"Mavinin en sevdiğim tonu"

234 18 4
                                    

#Medyada Enes var.

Aslında hala anlayamıyordum. Polisler neden Batu'yu kovalıyorlardı. Adamları dövdüğü için mi acaba 'ama yok canım öyle birşey olsaydı benimle öpüşme numarası yapmazdı, hemde sıra sende sende beni polislerden kurtar demezdi'. Kesin başı beladaydı bunun, benim başımıda belaya sokmuştu. Şimdi polisler benimde onunla birlikte olduğumu düşünüyorlardır.

"Melis hadi içeri gel rüzgar çıktı üşüyeceksin"diye Enes'in seslenmesiyle bu yersiz düşüncelerden kurtulup yanlarına gittim. Enes'in babası Bekir amca dümenin başındaydı. Enes buradaki küçük bir yatakta yatıyordu.

Batu ortalıkta yoktu. Etrafa bakınmaya başladım ama Batu'yu göremedim. Enes neyim olduğunu sordu. Bende "Batu'yu göremedim de ona bakınıyorum." dedim. "Batu geminin ön tarafında"dedi Enes."Tamam ben bir bakayım o zaman."dedim.

Batu'nun yanına doğru harekete başladım.Batu geminin uç kısmına oturmuş pantalonunun paçalarını geriye kıvırmış ayaklarını denize sarkıtmış bir şekilde gökyüzünü seyrediyordu.Yanına geldiğimi belli etmek için öksürdüm. Ama duruşunu hiç bozmadı.'ne kadar sinir bozucu birşey bu ya' insan bir toparlanır, birşeymi oldu diye sorar.Ama bu tam bir odun. Birde çok mu cesur ne ben hayatta oraya oturamazdım otursamda kesin düşerdim.

Yüzünü net görebileceğim bir açı yakaladım ve şimdi merakımı gidermeni tam zamanı bence dedim ve sormaya başladım."Iı- şey o polislerden neden kaçıyordun? Yoks kötü birşey mi yapmıştın?" "Sana benimle konuşabileceğini kim söyledi!"dedi."Ben sade-" derken sözümü kesti.

✂✂✂✂✂✂✂✂✂✂✂✂✂✂✂✂
Batu'dan

"Evet biliyorum sen sadece merakını gidermek istiyorsun ama benim özel hayatım seni hiç ilgilendirmez.hee illede bilmek istiyorsan benim denizim çok tehlikeli eğer bir kere girersen bir daha istesende çıkamazsın." dediğimde Melis'in gözleri buğulanmış sanki biraz daha konuşsam hıçkıra hıçkıra ağlayacak gibi bir hali vardı. Neden bilmiyorum ama onun ağlamasını istemiyordum."Daha çok üzülmek istemiyorsan şimdi içeri gir yat zıbar. Birde seninle uğraşamam şimdi."dediğimde yanağından aşağıya bir damla yaş süzüldü. Sonrada koşarak içeriye gitti.

Onu ağlattım neden bilmiyorum ama sonradan üzülmesindense beni tanımadan üzülmesini tercih ettim. Sanki sonradan onu daha çok üzecekmişim gibi bir his vardı içimde. Off ne saçmalıyorum yarın İstanbul'a varmış olucaz ve ben onu bir daha görmeyeceğim o kendi hayatına devam edecek. Hatta beni hiç hatırlamayacak belkide ama nedense ben onu hiç unutmayacağım. Onun o deniz mavisi gözlerini hiç unutmayacağım.

Geminin ön tarafındaki düz yere bir battaniye attım ve üzerine boylu boyunca uzandım gözlerimi kapattım uyumak gibi bir niyetim yoktu sadece gözlerimi kapattığımda Melis'i adamlardan kurtarışım,el ele polislerden kaçışımız,yakalanmamak için öpüşüyor numarası yapışımız,boynumda hissettiğim sıcak nefesi,hızlı hızlı atan kalbi ve az önce onu ağlatışım geliyordu gözlerimin önüne.

Ben ilk defa bir kıza bu kadar yakın olmuştum yani ilk defa nefesini tenimde hissetmiştim. Çok garip birşeydi bu çok farklı,çok... 'diye beynimde konuşurken içeriden bir çığlık sesi koptu. Koşarak içeriye gittim Melis Enes denen o çocuğa sarılmış çığlık attıyordu. Benim onlara baktığımı sadece Bekir amca görmüş olacak ki "gel evlat gel bizim hayta bıraktığı Mimarlık okuluna dönmeye karar verdi Melis kızımda aynı okulda okuyacaklarına sevindi."dedi.

"Enes mimarlık mı okuyordu?"diye güçsüz bir cümle çıktı dudaklarımın arasından."Evet ben mimarlığı kazandım ama o aralar babam hasta olduğu için kaydımı dondurmuştum. Ama şimdi babamın sağlığı yerinde ve okula devam etmemem için hiçbir neden yok.Hem Melis'le aynı okulda olursam onu kimsenin üzmesine ve ağlatmasına da izin vermem."diye imalı bir laf soktu. Sanki ben Melis'i keyfimden üzmüşüm gibi, ben sadece sonradan daha çok üzülmesini istemediğim için onun benim denizimden uzak durmasını sağladım.

Melis kollarını Enes denen çocuğun boynundan çekti ve bana kızgın bir bakış attıp farklı bir yöne döndü.Tahmin ettiğim gibi bana trip atıyordu.
Bir sorun olmadığını görünce battaniyemin yanına geri döndüm. Birde şimdi bu 'Enes' çıktı başıma. Allah'ım ben kimin tavuğuna 'kışt' dedim de bana ilk önce Melis'i sonrada bu Enes belasını verdin.

Neyse 'bak oğlum Batu sabaha İstanbuldasın. Bu gemiden indikten sonra ne Melis'i görcen ne de Enes itini ha hah birde neymiş Melis'i koruyacakmış ulan sen kaç saattir tanıyorsun da koruyacaksın onu it herif .'Aslında bende onu tanımıyorum. Sadece adının Melis olduğunu ve mimarlık okuyacağını biliyorum.

Ha birde gözlerindeki rengin mavinin en sevdiğim tonu olduğunu biliyorum.Benim yüzdüğüm deniz hep simsiyahtı. Şimdi ben bile isteye onu bu karanlığa sokamazdım. O benden farklı zaten onun okuyup mimar olmak gibi bir hayali var benimse hiçbirşeyim hatta ben çok uzun zaman önce hayal kurmayı bıraktım. Çünkü insan peşinde onu kovalayan polisler varken hayal kuramıyor. Kursada bir işe yaramıyor. Bak mesela bana kim derdiki bugün İstanbul yolcusu olduğumu.

Ah hayat ah bırak artık yakamı bende artık hayal kurmak istiyorum. İçinde mavinin en sevdiğim tonu olan bir sürü hayal kurmak istiyorum.

#Kitap yazmak çok kolay bir iş değil ama gerçekten yazmayı çok istersen zaten parmakların kendiliğinden dokunuyor tuşlara size gereken sadece destek oda sevgili okuyucularımızdan gelecek. Hepinizi seviyorum.yb yakında sizlerle olacak.❤❤❤

Sadece BenimsinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin