TERAPİ

68 6 4
                                    

Multimedia: Gecem Aleksandra MARCO

Gözlerimi tahtadan ayırarak pencereden aşağıya baktım. O oradaydı. Arkadaşlarıyla oturmuş konuşuyorlardı. Gülümsedi. Onun gülümsemesiyle ben de gülümsedim. Kalbimi ısıtan adam. Kafamı ondan çevirip, elimde döndürdüğüm kaleme diktim.

" Gecem bu soruyu çözer misin?"

Mehmet hocanın sesiyle gözlerimi kalemden ayırıp tahtadaki soruya diktim. Fonksiyon sorusuydu. Aslında oldukça karmaşık bir probleme benziyordu. Mehmet hoca kesin yine bana zor soru çözdürecekti. Aslında her sorduğu soruyu doğru cevaplamamdan dolayı bana zıt düşmüş ve çözemediğim bir soru bulmaya çalışıyordu. Aslında hala benim çözemediğim bir matematik problemi var mı o bile belirsizdi. Matematikten anlardım. Genellikle sayılarla oynamak küçüklükten beri hoşuma gidiyordu ve bu alandaki başarım neredeyse herkesin dilindeydi. Amacım kendimi övmek değil. Sadece gerçekler. Hocanın sorusuna her zamanki gibi gözlerimi devirdikten sonra kalkıp tahtaya yürüdüm. Hocadan kalemi alıp çözmeye başladım. En fazla iki dakikayı geçerken bitirdiğimde hocaya oldu mu? dercesine baktım ve yerime geçtim.Mehmet hoca artık alıştığından hırıltılı bir şekilde güldü. " ah neden uğraşıyorum ki? Karşımdaki bir matematik dehası. Aferin evladım. Her zamanki gibi mükemmel."

" hocam artık benle uğraşmayı bırakacak mısınız? Lütfen evet deyin."
Ahh hadi ama hocam bıkmadınız mı artık.
" yavrum senle uğraşmak bana terapi gibi. Ne bırakması Allasen"
hocanın bu söylediklerine bütün sınıf gülünce, ters bakışlarımı onlara gönderdim. Terapiymiş. Papucumun terapisi. Bana depresyon sebepleri. Sinirle homurdanarak önüme döndüm. Bu sırada zil sesi duyuldu. Yanımdaki Esra kolumu çekiştirerek kaldırdı.
"Ah. Kızım yavaş ya. Kolumu nüfusuna geçirdin resmen." Tabi o durur mu? Durmaz. Çirkef Esra mod: on. " Susta yürü be. Açım kızım ben. Aç. Sabahtan beri hiç birşey yemedim. Haberin var mı senin. Ölüyom açlıktan." Ellerimi yukarı kaldırarak "sakin ol lan. Anladık açsın. Ancak beni yiyemezsin. O
yüzden sakince ve hızlı adımlarla kantine. Marş marş" onun beni sürüklenmesine izin vermeden ben sürüklemeye başladım. Koridorları hızlı adımlarla geçerek kantinde girdik. Bir kaç bakış bize döndü. Muhtemelen daha kimse gelmemişti. Bakışların bize dönme sebebine gelirsek, iki tane 1.78 boylarında, biri sarışın renkli gözlü, digeri dizlerinin iki parmak üstünde siyah saçları ve beyaza yakın gri gözleriyle, etrafa buzdan bakışlar atan voleybol kaptanı ve oyuncusuydu. Eh bunların biz olduğunu anlamışsınızdır herhalde. Kenarda genellikle bizim oturduğumuz masanın sandalyesini çekerken konuştum. " ben tost ve kahve alıcam. Sen?"
O da oturduktan sonra bana baktı. Kaşlarını tuhaf bir şekle soktu." Bana da seninkinden."
Cebimdeki parayı kontrol ettikten sonra sadece iki kişi olan sıraya girdim. Derya abla onların istediklerini verdikten sonra bana döndü. Yüzünden hiç eksilmeyen gülümsemesi büyürken kaşlarını yalandan çattı. "Haçen ne istiysun da hayirsuz. Heç gelmiyun bu aralar. Unuttin benu kesun. " onun bu haline sırıttım. " ne unutması be. Aklımdan çıkmıyon sultanım. Antrenmanlardan sıra mı var . Bilmiyorsun sanki beni."

"Lak lak edecegune ne istiysun soyle da isum gucim var benum."

Onun bu ani ruh hallerine alıştığımdan kıkırdadım. Siparişimi verip, beklemeye başladım.
"Al bakem sırık uşak." Elindekileri alıp parayı verdim. Masaya ulaşıp tostları ve kahveleri üzerine koydum. Tabi Esra söylenmeyi eksik etmedi.
"Ne bekledin ulan. Öte başı iki şey alacan. Tosba rapunzel." Yerime oturduktan sonra tostumu elime alıp, kahvemi önüme çektim. Esra çoktan ikinci kere ısırmıştı bile. Ah. Her zamanki gibi aç bir Esra.

" ölmedin ya lan. Ancak geldim."

Ağzının dolu olmasanı umursamadan konustu. " aç olan benim. Sen olsan bıyıklarımı almakla tehtit ederdin." Yaparmıydım? Yapardım. Şirince gülümsedim. Bana baktıktan sonra yarılamış tostunu masaya bıraktı.
" sen şirince gülme. Bütün iştahım kaçtı lan. Öyle gülünce psikopat gibi oluyon. Böyle bir ürperti geliyor..." titredi. Masada bulunan peçetelikten peçete alıp, top yapıp kafasına attım. Kafasına gelmeden yakalayıp, ağzının kenarındaki ketçapı sildi ve kenardaki çöp kutusuna basket attı. Ters ters baktım. İki elini ben suçsuzum der gibi kaldırdı.

" ne? yalan mı kaptan. hı?" Hayır. Derin bir nefes alıp, bıkkınca bıraktım.
"Onu bunu bırak da. mehmet hoca terapi dedi lan. Terapi."
Tostunu hangi ara bitirdiğini anlamadığım Esra, küçük bir kahkaha attı. Bu da hemen yanımızdaki masanın bize bakmasına sebep oldu. Onları umursamadan konuşmaya devam etti.
" Az daha basıyordum kahkahayı. Ancak senin gazabının korkusuna gülemedim. Kendimi kasmaktan altıma ediyordum. Az daha"

" sus lan." Gözleri arkamdaki bir yere sabitlendi.
" aha geldi seninki kardeşim. "
Refleks olarak arkamı döndüm. O gelmişti. gülerek sandalyesini çekiyordu. Kalbim sanki yeri az gelmiş gibi zıplamaya başladı. Gülüşüne hasta olduğum adam. Beni fark etmemesi için önüme döndüm. Sanırım kalp krizi geçiriyorum.

ASİ RAPUNZELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin