Jasonla tanıştırayim. Teknikten işlerden o sorumlu.
- Memnun oldum Elysaa. Umarım burada kendini geliştirme fırsatı bulursun.
Teknisyenin gözleri dikkatimi çekti. Elektrik mavisydi.
- Sizin yeteneğiniz nedir?
- Gözlerim dikkatini çekmişe benziyor. Hemen açıklıyim: Gözlerim etraftaki insanların kalp atış hızlarını, nabzını kısacası baktığım her şeyin ve her insanın verilerini görmemi sağlıyor. Mesela sen. Ben sana bunları ablatırken nabzın %14.8 oranında arttı ve daha kısa nefesler alıp vermeye başladın. Ya da şu bilgisayar diyelim. Bilgisayarin içinde yaklaşık 736 tane dosya var ve ben bunların isimlerini teker teker sayabilirim. Ama farkettiysen bilgisayar açık bile değil.
- Teşekkür ederiz Jason. Umarım kendini övme bölümünün sonuna gelmişizdir. Söylemek istediğin başka bir şey?
Kulağıma yöneldi ve fısıldadı:
- Gözlerini açık tut Elyssa. Herkese güvenemezsin.
Ajax hemen kolumdan tutup beni aşşağıya doğru çekti.
- Jason biraz garip biridir.
- İyi birine benziyor.
- Neyse bugünlük bu kadar. Dinlenmen lazım.
Kalacağım odaya geri döndük.
- İşte yatağın ve havluların. Bir şeye ihtiyacın olursa ara. Acilse kulübemin yerini biliyorsun.
Işıkları kapadı.
- Dinlen Elyssa. Uyu.
Şimdi tekrar kendimle başbaşaydım. Yarın için her ne kadar endişelensemde uyumak zorundaydım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Poine
Science Fiction3. Dünya savaşından sonra büyük ülkeler asker üretimine başlarlar. Zayıf ülkeleri yağmalayıp çocukları mutasyon kamplarına yollamaktadırlar. Elyssa ise bu kamplardan sağ çıkanlardan biridir. Bir intikam hikayesi...