47. Bölüm "Söz veriyorum"

82 8 0
                                    

Dın Dın dınnnn ben geldimmm. Fazla konuşmucam biran önce okumaya başlayın diye özlemişsnizdir. Yorum ve oylarınız pilzzz.Iyi okumlarrrrr

Harry mi? Ama o...O ölmüştü. Hatta mezarı bile vardı.Ben onun çiçek sevip sevmediğini bile bilmeden mezarını çiçeklerle donatmıştım. Biri bana şaka yapıyor olmalıydı. Harryi kaybedeli uzun zaman olmuştu ama her o konu açıldığında kapandığını sandığım yara tekrar kanamaya başlıyordu...

Harry'nin Gözünden

Dediklerim ona çok saçma gelmişti. Hatta inanmamış bir surat ifadesi vardı o soğuktan gerginleşen ve kızaran yüzünde. Gözleri sulanmıştı. Çünkü beni öldü olarak biliyordu. Mezarım sandığı mezarı çiçeklerle donatmış ve hergün Mezarın başında ağlıyordu. Kolay zamanlar atlatmamıştı. Hepsi benim yüzümdendi. O anları yaşaması ve şimdide onun karşısına çıkıp herşeyi anlatmam. Hepsini kendi ellerimle ben yapmıştım.

Kafasını eydi ve önüne gelen saçları esen rüzgarla birlikte yüzünü iyice kapattı. Birkaç saniye boyunca öle kaldı. Kafasını kaldırdığında Gözünden isyan eden küçük göz yaşları yolunu bulmuştu. Kuruyan dudaklarını araladı ve

-"Harry?'' gözlerini gözlerime kilitlemişti. Gözlerim onun gözlerini özlemişti. Elini tutmaya çalıştığımda elini aniden çekmesi bir olmuştu. İfadesiz bakan yüzü bir anda alaycı bir ifadeye bürünmüştü ve artık gülüyordu. Resmen kahka atıyordu ama gözlerinden de yaş geliyordu. Zayn'in dediğine göre ben öldükten sonra Emilynin geçirdiği, duygu krizlerinden birini geçiriyor olmalıydı. Oturduğu banktan ayağa kalktı ve kollarını açarak

-"Harry ha? Sen ölmedin? Cidden çok komiksin biliyomusun? Cidden komiksin!" ayağa kalkıp kollarını tutmaya çalıştım ve

-'bırak beni! Kimsin sen Hı? Dur tahmin ediyim. Mmm. Harry mi?!" göz yaşları bir sel misali artık durmaksızın atıyordu. Kollarını çekti ve geldiğimiz yola doğru koşmaya başladı.

-"Em bekle!" arabayı geçmiş ormanlık alana doğru koşuyordu. Seslenişlerimi duymuyordu bile.

-"Em,dur koşma!"

-"Em!" dememle birlikte taşa takılıp yere düşmesi bir oldu. Bileğini tutuyordu ve akan gözyaşları bu seferde Acıyan bileği için akmaya devam ediyordu. Yere eyilip, bileğine doğru elimi uzattığımda

-"Dokunma bana!" diye bağırınca diyecek birşey bulamadım. Bileğini, sanki geçcekmiş gibi ovalayıp duruyordu. Birkaç saniye sonra ayağa kalmaya yeltendiğinde yardım etcekken yine dokunmamı istemezcesine çığırdı ve onu dinlemeden kucağıma aldım. Hala zayıftı. Kucağıma aldığımda ne kadar kızsada sesini çıkarmadı Çünkü o da biliyordu yürümeyi bırak kalkamayacağını. Arabaya geldiğimde onu yerine oturttum ve arabaya binip evine, evimize doğru sürmeye başladım.

⏳⏳

Evin önüne geldiğimde yan koltukta kafasını cama dayamış yatıyordu. Kim bilir evin anahtarı nerdeydi. Arabadan indim ve yan koltuğun kapısını yavaşca açıp Em 'i kucağıma aldım. Yedek anahtar, kapının önündeki saksının altındaydı. Em'i düşürmeden Yedek anahtarı alıp kapıyı açtım. Yedek anahtarın yerinş hala değiştirmemişti. İçerideki dekorasyon hala aynıydı hiç bi değişklik yoktu. Ben gittikten sonra herşeyi aynı bırakmış hiç bişiyi değiştirmemişti. Belki beni unutmak istemiyodu. Bilemiyorum.

Üst kata çıktım ve Emily'nin odasına doğru ilerleyip kapıyı omzum yardımıyla açtıp Emilyi yatağına yatırdım. Üstünü örttükten sonra elimle, yüzüne düşen saç tellerini arkaya attım ve alnına bir buse koyup, odasının kapısını yaval ve sessizce kapatıp çıktım. Ilerde benim odam vardı tabi hala benim odamsa. Kapı yarım bi şekilde açıktı. Içeri girdim ve en son bıraktığım haldeydi. Ta ki komidinin üstündeki beyaz kahve fincanı hariç. Em, aslında benim odamda mı yatıyordu? Komidine doğru ilerledim ve hayırr, olamazzz! Altlık diye bişi var Em! Hani böle bardağın veya tabağın ıslak veya kuru olduğu zaman, konulan yere yapışmasın diye altına yerleştirilmesi pek de zor olmayan bi altlık. Al işte! Bardak komidine yapışmış. Ne kadar mükemmel. Zaman geçsede Em hiçbir zaman huy olarak değişmiyeceğini bana kanıtlmış oldun fakat aynı şey keşke duyguların içinde aynı olsaydı. Neyse.

Kahve fincanını alıp mutfağa geri koyduktan sonra kanepye uzandım ve yarının zor bi gün olacağını düşünürken gözlerimin kapanmasına izin verdim.

⏳⏳

Emily'nin Gözünden

Kafam kazan gibiydi. Saat sabahın dokuzuydu. Dün gecenin bir rüya olmasını umuyordum. Yani bir yanım rüya olmasını umut ediyorken diğer yanım kaybettiğim, sevdiğim adamın burda olduğuna inamam gerektiğini doğruluyordu. Beni evime Harry'nin getirmiş olması lazım. O ya gerçekten Harry yada beni takip eden pisikopatın teki. Yoksa evimi nerden bilmiş olabilirdi ki? Umarım Harry sensindir.

Dün giydiğim elbiseyle sabaha kadar uyuduğum için her yerim ağrımış ve üstümde ne kadar yorgan olsada hafif üşümüştüm.

Üstümü değiştirip bian önce işe gitmeliydim işimden olmak en son istediğim şeydi.

Üstümü değiştirdikten sonra Çantamı alıp aşağıya indiğimdeki görüntü güzel ve kötüydü. Güzel olan kısmı Harry olması kötü olan kısmı o kişinin Harry olup olmadığıdan emin olmamamdı.
Kanepenin başı ucunda geldiğimde, kollarını bağlamış, bacaklarını karnına kadar çekip Kanepeye sığması komik duruyordu. Ve aynı zamanda masum. Karşımdakinin Harry olduğundan emin olsaydım onu saatlerce izlerdim. Ama o Harry değildi. Bu yüzden evimde işi yoktu.

Omuzundan dürterek uyanmasını sağladım ama nerde? Domuz gibi yatıyordu. -"Heey kalsana artık!"diye çığırınca gözlerini araladı ve şişmiş Gözlerini üzerime dikti.

-"Ne bakıyorsun öyle? Seni misafir etcek yerim yok kusura bakma!"

Anlamış olcak ki hemen toparlanıp kanepede oturur pozisyonuna geçti. Gözlerini ovaladıktan sonra etrafa göz gezdirdi ve
-" burası benim de evim Em" şunun yüzsüzlüğüne bakar mısınız?

-"Tabi canım tabi,ben evimde bi yalancıyla birlikte kaldığımı hatırlamıyorum Pardon." rahatsız olcakki huzursuzca ayağa kalktı ve kolumdan tutarak

-"Bana neden inanmak istemiyorsun! Benim Em ben Harry!"

-"Sen Harry falan değilsin yalan söliyorsun!"

-"Em yeter!"

-"Ne yeter be ne yeter! Kuzenlerin bitti sıra sana Pardon çakma Harry e mi geldi ha!?" anlamamış olacak ki tuhaf tuhaf bana bakıyordu.

-"Nasıl?" vayy be numaranın kralını yapıyo bravo sana çakma Harry bravo.

-"Bide anlamamış gibi yapmıyomusunuz bitiriyosunuz beni. Bi kere olur o Tamam mı bi kere!"

-"Em ne diyosun sen ciddiyim bişey anlamıyorum?"

-"Ne mi diyorum? Sen ve şu çakma akrabaların her kim ve amacınız ne bilmiyorum fakat Harry öldüğü zamanlarda biz Harry akrabasıyız kuzeniyiz die beni kaçırdılar ve yapmadıklarını bırakmadılar! Anladın mı şimdi ha! Yeter artık!" kavradığı kolumu yavaşca bıraktı ve kafasını yere eyip bişiler düşünmeye başladığında gözlerimin dolduğunu hissettim. Kolay zamanalar değild Çünkü. Bana yapmadıklarını bırakmamışlardı. Ama artık yeterdi cidden yorulmuştum.

-'lütfen evimden artık gidermisin?" eydiği kafasını kaldırdı ve dolan gözlerime bakmaya başladı. Birkaç dakika daha baktıktan sonra beklemediğim bir anda kollarını Etrafımda hissettim. Bana sarılmıştı. Ister istemez o günler aklıma geldi ve gözyaşlarımı tutamadım. Son duyduğum kelimeyse

-"Sana bunu kim yaptı ama sana söz veriyorum onları bulucağım Em, sana söz veriyorum onları bulacağım. "

Hadi bakalım Düşüncelerinizi görelim Oylarınızı bekleyelimmm...

Innocent |HarryStyles|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin