1.BÖLÜM: GÖRÜNMEYEN TEHLİKE

116 18 24
                                    

Eva elindeki kan torbasını buz dolabından çıkarıp zihnindeki düşünce keşmekeşesini gidermeye çalıştı.

Dün gece yeğeninin sevgilisi Kevin ile birlikte olmuşlardı! Tabiki biricik yeğeni Zoey'in bütün bu olanlardan haberi yoktu fakat, Eva artık Kevin'ın ona değil de kendisine ait olduğunu anlatmakta kararlıydı!

Ama korktuğu bir şey vardı. Kevin dün geceyi unutup tekrar sevgilisinin kollarına dönebilirdi! Bu yüzden ona anlatmak yerine direk onu ortadan kaldırmanın daha akıllıca olacağını düşündü. Hatta bunun için uzun uzun düşünmüş, bir plan bile yapmıştı!

Eva iç geçirip kafasını iki yana salladı. "Bana seni yok etmekten başka çare bırakmadın Zo!"

Ahşap ve oldukça eski olan merdivenin gıcırtısını duyar duymaz aşağı inenin Zoey olduğuna emindi. Kokusunu oldukça yakından alabiliyordu!

Dudağının kenarındaki kanı diliyle temizledikten sonra elindeki boş torbayı çöp kovasının içine atıp, Zoey'e doğru döndüğünde, ellerini göğsünün üzerinde birleştirmiş kendisini izlediğini gördü.

Neden sıradan bir insan olmasına rağmen bu kadar etkileyici görünüyordu? Neden yüzünde bir tane sivilce ya da siyah leke yoktu? Bu kadar güzel ve bakımlı görünüyor olması Eva'nın canını sıkıyordu!

"Günaydın."

Eva oldukça istemsiz bir şekilde gülümsedi. "Erkencisin."

Zoey dolaptan bir bardak alıp buz dolabından çıkardığı yağsız sütü bardağa boşalttı ve bir yudum alıp dudağının kenarını ısırdı.

"Benimle dalga geçmeyi kes!"

Eva çarpık bir gülümseme yollayıp yaslandığı tezgahtan uzaklaştı ve küçük pencereden dışarıya baktı. Gökyüzü siyah bulutlarla kaplanmış, güneş ise tamamen kaybolmuştu! Cama değen bir yağmur damlasıyla birlikte geriye doğru çekilip Zoey'e döndü. Güneş açmayacaktı, bu da Zoey'i evden çıkarmak için kaçınılmaz bir fırsattı.

"Hey Zo. Biraz yürüyelim mi?"

Zoey elindeki boş bardağı tezgahın üzerine koyarken uzun ve sert bakışları eşliğinde "Ne yani benimle sabah yürüyüşümü yapacaksın?" diye sordu.

"Evet. Daha önce hiç sabah sporu yapmamıştım merak ediyorum doğrusu." Eva'nın sesi kendi kulaklarına bile ikna edici gelmemişti. Yani o kadar zayıftı ki bu söylediği kulağa oldukça saçma geliyordu!

"Eva sen iyi görünmüyorsun! Bir sorun mu var?"

Bu konunun uzayacağını anlayan Eva genç kızı kolundan tutup kapıya doğru çekiştirdi.

"Hadi ama sadece biraz yürümek istiyorum."

Zoey, Eva'yı süzdü. "Pekala! Tamam kendim yürüyebilirim." Derken gözüyle kolunda duran uzun parmakları işaret ettiğinde Eva elini ondan çekti.

"Evin arkasındaki orman yoluna ne dersin? Oksijen açısından oldukça yararlı" diye sorarken evden dışarı çıkmışlardı.

Zoey'in bakışları, ev arazisinin sonunda yükselen yaşlı ağaçlara çevrilmişti.

Eva ormanı işaret ederek "Ormanın içinde bir patika var ve havası oldukça temiz!" dedi.

Başını iki yana salladı. Hissettiği tiksinti ve endişe Eva'nın gözlerine de yansımıştı. "Endişelenecek bir şey yok Zo. Ben bu ormanın her bir karesini ezbere biliyorum!"

Gözlerini oldukça ürkütücü görünen ormandan güçlükle ayırırken, Eva'ya baktı.

"Pekala, gidelim."

Eva ormanın içine doğru ilerledikçe garip bir koku genzinin en derinine kadar işliyordu. Etraftaki hayvanların kokusundan ve ağaçlardan yükselen kokunun yanında başka bir şey daha vardı. Eva'nın göz bebeklerinin irileşip renk değiştirmesine neden olan bir şey! Şelaleye doğru giden  patikada ilerlemeye devam ettiği anda, bu kokunun ona neyi hatırlattığını anladı ve olduğu yerde duraksadı.

Bir insanın kanıyla bezenen akıntılı su, ölümden döndüğü ve insanlığını neredeyse kaybettiği o ilk anda avladığı ilk insanın kanı gibi kokuyordu. Bu koku ona o karanlık zamanı öfke, ihtiyaç, şiddet ve arzudan başka hiç bir şeyin olmadığı o gün ve geceleri hatırlatmıştı.

Arzuyla ilgili bağlantıyı net olarak kurarken, nefesinin kesildiğini hissetti. Parçalara ayrılmış bir insan, yani vahşi bir yaratık tarafından paçalara ayrılmış bir insanın kanı su ile bütünleşmişti ve Eva'nın burnuna dolan bu koku bastırmakta hala güçlük çektiği arzusunu kabartmış hatta dönüşmesine neden olmuştu!

Onun irileşmiş gözlerini fark eden Zoey "Eva ne oluyor? Neden durduk?" diye sordu.

Eva ona doğru döndüğünde Zoey neredeyse boğulacakmış gibi hissetti.

"Gözlerine ne oldu? Tanrım Gözlerinin rengi değişmiş!"

Zoey'in korkudan ritmini kaybeden kalp atışlarının sesi Eva'nın kulaklarında yankılanıyordu!

"Uzaklaş hemen benden!" diye tısladı.

"Ne? Hayır! Hayır bana neler olduğunu açıklayacaksın."

"Sana uzaklaş dedim!" diye bağırdığında sivri dişleri ortaya çıkmıştı.

"Tanrım! Sen- sen..."

Eva genç kızın annesi Elanora'nın kendisine delici bakışlar attığını görünce kızı hemen kendinden uzaklaştırmak istedi. Elanora o kadar güçlü bir büyücüydü ki, artık hayatta olmamasına rağmen ruhu Eva'nın peşini bir türlü bırakmıyordu ve ne zaman kızına karşı art niyetli yaklaşsa Eva'nın kabusu oluyordu.

Zoey ona doğru bir adım attığında korku dolu gözlerle ağaçların arasındaki kadına baktı ve Zoey'i boynundan tutup kendinden en uzak köşeye doğru fırlattı.

Zoey havada süzülüp hızla yuvarlanıp bir ağaca çarpmaktan son anda kurtuldu fakat o kadar şiddetli savrulmuştu ki neredeyse bütün kemiklerinin kırıldığını sandı.

Eva ağacın dibinde doğrulmaya çalışan kıza seslendi.

"Uzaklaş buradan! Ve sakın bir daha geri dönmeye kalkma, yoksa yarım bıraktığım işi tamamlarım!"

....

Zoey şimdi ne yapacak? Eva eğer eve geri dönecek olursa onu öldürecek mi?

Peki ya Kevin? Kevin sevgilisi Zoey'i göremeyince ne tepki verecek?

Yorumlar gelsin...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 28, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Vampir ve kurt  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin