Bir gece yarısı sen terkedip gitmiştin. Biri bu anı anlatsaydı herhalde gülüyor olurduk sadece sesimizi görebildiğimiz kilometrelerce uzaklıktan. Ya da bir kaç satır içinde tebessümlerimizi izliyor olurduk. Ne zannetmiştin ki ? Kolay mıydı sensizlik , sana hiç zor gelmedi mi bana bıraktığın yalnızlık ? Bu hikayede sen bir şiiri oynadın ben şairinim sandım. Kimi zaman uçurtma gibiydim bıraktığında özgürüm zannettin. Gittiğinde kapıyı kapatamadığın tüm cümleleri toplayamadım çaresiz. Sokaklarını döndüğümde seni görebilme ihtimalimin olmadığı o mahallelere cesurca girmeyi öğreten kadın neden bütün bir şehri düğümlediki boğazıma ? Sevgilim ! Artık hiç beraber uyanamayacağız, uyan. Belki uyandığında duyarsın seni özleyişimi.. O gece sen gittiğinde, ölümü andım sessizce. Nefeslerimi saydım gittiğinde, nefes almaya çalıştım. O günden sonra ölümü sana kavuşmak bildim. Sensizliğe alışmak. Sen şimdi son nefesimi verdigim ebediyetsin. Papatyaların beni beklediği bir bahçesin. Ve gittiğinde sevgilim, ölüm çiçeklerle süsleniyor...