4. Bölüm

424 16 0
                                    

Dersler son derece sıkıcı geçiyordu. Nedeni Geometriden nefret edişim ya da Geometri hocamız olacak kadının pörtlek gözlerini üstüme her dikişinde korkuyor oluşum değildi. Kendimi son derece huzursuz, yorgun ve bıkkın hissediyordum. Nedenini bilmiyordum ama her zamanki nedenlerden biri kesinlikle değildi.

                Öğle arasına girdiğimizi belli eden zil çaldı ve tuttuğum nefesi bıraktım. Hızlı hareketlerle defterimi çantama atarken telefonum çaldı. Arayan Josh’tu.

-Hey, nerelerdesin? Dedim meraklı bir şekilde.

-Bir süre buralarda değilim, büyük dedem çok hasta. Onun yanına gidiyoruz, dedi biraz konuştuktan sonra telefonu kapadık. Ben de sınıftan çıktım. Bütün haftam kesinlikle çok sıkıcı geçecekti. Annem ve babam iş için yurt dışına gitmişlerdi. Josh da gittiğine göre bu hafta yalnız kalacaktım. Onca arkadaşımın içinde, Josh dışında takılabileceğim kimse yoktu. Çünkü insanlar ya param için, ya popülerliğim için ya da tipim için yanımda oluyorlardı. Tüm o insanlar midemin bulanmasına neden oluyordu.

            Öğleden sonra derse girmemeye karar verdim ve binadan çıktım. Yeni kızımız-adı Elenora’ymış- yine arabasına yaslanmış kitap okuyordu. Edebiyata olan düşkünlüğü ilgimi çekmişti bile. Ah, itiraf etmek gerekirse onun bu kitap tutkusu çok hoşuma gitmişti. En azından ortak bir noktamız vardı.           Bu düşüncelerden kurtulmak ister gibi başımı salladım ve onun yanından geçerken kendimi tuttum ve onun yanına gitmedim. Bugünkü önceliğim bütün hafta yalnız kalacak oluşumdan dolayı depresyona girmek olacaktı.  Vay canına, ne eğlenceli! Belki de evde oturup romantik filmler izlemeliyim. Kadınların depresyona girme hızını arttırdığı söyleniyor.

                Saçma fikirlerime güldüm ve arabaya bindim. Dikiz aynamdan baktığımda onu görüyordum. Tanrım! Niye her fırsatta onu karşıma çıkarıyorsun? Ve niye her karşıma çıkarttığında aklımın karışmasına izin veriyorsun? Bana onun sadece öylesine bir kız olduğunu hatırlatmana ihtiyacım var. Çünkü o öylesine bir kız. Gözleri güzel olan öylesine bir kız.

(Elenora)

                Yeni taşınmamıza rağmen buradan da nefret etmiştim bile. İnsanları, sanki çıplakmışım gibi bakıyordu. Bu bakışları kat kat giyinmek istememe neden oluyordu. Bazen kendime olan güvenim kaybediyordum. Bu kadar zor olmamalıydı. Bir şeylere yeniden başlamak, ya da başlamaya çalışmak, çabalamak…. Bu kadar zor olmamalı.

                Joseph benden farklı olarak çoktan uyum sağlamıştı bile. Kızlar her yerde olduğu gibi daha ilk günden etrafında dönüyordu. Her şey kısır bir döngü gibi kendini tekrarlıyordu. Geleceği görüyordum sanki, çok geçmeden buradan da gidecektik.

                Yataktan kalkıp aşağı indim. Televizyonun karşısındaki koltukta, üstünde Joseph’in olduğuna emin olduğum bir gömlekle hiç tanımadığım bir kız oturuyor ve büyük bir rahatlıkla kanalları turluyordu. Kızın önüne geçtim ve elimi belime koydum.

-Neden benim evimdesin ve neden benim koltuğuma yayılmış televizyon izliyorsun?

                Josephten nefret ediyordum. Bu çirkin karakterli kız benim soluduğum havayı solumayı bile hak etmiyordu.

-Bilirsin, Joseph’le ben-

                Sözünü kestim ve kızı kolundan tutup kaldırdım. Joseph’le yaptıkları iğrençlikleri dinleyecek değildim. Yapması gerekeni anlamış olacak ki merdivenlere yığılmış olan kıyafetlerini kapının önünde üzerine geçirip evden çıktı. Umutsuzca koltuğuma baktım. Bu konuda ne kadar hassas olduğumu biliyordu!

                Sinirle Joseph’in odasına girdim. Koliler olduğu gibi duruyordu, giysileri etrafa yayılmış durumdaydı. Üstelik odası leş gibi sigara kokuyordu!  

-Ne var? Dedi bana bakmadan. Sigarasını yakmakla uğraşıyordu. Sinirlerime hakim olamıyordum.

-Bundan nefret ettiğimi biliyorsun Joseph. Üstelik tüm bunlar tehlikeli. Hiçbir şey yokmuş gibi davranamazsın. Kimseye güvenmememiz gerekiyor.

-Hiç kimseye güvenmiyorum kardeşim. Sadece biraz eğleniyordum. Bilirsin, genelde ben birileriyle eğlenen kişi olurum, sense yanlış kişilere güvenen. Yine birileri senin hakkında bir şeyler uydurmadan önce bırak biraz eğleneyim. Ne de olsa yine taşınacağız, değil mi?

                Sıkıntıyla iç çekip odadan çıktım. Haklıydı. Ben hep yanlış kişilere güvenirdim. Bu sefer böyle bir hata yapamazdım. Hayatım zaten boka batmış durumdayken, yine insanların eline saçma sapan dedikodular verip hayatımı değiştirmelerine izin veremezdim.           

                Merdivenleri hızla çıkıp odama girdim ve camın önüne koyduğum, bir türlü açamadığım, koliyi hızla alıp bahçeye indim. Ne kadar canımı acıtsa da yapmak zorunda olduğumu bildiğimden, o koliyi çöp kutusuna bıraktım. Bir saattan az bir süre sonra çöpler toplanacaktı ve bir daha o koliyi görmeyecektim. O koliyi ve içindekileri.

                Çünkü bunu kardeşime borçluyum.      

                Çünkü kaçtığımız kimseler yüzünden değil de saçma sapan nedenler yüzünden tüm düzenimizi bozmayı bir daha kaldıramayabilirim.

                Çünkü… Çünkü bunu- her şeyden öne- kendime borçluyum.

Yeni KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin