Aşk geri gelir mi? Hiçliğe karışan bir şey geriye gelir mi? Acılar tekrar nükseder mi? Korkular sarar mı tüm ruhu? Duygular gurursuzca çıkar mı tepildikleri yerden?
İçimde ölen her şey mezarından kalkmış gibi bir dehşet kapladı benliğimi. Korktum çok korktum onu gördüğümde tekrar acı çekmekten korktum. Korku teneffüs ettiğim havaya karışmıştı sanki, her nefes biraz daha korkuyu yayıyordu içime.Elime birkaç damla su döküldü, yağmur tekrar mı yağmaya başlamıştı yoksa? Başımı kaldırıp yukarıya baktım ama olamazdı buranın bir tavanı vardı. Öyleyse...öyleyse ağlıyor muydum? Ellerimi yüzümle buluşturduğumda elime düşen damlaların kaynağını bulmuştum. Evet gerçekten ağlıyordum. Tekrar ihanet etmiştim sözlerime. Fes etmişti geçmişte yaptığım sözleşmeleri gözyaşlarım. Özgürlüklerine kavuşup akıyorlardı.
Titriyordum. Soğuktan değildi bunu biliyordum ama neden olduğunu bilmiyordum. Bak görüyor musun neler yapıyorsun bana. Bak bana! bak! ağlıyorum öyle değil mi? Ama ben bu yaşları ne zamandır içimde tuttum biliyor musun? İçimde biriken sularda boğdum ben hislerimi ama sadece seni bir kere görmek her şeyi başa sardı demek istedim yüzüne karşı bağırarak ama sustum tekrar karşısında sustum. Öylece yüzüne bakıyordum ağlayarak. Şaşkın ifadesi daha bir artmıştı neler olduğunu çözemiyordu.
Ben her şeyi zerresine kadar hatırlarken cidden hatırlamıyor muydu? İstemsiz bir şekilde hıçkırıklarımın arasından "cidden mi?" Kelimesi kaçtı.Gözlerini iyice büyütüp yüzüme bakıp "efendim? "dedi. Sadece bunu dedi. Ben sesini o kadar çok özlemiştim ki bu bir kelimesi hayatımda duyduğum en güzel şarkı gibi gelmişti, ruhumu kutsamıştı sanki sesi.
Daha fazla dayanamadım, kaldıramadım bende koştum, koştum insanların bana bakmalarına aldırmadan gözümden ne zamandan beri akmayı bırakıp yeniden diğer ölü şeyler gibi canlanan gözyaşlarımın akmasını umursamadan. Kendime unutturduğum ben oldum, herkesten sakladığım ben. Lanetli bir kitabı açmıştım sanki her satırı daha bir eziyet çektiriyordu tüm benliğime. Zorlukla nefes alıyordum. Gözlerim kapalıydı koştuğum süre zarfında. Gözlerimi açtığımda bir parka geldiğimi gördüm. Tıpkı onu sevdiğimi söyleceğim gün bir kızla sarıldığını gördüğüm zaman ki gibi.
Hava kararıvermişti tüm kasvetiyle. Mümkün değil daha berbat hissetmem derken karşıma baktığımda Kai'ın bir kızı kollarının arasına aldığını görmüştüm. İşte mümkündü beterin de beterini hissetmek söz konusu Kai ise. Ona olan sevgimi tattığımdan buyana kalbim çoğu zaman kırılmıştı ama ben her defasında yeniden yapıştırmıştım bir inatlaşma gibiydi, o kırar ben bıkmadan eski haline getirirdim. Ve yine kırmıştı.
Çoğu zaman ne yapmam gerektiğini bilemem ve şimdi de o zamanlardayım. Normal bir insan ne yapardı sevdiği insan başkalarının kollarındayken?
Gidip saçını başını mı yolardı? Küfür mü ederdi? Trip mi atardı? Ne yapardı? Bilmiyorum. Kocaman bir bilinmezlik kalp kırıklığımın üzerine serpiştirilmişti acı bir yemeğin üzerine daha da dayanılmaz bir tat katmak için katılan baharat gibi.Eğer gidip o kıza sataşsam, kavga çıkartsam bunu ne konumla yapabilirdim? Onun gözünde arkadaş bile olduğumuzdan şüpheliyken hemde. Ben işte çirkin ördek yavrusunda ki çimenlik gibiydim kimse ne bana üzülür, ne acır, ne de mutsuzluğumu görürdü. Ama çirkin ördek yavrusu öyle mi? Herkes ona acır ve onun mutlu olmasını ister sonunda da o bir Kuğuya dönüşür herkes yaptıklarına pişman olur. Hoş bir kuğuya dönüşsem de Kai'ın ilgisini çekebileceğimi sanmıyorum.
Tüm anılar bugünü beklemişçesine hisleriyle beraber gelip oynuyordu zihnimin içinde bir film gibi. Daha da zorluyordu her şey beni. Yeniden aynı konumdaydım. Onun için birşey ifade etmediğim yerdeyim. Her şeyi söylesem ona ne hakla söylebilirdim ki? Terk ettiği sevgilisi olmak bana bunları söyleme konumunu verebilir mi? Hayır. Kocaman bir hayır, hayal kırıklıklarım kadar, özlemin kadar, acılarım kadar kocaman.
Neden böyle olmak zorundaydı? Ben doğmak istememiştim oysa ki. Kim benim yerime karar vermişse doğmam gerektiğimi onun çekmesi lazım bu acıları öyle değil mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GRI
FanficIlk önce beyazdım ben sana, bembeyaz. Sonra kırıldı beyazlarım, kırık beyaz oldular. Biraz daha zaman sonra kararmaya başladım, beyazım kırıklarından siyahı içine aldı. Gece gibi yayıldı beyazımın içine siyahlar. Beyazım ağladı. Beyazım senin için s...