Zaten Pazartesi gayet depresif bir gün iken ilk iki dersimiz Matematik idi. Ne kadar berbat. Sınıfa çıktığımızda hoca bizi masasında bekliyordu. Tam çantamı sırama koydum ki
"Meryem sınıf defteri nerde"dedi hocacığımız ıyy . Off tamamen unutmuştum. 4.kattan 2.kata inip müdür yardımcısının odasına geçtim. Defteri ararken Metede defteri almaya gelmişti. Al işte gün şimdi doğuyor yüreğime. Kendi defterini alırken benimkinide verdi. Birlikte yukara çıktık. Sınıflarının karşı karşıya idi. Hiçbir tepki vermeden sınıfına girmişti. Ve evet odun haline dönüyor. Ferdi kadar sıkıcıydı ki sanırım aylardır burda oturuyorum. Zil çalınca kantine inip su almıştım.Bir sonraki ders ise Fendi. Hoca o kadar tatlı ki bu dersi seviyorum. Dersler böyle geçti ve sonunda çıkış zili çaldı. Ama ben daha dans kursuna kalıcaktım. 19 mayıs için gösteri düzenliyoriz. Hareketler şarkılar ve giyecek kiyafetlerimize kadar kendimiz belirliyoduk. Ve en hocaya gösterip onay alıyorduk.
Demet Akalın " Çalkala"şarkısı ile dansa başlamıştık. Son 40 saniyesinde bir kız yoga yapar şekilde yere oturup kafasını iyice aşağı gömüyor. Her yanında 2 kız (biri ben) 2 tur parende atıyor ve kalanlarda kızın üstünden atlayarak köprüye düşüyor. Herkes atlayınca kız en son kendi köprüye düşüyor. Bana göre en hareketli koreografi bunda idi. Biz çalışırken toplam 8 şarkımız olmuş. Ve oturup telefonlardan giriş için şarkımızı belirleyecektik. En son Gaye ve benim fikrim izle Atiye "Kalbimin Fendi " oldu. Tabi söz başlamadan olan hareketli müzik kısmında girecektik. Saat 16:12 olduğunda çıkmak için tiribünden çantaları aldık. Ve yola koyulduk. Salı ve Çarşamba günü ise aynı sıkıcılıkla geçti. Tabi o günler dans yoktu. Onun yerine etüte giriyoduk. Sanki çok az okulda durmuş gibi. Etüt İnkılap idi. Bizim dersimize giren haca değildi. Ve onlar konu olarak bizden öndelerdi. Bu yüzden hoca konuyu kabaca anlatıp yerine oturdu. Ve etüt tam 1.30 saat sürüyor,hemde hiç ara vermiyoruz. Yarım saat geçti ki kendimi çok kötü hissetmeye başladım. Gözlerimi kapatıp uyudum. Yani çalıştım. Sanki git gide her yerim ağrımaya başlıyordu.
Eve gittiğimde direk yatağa girdim ve sabah 6 da kalktım. (Cidden o kadar kötüydüm) Ve babamın sesiyle o tarafa döndüm.
"Hastaneye gidelim mi" dedi. Konuşacak halim olmadığından dolayı kafamla onayladım. Uzun sürer belki diye okul üstümle gitmiştim. Ve çantamı da alıp arabaya bıraktım. Doktor küçük boy serum ve 4 hap verdi. Serum bittiğinde ilaçları aldık. Saat 7:55 di. Biraz erkendi ama olsun. Okulu doğru gitmeye başladım. Hemşire iğneyi takarken damarı bulamadı. Bu hep oluyo.Okulun merdivenlerine doğru yürümeye başladım. 1. kata çıktım ki başım dönmeye başladı. Yürüyemediğim için oraya oturup Esma yı bekledim. Güneş fazla vuruyodu buraya. Kafami aşağı doğru eğdim. Başımda bi gölge belirdi. Bay sırık gelmiş.
"İyi misin? Neden burda oturuyosun? "
"Ya evet iyi olduğum için mal gibi oturuyorum " dedim gözlerine bakarak sinirli bi şekilde. Ama sonuçta suçlu. Bi öyle bir olmasın. Beni çok üzüyo. Yukarı çıkarken seslendim. "Başım dönüyor dengemi kaybettim" dedim umursamamasını tahmin ederken. Geri dönüp beni kaldırdı. Bizim katta tekrar kötü oldum. Sınıfta yerime oturtup çıktı. Bende sadece teşekkür ettim. Bizimkiler şaşkın gözlerle bakarken "Ne var sadece yardım etti" dedim. Ama içimdeki kelebekler de bunu kabul etmedi. Öğle arası Neslihan gile gidip biraz dinlendik. Ve mutlu son çıkış. Dersleri anlatamıyorum bile. O kadar sıkıcı.Eve geldiğimde hoca arayıp bugün ona gitmemi istedi. Bende hemen hazırlanmaya başladım. Saçlarım kabarmıştı bu yüzden düzleştirmeyi tercih ettim. Gözlerime rümeli biraz değdirdikten sonra yanaklarıma top pembe rengi allığımı bocaladım. Kıyafetlerimide giyip çıktım. Bu sefer kapıda beni kardeşi karşıladı. Ama unutamadım. Ve evet iç sesinde umursamadı. Çantamı alınca bende ayakkabılarımın bağcıklarını kolayca çözdüm. Ve elinden çantamı aldım. "Ablam odada" dedi gülümseyerek odaya geçtim. Hasta olduğum da okuldan erken gelmişim. O konuları bana anlattı ve sonunda ders bitti. Ama bu hocayı abla diyorum seviyorum. Kapıdan çıkarken gelmene gerek yok diye fısıldadı. Anlayışla karşıladı. Çantamı kenara koyup merdivene oturdum. Kulaklıkla annemi arayıp yakındaki pastaneye gideceğini söyledim. Gidip 1 dilim tramisu siparişi verdim. Ve yanına kahve. O sırada masama Berk oturdu. Bunun ne işi var burda ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gidiyorum
Teen FictionBir genç kız hayallerinin peşinden koşarken takıldığı engeller.