Rule # 1: do not prejudice Kural 1:Ön Yargı yok!

69 5 0
                                    

-"Haydi ama...Bir soylu gibi davranarak erkenden kalkmanı yeğlerdim."Diyerek elbisesinin ipek ve ithal kumaşından gelen hışırtılarla odamdan ayrılan annem yine rüyamın içine etmişti.Gözlerimi aralayarak bende soylular karesine katıldım.Saçımın karmaşıklığını bir tarak yordamıyla açmaya çalışıyordum ki Bayan Soylu teşrif etti:

-"Sen hala burada mısın?"

-"Kahrolası saçlarım yine karışmış.Bu arada soyluların saçları karışmazdı değil mi? :D" O soğuk yüz ifadesini değiştirmeyerek odamdan çıktı.Ben ise kahvaltı için mutfağa yol aldım.Bir kaç parça peynir.Nutella,böğürtlen reçeli ve mısır gevreği yedikten sonra kırmızı spor arabamla Paris sokaklarını geze geze okulum olan Conservatoire de Paris'e geldim.Marcel'ı arayacaktım ki iyi insanlar gibi karşıma çıktı.

-"Bugün yine çok güzel görünüyorsun Bayan Bellance."

-"Bayan?Ah,Tanrım lütfen bu saçma ve gereksiz sıfatı bir kenara bırak." Bunu dediğimi annem duysaydı yine saçma soy meselesinin konusunu açacaktı ve ceza olarak her ay olan ve tüm akrabalarımızın yer aldığı ''yemek'' adlı Konken Partisine götürmezdi ve bu da benim için mükemmel olurdu.

-"Tamam...Bellance."

"Aynen öyle Marcel."Kolumu,koluna dolayarak üniversitenin merdivenlerini birer,ikişer adımladık.

     (...)

-"Senin bu dört göze ne işin var?"Diyerek atar yapan Jesy;ağzının payını aldı.

-"Gözlüklü,şirin,yakışıklı ve iyilik abidesi olanla ne işin var demek istedin sanırım?"

-Şirin?Hele hele yakışıklı?Yo,yoo bunlar hiiiç iyi kelimeler değil özellikle Marcel için...O cool görünmeye çalışan,iki ayaklı bir inek,sadece."

-"O zaten cool ve inek olmakta kötü bir şey değil." Diyerek lafını ağzına tıkadım. 

      (...)

Artık Marcel'ı bulup dünki konuyu konuşmam lazım...

-"Alo Marcel?"

-"Bellance.Beklemiyordum...Yani aramanı.Senin gibi biri,benim gibi birini aramaz da o yüzden..."

-"Marcel,lütfen artık bu saçma önyargıları bir kenara bırak.Eğer müsaitsen Toranto Cafe'de buluşalım mı?"

-"Tabi müsaitim."

-"Tamam o zaman...Görüşmek üzere..."

     (...)

-"Dünki şan dersi?"

-"Aaa,evet.Mükemmel bir sesin var."

-"Biliyorum ama şarkı...Onu ben söylemedim."

-"Tabi ki sen söyledin.Başka kim söyleyebilir ki?"

-"Marcel sende biliyorsun ki o ses bant kayıttı.Sen yaptın değil mi?Benim çalışmadığımı anlayınca arşivden Lucy'nin doğum günü partisinde söylediğim şarkıyı buldun.Sen çok iyi bir adamsın.Çok..."

-"Ben iyi bir adam değilim ki...Sadece arkadaşının zor durumda kalmasını önledim.Herkes yapar."

-"Yapmaz.Mesela Zac,Peter,Jesy,Monica...Her neyse,bundan sonra daha sık görüşelim şapşal :D"

                                     Oradan ayrılırken yüzündeki gülümseme...Hiçbir şeye eş değer değildi...

Bu serüvende 7 vote istiyorum,çok bir şey değil 7 votecik :D 

Dream MarchHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin