Herkesin dediği gibi ilk izlenimler her zaman önemlidir...
Üniversiteye başlayacaksanız hemen yelkenleri indirmemelisiz aksine çalışmalarınızı daha fazla arttırmalısınız. Hiçbir şey kolay olmadığı gibi okumak da kolay değildi. Hele ki tek başınıza derme çatma bir üfleseniz yıkıldı yıkılacak bir evde yaşıyorsanız ve geceleri bir lokanta da garsonluk yapıyorsanız hayat cidden sizinle fena halde maytap geçiyor demektir. Taksiden indim ve koşarak üniversite bahçesinden geçtim. Kapıyı açıp kağıtta yazan numaraya göre sınıfı buldum ve kapıyı utanarak da olsa çaldım. İçeriden sert bir kadın sesi girmemi emredince yavaşça içeri girdim ve bana tek kaşını kaldırmış süzen öğretmene utanarak baktım.
"Adın ne?"
"Xiao LuHan efendim."
"Çinlisin ha? Herneyse ilk günden derse geç kalsan da seni affediyorum bir daha olmamak şartıyla. İsmim profesör Ruby şimdi yerine geç."
Dedi. Kafamı bir kez daha utangaçca eğdim ve bana bakan insanlara aldırmadan boş bir yere oturdum. Profesör Ruby derse devam ederken zil çaldı. Herkes toplanırken yanıma siyah saçlı bir çocuk geldi.
"Ben BaekHyun hoşgeldin yeni."
"LuHan teşekkür ederim."
"LuHan benim yanım boş oturabilirsin istersen?"
"Oh, gerek yok. Burası iyi."
"Benden tavsiye oturduğun yer sahipli."
"Sahipli?"
"Orada çok kötü biri oturuyor. Herkes ona 'kara bela' der. Ondan uzak dur."
"Yanına oturma teklifin geçerli mi?"
"Elbette."
Dedi gülümseyerek. Çantamı alıp sıradan kalktım ve BaekHyun'un yanına oturdum.
"Yemek yemek ister misin?"
"Hayır, teşekkürler."
"Tamam, ben birşeyler alıp geliyorum burada bekle ve esmer birini görürsen sakın göz kontağı bile kurma."
"Tamam."
Dedim ve o da bana son kez bakıp sınıftan çıktı. Kitap okumaya karar verdim ve çantamdaki Milena'ya mektuplar kitabını çıkarttım. Birkaç sayfa bile okuyamadan içeri biri girdi ve kolunu tutuyordu. Kitabı bırakmadan ona baktığımda yaralandığını gördüm. Kitabı bırakıp yanına gittim.
"Siz iyi misiniz?"
Dedim. Dişlerini acıdan sıkıyordu ama bana bakmadı. Çantamı alıp ilk yardım kutusunu çıkarttım. Yanına tekrar gittim.
"Yaranıza bakabilir miyim?"
"Git başımdan!"
"Lütfen yardım etmeme izin verin."
Dedim. Elini çektiğin de gömleğini kıvırdım ve biraz derinden kesilmiş bıçak darbesini gördüm. Çantamdan gerekli malzemeleri çıkarıp yarayı temizledim ve diktikten sonra sargı beziyle sardım. Malzemeleri kutuya doldurdum ve çantama geri koydum. Kolunu tutarken gözleri kapalıydı.
"Benim adım LuHan sizin isminiz ne?"
Diye sordum fakat o sadece derin koyu kahverengi gözleriyle bana baktı.
"Güzelsin. Güzeller hep yakar."
Dedi ve sırasından kalkıp gitti. O gittikten sonra ağzı dolu BaekHyun geldi. Yanın da uzun boylu bir çocuk vardı.
"O giden kara bela değil miydi? Onunla konuştum deme bana!"
"Sadece pansuman yaptım iyi görünmüyordu."
![](https://img.wattpad.com/cover/67921065-288-k727751.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Can You My Love Feel?
Fanfiction"Hatalar yaparak büyür insan. Bu hayatın bir döngüsü'dür. Önemli olan geriye baktığınızda ne gördüğünüz. Ben pişmanlık görüyorum peki, ya siz?" ©TÜM HAKLARI SAKLIDIR