Sabah güneşi usulca gözlerime vuruyordu ne kadar güneşin ışıklarına direnip uyumak istesemde ilk günden okulu asmamak için kalktım ayaklarımı yere sürte sürte henüz açılmamış kolimin yanına gittim ve üstünde duran telefonumu aldım 1 cevapsız arama vardı muhtemelen annem aramıştır diye bakmaya lüzum görmedim günlerce taşınmanın telaşıyla kendime hiç bakmamıştım bunu aynaya bakınca daha iyi anladım gözlerim morarmış dalgalı saçlarım hep birbirine girmişti galiba banyo yapsam iyi olacaktı koşar adımlarla banyoya gittim suyun ısındığına emin olunca üstümü çıkartıp duşakabine girdim vücudum su ile buluşunca birden irkildim çok geçmeden titremem kesildi artık vücudum suyun sıcaklığına alışmıştı aceleyle banyomu yaptıktan sonra hızlıca duşa kabinden çıktım ama nasıl becermişsem yerleri hep ıslatmıştım silmem gerektiğini biliyordum ama hiç vaktim yoktu temkinli adımlar attıyordum fakat telefonumun çaldığını duyunca hızlıca ileri atıldım ve anında yerleri öptüm adeta kaş yapıyım derken göz çıkarmıştım kolum ile bacaklarım çok acıyordu ve moraracaklarından adım gibi emindim güç bela yerden kalkmayı başarmıştım uf ya Merve'nin selam kanka mesajı içinmi yerleri öpmüştüm bazen bu kıza sinir oluyordum acıyan dirseklerini tutarak askılıktan formamı aldım çok şık bir formaydı ama çok kısaydı morarmış kolarımı hırka giyerek kapatmayı başarmıştım ama bacaklarım için aynı şeyi diyemiyecektim ,ıslak saçlarımı kurutunca çantamla telefon alıp evden çıktım o kadar hızlı hareket etmiştimki tam 45 dakikada hazırlanmıştım ayağım düşündüğümden fazla acıyordu üstüne fazla basmamaya çalışarak topllalamaya başladım güzel havayı içime çektim böyle havalarda çok enerjik oluyordum ayağımın böyle olmasına neden olan kız yeniden mesaj attı ilk başta açmamayı düşünmüştüm ama önemlidir diye açtım bir yandan topallayıp diğer yandan mesajı okumaya başla
GÖNDEREN:Merve
Kızım nerde kaldın herkez seni bekliyor şoför iki dakka içinde gelmezse gidicem dedi ve sanırım çok kızgın.Mesajı okumayı bitirdiğimde işin ciddiyetini anladım ve ayaklarımın ağrısını umursamayıp koşmaya başladım her adım atışımda liflerim kopuyormuş gibi hissediyordum uzun bir koşudan sonra ileride duran otobüse bir hışımla girdim o kadar hızlı girmiştimki şoför dahil herkez bana bakıyordu bu da fazlasıyla utanmama neden olmuştu korkmuş kedi yavrusu gibi Menekşeye sokuldum bana aldırış etmeden telefonuyla oynamaya devam etti ona bakarken kendi telefonum aklıma geldi heycandan ve yorgunluktan terleyen avuçlarımdan alıp güzelcene sildim kurulandığına emin olunca yere düşmesi ihtimaliyle çantamın ön gözüne koydum.Yorucu süren yolculuğun ardından nihayet okula gelmiştik ama benim okula geldiğimizi fark etmem uzun sürdü belkide Merve koluma hiç çarpmasaydı hala farkında bile olmuyacaktım etrafıma bakındığımda herkesin indiğini gördüm bende inmeliydim artık ileri doğru adım attığımda arkadan birisinin "bir adım daha atma yoksa bacaklarını kırarım"dediğini duydum banamı dediğini anlamak için arkamı döndüm fakat dönmemle başımın göğsüne vurması bir oldu mübarek aşılması zor bir barikat gibi gözüküyordu ağızından duyduğum bir lafla birden irkildim' hay seni gelmişini...' devamını getirmemişti neydi bu kadar önemli olan şey yere bakınca fermarımın hırkasına dolandığını fark ettim of resmen sabahtan beri bütün belaları üstüme çekiyordum nasıl ayrılacaktık biz şimdi arkamda sandığım Merveden yardım alacaktımki onun da indiğini fark ettim pis satıcı resmen otobüste sadece biz kalmıştık indiğimizi sanan şoför arabayı çalıştırdı dururmusunuz dememe kalmadan çocuk yere bende onun üstüne düştüm bu arada ayrılmak bilmeyen hırkası ile fermarım ayrılmıştı en azından buna sevine bilirdik ama sanırım çocuğun bunu umursadığını sanmıyordum o sadece dikatlice bana bakıyordu ve sanırım bu bakışmayı ben bitirmeliydim yoksa bende onun gibi gözlerinin içine düşücektim yavaşça üstünden kalkarak eteğimi düzeltim o da benim ardımdan kalkarak şoförü durdu ve eminim şimdide özür diliyecekti kendimi affetme moduna alıp iyice yaklaşmasını bekledim yanıma gelince bir hışımla morarmış kolumu tutarak beni otobüsten indirdi kolum herzamankisinden daha fazla acıyordu kızgın bir ifadeyle bana baktı ve ardından"sizin yüzünüzden günüm mahfoldu şimdi topunuzu..."lafını yarıda kesip "ya kolumu bırak acıyor"diye bağırdım ne sanıyordu kendini pis zorba hala sıkmakta olduğu kolumu sarsarak bıraktı tabi bu daha çok canımı acıtı karşısında küçük düşmemek için göz yaşlarımı tuttum koluma bamak için çantamı çıkartıp yere koydum hırkamı sıyırdıktan sora kolumun boydan boya morardığını gördüm tekrardan ağlamaklı bir sesle beni izliyen çocuğa "yaptığını beğendinmi "dedim gözüme sarı bir taxi ilişince fırsatmı fırsat durdurdum ve hiç atkama bakmadan bindim acıdan uyuşan koluma tekrardan bakarak göz yaşlarımı serbest bıraktım
Savaş'tan
Kendimi âdi bir pislik gibi hissediyordum hayatımda Medihanın sahte göz ağlamaları hariç hiçbir kızı cidi manada ağlatmamıştım katı ve huysuz olduğumdan herkesi hırpalarım bunun için pek fazla insan benle muhatap olmazdı kızları ağlatmayı aslında severdim ama bu gün çok farklıydı ilk defa kendimi birisini ağlatyığım için kötü hissediyorum kızın morarmış kolarını görünce bir kötü oldum o morlukları ben yapmış olamazdım en azından öyle sanıyorum canını yaktığım her halinden anlaşıyordu kaşlarını çatışından ve çantasını unutmasından...Ah doğru ya çantası bendeydi odanın bir kenarına fırlattığım çantasını aldım çok şirin bir çantaydı pembe ve küçüktü nerdeyse kucağım kadardı ellerim yavaşça fermara kaydı içimdeki duygu beni yiyip bitiriyordu hayatımda hiç kız çantası karş tırmamıştım ve nasıl bir duygu olduğunu çok merak ediyordum hem sorarsa ders programına baktım derim bence geçerli bir bahane parmaklarımla oynadığım fermarı hızlıca kaydırdım şimdi çantanın içini görebiliyordum hızlıca kitaplarını çıkartım gerçektende garip bir duyguydu ellerime telefonu takılınca tebesüm etmemi engeleyemedim telefonu bile pembeydi ve şansıma şifresi bile yoktu uyuzluğum tutmuştu bu kızı vurarak öldürmesemde sinirden öldürecektim kendi telefonumu onun telefonuna kaydetim ardından telefonu kapatıp eski yerine koydum bu kadar olaydan sonra karnım acayip acıktı parmaklarımın ucunda kapıya kadar yürüdüm Mediha beni görürse kızardı hoş pek takmıyorum onu hele babamın yokluğunda üstüne bile bağırıyordum parmak uclarımda mutfağa gittim Medihanın kendisine hazırladığı sandivinçle vişne suyunu aldım ve aynı tedbirle odama çıktım odaya girdiğimde bir oh çektim bu günüde atlaşmıştım zafer kutlaması yaparken ayaklarımın halıya takıldığını göremedim ve kendimi yerleri öperken buldum ard arda küfrederek yerden kalktım ne kusurlu bir gündü bu böyle hayati tehlikeyi atlatan sandiviçimi yerden aldım ama ölen vişne suyuma birşey yapamadım her yer vişne suyu olmuştu ne yapacaktım şimdi yerleri nasıl temizleyecektim dışarda nöbet tutan bir Mediha vardı yerleri böyle görürse kıyameti koparırdı ve bunu babama anlatırdı telaşla odada gezinirken kızın çantasını gördüm hızlıca çantayı kucağıma alarak hiç düşünmeden açtım aradığım şeyi bulunca kocaman bir tebesüm ettim bunun mendili kendi gibi gatipti süngerimsi ve yapışkandı yapışkan tarafını ellime yapıştırıp yerleri sildim çok kulanışlı bir mendildi kanıtl a rı yok edip yatağıma uzandım yarın yoğun bir gün olacak arabamı tamirden alacaktım artık o uğursuz oyobüse binmiyecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Benimsin
RomanceHuysuz kibirli ve kendini çok beğenen Savaşın hayatına sevimli ve çevresindeki herkese huzur veren Su girer bir anda Savaş kendini herkesten çok ona yakın görür ama hiçbir zaman mutlu olamazlar Savaşın karanlık dünyası Suyun aydınlık dünyasını alt ü...