7 ay önce
Türkiye
Ferman Yıldırım
Alarmın sesiyle sıcak yatağımdan kalktım. Bu alarm sesi kabus gibiydi. Duyunca korkuyordum resmen. Telefonumu elime alıp alarmı kapattım. Herhangi bir mesaj yoktu. Okula gitmek için üstümü giydim. Ve banyoya gidip soğuk suyu yüzüme çaldım. Soğuk su, uykumu açmama yetmişti. Mutfakta sabah kahvesini içen annemin yanına gittim.
"Ne yapıyorsun, anne" dedim.
Düşüncelerinden sıyrılıp konuştu. "Öyle" dedi. Bu gün Salıydı ve annem evdeydi. Meraklı bir şekilde sordum.
"Anne, bu gün Salı değil mi?" yüzünü bana çevirdi.
"Bir şeyide merak etme Ferman." Dedi. "Okula geç kalmıyormusun?" Diye tamamladı.
"Ah, evet"
...
Işık hızıyla kapıdan çıkıp okula koyuldum.
Şehrin bu sokakları ıssızdı. Önceden korkardım. Artık korkmuyordum. Alışmıştım buralara.
Her gün okulu bırakmış, Şehirde boş boş dolaşıp, güçsüz insanları korkutup para alan kişilerle karşılaşıyordum. Hepsi beni dövüş bilmeyen ezik liseliler gibi sanıyordu.
...
Okulun kapısından girince telefonumu çıkarıp saate baktım.
8:56
Dersin başlamasına 4 dk kalmıştı. Sınıfa girip en arkadaki yerime oturdum. Aslında yer diye bir şey yoktu ama kimse oraya oturmuyordu. Sınıfta benim saltanatım vardı. Herkes benden korkuyordu. -Bir kaç herkes kendine aşıkmış gibi davranan egoist kız dışında-
Bir kaç dakika sonra yanımda oturan Emre kapıdan içeri girip yanına oturdu.
"Naber Ferman" dedi.
"Herzamanki gibi"
Çantasını sıraya koyup oturdu.
Heyacanlıymış gibi konuştu "Yeni gelen kız" bir nefes aldı "Bilardo salonunda gördüm"
"Ne var bunda Gavat!" Dedim şaka yaparak.
"Dostum, normal bir salonda değil. Şahintepesindeki bilardo salonunda" dedi.
"Şahintepesindemi" diye sordum şaşkınlıkla.
O sırada öğretmenimiz sınıfa girdi.
"Evet arkadaşlar" diye başladı her zamanki gibi. Zırvalamaya devam etti.
Ve kapıdan o kız girdi. Derin...
"Geç kaldığım için üzgünüm." Dedi her zamanki ses tonuyla. Yine giydiği koyu kıyafetlerle dikkat çekiyordu.
Yerine geçip oturdu. İçimde bir his onunla konuşmak istiyordu. Dersi dinlemeye başladım. Yoksa içim kıza bakma arzusu ile doluyordu.
...
Beden Eğitimi olan derste sınıfta oturuyorduk. Bedenimizi eğiteceğimize kafamızı eğitiyorduk.
Öğretmenimiz 100 gündür yok. Neymiş? Hamileymiş..
Emre ve Sercan karşımda oturmuş parmak güreşi yapıyorlardı.
"Ergenmisiniz lan siz?" Dedim sırıtarak.
Sınıftaki uğultu başımı ağrıtıyordu.
Nama değer "Sınıf Başkanı" mız Melike her zamanki gibi önde oturan Mert ile konuşuyordu.
Ayağa kalktım. Tahtanın önüne geldim. Derin bir nefes alıp "Susun!" Diye bağırdım. Yine o artist tavrıma geçmiştim.
Ön sırada oturan Mert "Susmayacağım" dedi. Ayağa kalktı "Ne yaparsın?"
Güldüm. Benle böylemi konuşuyordu. Kendimi çok zorlamadan kafasına yumruğumu geçirdim.
Bam. Yerde yatıyordu. Acı çektiği her halinden belli oluyordu. "Bunu yaparım" dedim. Herkesin başına toplandığı Mert'te "Seni bitirdim oğlum!" Diyerek ayağa fırladı. Ve üstüme atlayıp yumruklarını kız gibi sallamaya başladı. Boynudan tutup onu uzaklaştırdım ve karnına dizimle vurdum refleks olara eğildi. Sırtına dirseğimi geçirince yere düştü. Kafasına tekmeyi salladım. Ve bir daha, bir daha derken Emre beni tutup çekti. "Kendine gel, kardeşim"
"Ben iyiyim lan!" Sinirlenmiştim baya.
...
Okuldan sonra mekana gittim. Mekan da boş evlerden birinin içine verdiģimiz ad. -Tüm pis işlerimizi orda yaparız-
Demir ordaydı. Ağzında sigara ile oturmuştu.
"Emre felan yokmu?" Dedim
"Emre felan yok" dedi sırıtarak. Kaslı vucudunu gösterecek. Bir T-shirt giymişti. Benden 2 yaş büyük olsada vucudu çok daha büyüktü.
"Yokmu bana sigara?" Dedim. Cebinden bir Molboro çıkarıp uzattı. İçinden bir tane alıp yaktım.
"Bu gün biraz Haydut'luk yapacakmıyız...?"
.....Bölüm Sonu....