Cem saat dokuz'da uyandı. Eline bir kahve alıp sosyal medyayı açtı. Ardından kapı çaldı. Kapıyı açtığında postacı bir mektup uzattı. Cem mektubu açtığında şok oldu. Kanlı parmak izli bir kağıt ve üzerinde yazanlar ise şunlardı:
" Bugünün çok kötü geçecek her şeye burnunu sokmanın belasını görecek ve yalvaracaksın Küçük barmen imza @körbıçak" Cem Su'yu aradı ve tehdit mesajı aldığını söyledi. Su ise inanmadı. "Benimle çıkmak için böyle bahaneler uydurma faydası yok." Bunun şakası olmaz bir dakika fotoğrafını atıyorum.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Güzel bir numara ama yemedim. Hem beni neden arıyorsun 155'i ara yardımcı olurlar çok işim var görüşürüz." Telefonu yüzüne kapatır. Cem ise bu mesajı bulmak için biraz araştırma yapar. Nickname araştırır. Fakat hiçbir hesap bulamaz. Sahte olduğunu zanneder. Ta ki sokağa çıkana kadar sokağa çıktığında bir araba tarafından silah açılır. Ve Cem yaralanır. Hastaneye kaldırılan Cem hemen ameliyata girer ardından yoğun bakıma alınır. Cem'e inanmayan Su ise vicdan azabı çekmektedir.
Su ayrıldığı eşi Çelik kuvvet olarak görev yapan Koray ile karşılaşır. Olayı anlattıktan sonra Koray bu gibi durumları önemsememesini söyler. Fakat Su dinlemez hala üzülmektedir. Aklında bir sürü soru vardır. Ya uyanmazsa? Ya ölürseBunun yalanı mı olur?Dinlemeliydin Su.Olay yeri inceleme ekibi laboratuar sonuçlarını Su'ya yolladı. Parmak izinin şuana kadar sabıkası yoktu. Bu yüzdende bulunması biraz daha zordu. Cem'in başında bekleyen bir sağa bir sola volta atan polis memuru Su çok üzgündü. Hastanede bekleyen Meyra korkulu ve suratı asık gözleri ağlamaktan kan çanağına dönmüş biçimde bekleyiştedir. Su'yu gördükçe diğer duygularına birde nefret ekleniyordu. Kavga etmemek için kendini zor tutuyordu. Meyra artık dayanamayıp saydırmaya başladı.
"Hep senin yüzünden nerden sana yardım etti. Cemin başına gelenlerin sorumlusu sensin. Gerçekten senden iğreniyorum. Sen tam bir oro***sun" "Sen ne dediğini zannediyorsun laflarına dikkat et." "Burayı terk et hem sen neyi oluyorsun da burada bekliyorsun?" "Haklısın gitmeliyim." Onlar kavga ederken Cem nefes almayı bırakmıştır. Hemşireler ve doktorlar başında bitmişlerdi. Onu hayata döndürmek için ellerinden geleni yapıyorlardı. Biraz sonra yeniden nefes almaya başladı. Su Şile yakınlarında yosun kokusunun bol olduğu denize dik bir kayalıklara arabasını çeker. Arabadan iner ve derin bir deniz ve yosun kokusunu içine çeker. Nefesi kesilir. Boğazı düğümlenir. Her şeyin suçlusu olduğunu düşünür. Anonslara cevap vermeyince ekip arkadaşları endişelenir. Bunun üzerine Koray'ı ararlar. Koray'da telefon sinyalinden konumunu buldurur. Ve telaşla yunus polis arkadaşının motorunu alır. Hızla Şile'ye geçer. Tam kayalıkların ucundayken Su'ya bağırır. "Dur yapma sen suçlu değilsin. Bu benimde senin de başına gelebilir. Bunun suçlusunu arayamayız hadi gel." Koray yavaşça yaklaşır tam atlayacakken elinden tutar ve çeker. İkisi de birbirlerinin gözlerine baka kalır. Nefesleri birbirlerinin dudaklarında hissedecek kadar yakındır. Ama öpüşmezler Su arabasına biner. Koray "Bu halde araba kullanamazsın seni ben bırakacağım arabayı ben aldırtırım." Motor'da hızlı bir şekilde giderler. Su'nun evinin önüne gelirler. Koray Su'ya sarılır. "Dert etme kafana takma böyle şeyleri." Su suç işlemiş çocuk gibi Koray'ın suratına bakar. Koray ise tam o anda Su'yu öper. Su ise hızlıca apartman kapısına yönelir. Ve yukarı çıkar. Eve girdiğinde bir çığlık atar. Koray tam kaskını takmışken hemen atar ve apartmana doğru yönelir.
