İlk başta ona "çakma ayı" dediğim için utanıyorum. Tamam belki gelir gelmez kendi eviymiş gibi davranması ayılıktı ama şimdi ise onu doğallığına veriyorum.
Kumral tene sahip mavi gözlü hafif dalgalı ince uzun yüzlü bir kişinin karşısında nasıl dururdunuz?
Eminim benim gibi durmazdınız. Hatta durmak bile istemezdiniz. Çünkü şuan tam olarak felaket haldeyim.
Dağınık şekilde toplanan saç çoğu kişiyi ne kadar cool göstersede ben şanssız kişiler tarafındaydım.Oldukça gereksiz bir toplamaydı.
Kahverengi gözlerim onunkilerin içinde kayboluyordu sanki.Üzerimdeki eşofman takımı da beni eksilere götürüyordu ."Sen tek mi yaşıyorsun" diyince eksilerden çıkıp dünyaya geri döndüm.
"Evet."dedim. Yüzüme bakan şaşkın gözlerinin ardında " noldu "deyivermişim
"Neden " dedi.Sanki çok değişikmişim gibi.
Tamam biraz anormal bu durum ama napabilirim.Arkadaş olma sorunum var.
"Bilmem.Böyle daha iyi". dedim kısaca.
" Ben rahatını bozdum o zaman"dedi.Ama nedense umursayan gözlerle bakmıyordu.Bi de sırıtıyo çocuğa bak be.Egosu everest yapmış.
"Eh biraz "dedim hemen ardından .
Tepkisini merak ediyordum doğrusu." Neyse o senin sorunun.Beni ilgilendirmez yani.Ama seni rahatsız etmem.Merak etme" dedi yine sırıtarak. Nerden geliyor bu özgüven la.
"Umarım öyle olur."dedim bende gülümseyerek.
" Yalnız bu evde kalıyorsan bir takım kurallara uyman gerekiyor."diye de ekledim.
Aslında kural mural yok da yerden şişme egosunu biraz indirmek istiyorum."Kendi evinde kendine kurallar mi koyuyorsun sen" dedi. elindeki çatalı tabağının önünde bırakıp gözlerini gözlerime sabitledi ki ben pek sevmediğim için tabağımla ilgilenmeye başladım.
"Eee bir şey demiyecek misin" demesinin ardından dalıp gittiğimi farkettim. Makarnalarin güzelliği benimle kapışırdı bee.
Neyse Cana dönelim biz."Yoo sen gelince birden oluştular" dedim.Onun şeklinde durup gülümsedim.
"Ben kuralları pek sevmem ama yaa" dedi. Alaycı bir memnuniyetsizlikle.
"Kurallar doğaçlama yalnız "
"Kabul o zaman"
***
Fazla kullanmadığım odayı ona verdim.Gidesiye kadar kalsın madem.
Yatağını hazırlarken o geldi yanıma.
Geri t shirt ve gri eşofmanla fena gözükmüyordu. Bu çocuğun gözleri neden parlıyor bee.Onu süzmeyi fena kaptırmışken"Ee yarın işe gidiyor musun."diyerek beni kendime getirmişti.
"Haa.Ah evet."dedim kısaca.
" Neden bir arkadaşla kalmıyorsun. Korkmuyor musun "dedi.
Ah bu çocuğun benim yalnızlığımla derdi neydi. Onu neden rahatsız ediyordu ki. Hayır sanane yani. Hem benim ruhumun hayaleti ve canavar arkadaşlarıyla gayet mutlu bir ev hayatım var.
Tabi bunları ona söyleyemeyeceğim için saçma sapan ciddiyetli tavırla " Hiç düşünmedim "dedim.Belki bu yaşta bu beyin yapısı çocukça görülüyor olabilir. Ama kesinlikle...mmm....
Evet kesinlikle galiba çocuk gibiyim. Çocukluğumu pek sevdiğim söylenemez. Beceriksizin tekiydim. Yine Yalnızdım. Her şeye merakım vardı ama birini bile beceremezdim. Hatta bir çocuğu sevmeyi denedim. Tarihi bozuk yoğurt gibi davrandı bana. Hayallerimde de beceriksizdim. Hayallerim benden korkup kaçarlardı. Ama çok şükür mimarlıkta yenilmedim.O yüzden becerebildiğim tek şeyi köreltmek istemiyorum. Ne arkadaş ne başka bir şey hiç bir şey umrumda değil.Bir çift el gözümün önünde bir sağa bir sola sallanırken ardından ses duydum.
" Pişt Bahar burda mısın " Ruhumu silkeleyip kendime geldim.
"Ruh alemimde bir Plütona gidip geldim " dedim. O da yatağa yayılmış zaten. Ohh mis.
"Plüton mu? Buradayken kafayı yemem zor olmaz. Şimdiden eline sağlık" dedi gülümseyerek.
Yorgun olduğu belliydi. Esnemesi de bunun kanıtı gibi duruyordu. Daha fazla rahatsız etmemek için "İyi geceler " diyip odadan çıktım.
Dur bir dakika.
Geri dönüp kapıyı açtım ve kafamı uzattım."Noldu "dermişçesine bakan gözlerinin ardından daha fazla meraklandırmamaya karar verdim." Kural 1: Sabah 07.00da ayakta olunacak. "
Evet kısa oldu. Boş bulduğum vakitlerde yazmaya çalışıyorum. Düşüncelerinizj paylaşın. Saçma sapan hikayeyi mantıklaştıran ne olacak dersiniz..:]