Öğle arası olmuştu.Sınıf boşaldı. Beth ben ve cam tarafında oturan çalışkan çocuk Jack kalmıştık.Jack sırf test kitaplarından ayrı kalmamak için yemeğini hızlıca yiyip yukarı çıkar.Anlamıyorum o kadar test çözünce direk olarak Zeki mi olunuyordu?Test mi çözmeye başlasam acaba?Kimi kandırıyorum ben ve dersler tamamen zıt şeyleriz.
Ben bunları düşünürken Beth'in beni izlediğini farkettim ve kafamı ona çevirdim ' Noldu suratımda birşey mi var?' sorduğumda. Acı gülümseyip iç çekti' Queen iyi olduğuna emin misin? yani şey- lafını elimi 'dur' işareti yaparak böldüm. 'Beth iyi olduğumdan emin olabilirsin.Hem artık onu o kadar takmıyorum' HAH! gerçi bu dediğime ben bile inanmamıştım ama olsun.
'Kantine inip su alıcam Beth geliyor musun' dediğimde kafa sallayıp büyük bir hevesle koluma girdi. Kıkırdadık. Kantine indiğimizde Dylan'ın masasında oturan sürtüğü gördüğümde sakin kalmaya çalıştım. Ah hadi ama bu sürtüklerin soyu tükenmesi lazım! Derin nefes alıp suyumu aldım ve masama oturdum. 15 dakika sonra Finn'in bize doğru geldiğini gördüm. Ah siz Finn'i tanımıyorsunuz dimi? Bizim futbol takımından kaslı,bronz tenli, koyu sarı saçlı bir taştı! Bizim masaya gelince masanın ucuna ellerini koydu. Beth ile birbirimize bakıp sırttık. 'Merhaba Queen şey biz sahil partisi veriyoruz Salı akşamı sen ve Beth gelemek ister msiniz?' duyduğum şey ile gözlerim irileşti ama durumu toparladım ve ' Tabi ki olur' dedim. 'Ayrıntıları mesaj atarım' diyip göz kırptı. Tanrım sana geliyorum! Beth ile aynı anda derin bir iç çekip gülmeye başladık. O sırada gözüm Dylan'ların masasına kaydı. Dylan bize sinirli mi bakıyordu? Dişlerini sıkmış o dimi? Haha ellerini de yumruk yapmış. Dylan'ın suratına bakmamaya çalışarak sırıtmaya devam ettim. Tanrım intikam ne güzel bir duyguymuş!
TAMAM BİLİYORUM KISA OLDU AMA SİZİN BU HİKAYEYİ SEVMEDİĞİNİZ DÜŞÜNÜYORUM BUNUDA BEĞENMEDİĞİNİZİ DÜŞÜNÜRSEM BÜYÜK İHTİMALLE BAŞKA HİKAYE YAZICAM.