6

24 3 8
                                    

"Ne işin var ?" dedim şaşkın gözlerle. O ise bana oranla daha sakin bi şekilde " Pasta yemeye geldim."dedi. Ay salak."Başka masa yok mu ?" dedim defolup gitmesini arzu ederek. Pişkin pişkin sırıttı. "
"Canım buraya oturmak istedi" dedi.Dengesiz.
"Otur o zaman dedim ve gülümsedim. Yanıdan kalkıp bcaşka masaya doğru yürüdüm. Sertçe kolumu tuttu. Ve reflex olarak tokatı geçirdim. O şaşkınken kaçtım. Ya ne güzel tatlı yiycrktim ben.

-Salı-Okul-
Teog yaklaşıyordu. Ben biraz zeki bi kızdım. Ama yaklaştıkça daha da çok test çözmeye başladım. Dersler sıkıcı ve iğrenç. Tam tenefüs zili çaldı, mutlulukla kapıya yöneldim ki İnkılap çı içeriye girdi.
" Arkadaşlar kısa bi duyurum var"dedi ve ona döndük.
"Okulumuz Çanakkale ye 100 lira karşılığında gezi düzenliyor. Teogda sonra Cuma aksamı yola çıkılacak,sabah ordayız. Cumartesi orda bi otelde kalıcaz. Pazar akşam dönüş yolculuğuna başlıycaz" dedi kısaca. Sınıftan gitmek isteyen sadece 8 kişi vardı. Katılım az.
Ama ben gitmeyi çok istiyorum. Arkadaşlarımla doya doya vakit geçirmek istiyorum. Çünkü 2 ay falan sonra herkes kendi yoluna hesabı. Ayy unuttum ben kesin ailemlr kavga ederim göndermez beni. Ya sanırım Mete de gelir. Bu fırsatı kaçırmaz. Benim için değil yani.

-Akşam Evde-
"Baba okul Çanakkale gezi düzenliyor. Sadece yüz lira. 2 günlük olucak. Hocalar hep başımızda olucaklar. Bende gidiyim mi?" dedim. Biraz yalvardım. Ama yeterki izin versin. Ben küçükken kuzenimle gitmiştim ama okulla başka olur.
"Kızım senin orda ne işin var. Sen gittin zaten. Bırak gitmeyenler gitsin." dedi.
Bak ben demiştim. Herşeyi bahane eder. Yüzüm düşünce "Sen daha 14 yaşında küçük bir kızın. Ya başına birşey gelse." dedi. Sanki beni umursuyormuş gibi. Ben durur muyum? Hayır. Hemen cevabı yapıştırdım. "O zaman okulada gönderme. Orada başımda hoca olacak. Ne farkı var ki"

-01.34-
Tartışma baya sürdü. Ve sonuç : yine izin yok.
Her ne kadar çenemi tutmasam da olsun yani. Ay allahım neler çekiyorum.

Bide bu arada kendimi çok halsiz hissediyorum. Sürekli uyuyorum. Aslında annem uyandırıyor. Ama karışmasa günlerce uyurdum,kesin. Bide bu arada ben öyle böyle geziyorum ama insanlar kızmasa ben full yayılırım. Üşengeçim sonuçta.

-Kısa Duyuru-
Günleri biraz çabuk geçiyorum. Anlaticak bisey yok ve bulamadım. Birazdan herşey daha güzel olucak.

-Cuma-17:45-

Ablamın (bir miktar uzak akraba) kınasının birazdan başlardı. Ne kadar uzakdan da olsa aramı gayet iyi. Çok da seviyorum. Öz ablam gibi. Öz ablam yok ama çaktırmayın.

Dün gece onlarda kalmıştım. Onun kız kardeşinin (onuda severim) dolabına girdim. Elbisemi yanıma almıştım ama kına açık havada olacaktı. Biraz esiyordu. Bu yüzden üzerime birşey şart.

Kot ceketini alıp ablamın odasına geçtim. Wuaaayy çok hoş olmuş lan. Benden söylemesi bu kızı alan yaşadı. O sırada odanın kapısı çalındı. "
Giirr"diye haykırdım. Nasıl olsa hazırdık. Ve içeriye evin jönü geldi.

"Ablacım çok güzel olmuşsun" dedi 32 diş sıratarak. Bakmayan böyle konuştuğuna. Kaba biri işte. Ya aslına bakarsan 2 aydır konuşuyorum çocukla. Ne kadar tanıdıysan artık.

"Teşekkürler canım" diyerek karşılık verdi ablam. Ay canım ya hep böyle kibardır kendisi. Bende tabi orda mal mal telefonla uğraşıyorum. Şarj etmeye falan çabalıyorum. Ablam son kez kendine baktı. Ve birşey unutmuş gibi acele ile odadan fırladı. "Yine ne oldu?" diye bağırdım arkasından. "Parfüm az olmuş" diye haykırdı. Çok süslü lan. Kendi kendime sırıtıp tekrar telefona döndüm. Canım telefonum.

O sırada yanıma Burak (evin jönü) oturdu. Ona doğru 'Ne var?'bakışımı atıp tekrar telefoncuğuma odaklandım. Sonuçta kız whatsapp grubu diye bir şey var. Kimse yenemez onu. Bütün anlık dedikodu ordadır. Kaçmaz bunlar.

"Çok güzel olmuşsun " dedi ve oda telefona odaklandı. Off sanırım yine kızardım. Ya kişisel birşey yok. İltifat alınca hep böyle oluyor. Yoksa şey değil yani.
"Takım yakışmış " dedim. Kafami kaldırmamamıştık. Pek takım değil. Ama ne diyim orda. Çok beatiful sun mu diycem? Tamam anlatıyorum;
İçine beyaz T-shirtünü giymiş ve üzerine siyah ceket almıştı. Ve kot ceketti. Baya güzel durmuş aslında. Altına giydiği siyah kot pantalonu ile de gayet hoş durmuştu. Takımdan daha güzel. Tamam ya abartılacak bisey yok. Alt tarafı rampalı,hafif sarışın ve yeşil gözlüydü. Peki biraz yakışıklı.

Biz sessiz ve uslu çocuklar gibi oturuyorduk. Telefonu bi alın asıl Meri yi görmüş olursunuz. Bildiğin çıvdırıyorum. Tamam iğrenç yeter sustum. Ablam parfüm şişesi ile odaya daldı. 1 saate yakındır hazırlanıyor. Zaten herkes yeni yeni gelmeye başlamıştı.

Parfüm şişesine tüm gücü ile bastı. Baştan aşağı sıktı. Tabi bizi bir öksürük tuutu anlatamam. Ben hemen camı açtım. Oda bir bardak suyi bana uzattı ve"Ablam zorun ne senin. Balkon diye bisey var. Orayı kullan"dedi. Birlikte kahkaha attık ve benim telefonum çaldı. Arayan Annem:
"He canım"
"Hadi inin misafirler geldiler"
"Tamam diyip telefonu şarjdan çekip asansöre yol aldık. 13.kattan merdivenle inemezdik sonuçta.

Aşşağı indigimizde her şey klasik kına şeysi işte. Sonra damat geleceği için kına falan hazırlandı. Bilin bakalım aban be iş düştü. Ben söyliyim Burak ile gidip konfetileri alacaktık. Sanki tek başına yapamıyor.

Evet. Bu bölümde bitti. Biraz geç oldu. Kusura bakmayın. Teog öğrencisiyim. Sınav yaklaşıyor. Sınavdan sonra büyük sürprizler olcak. Yeni kitap yazmaya başladım. Onuda burdan duyuyurum.

Bu bölüm uzun oldu sanki. Umarım beğenirsiniz. Sizce Burak ilerleyen zamanlarda ne yapacak?

Bu arada geçerken yıldıza basıp beğenmek zor değil. Lütfen vote yapın. Yorumları esirgemeyin.

Hepinizi öpüyorum. Dikkat edin.

GidiyorumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin