Hadi ama!

488 24 8
                                    

Hemen cama koşup aşağı baktığımda kimi gördüm dersiniz?! Elini saçına daldırıp suçunu örtmek istercesine mahcupça gülümseyen bir Finn! Tanrım camımı kırdı! 'Napıyorsun Gerizakalı camımı kırdı! Ne işin bar bu saatte burda?! Ben bu erkeklerden ne çekiyorum bi öküz kalbimi kırar diğeri camımı!' derin nefes verdim be cevap vermesini bekledim. Cevap vermeyince 'Finn! Cevap vericek misin? Özür dile bari!' dedim. 'Ben çok üzgünüm Queen isteyerek olmadı.Filmlerde de cama taş atınca kırılmıyordu ki' dediğinde yerdeki küçük taş(!) gözüme çarptı. Elime alıp Finn'e gösterdim. 'Kafam kadar taş atarsan tabi kırılır!' diye çemkirdim. Tanrım salak bu çocuk. 'Neden geldiğini hala öğrenemedim.' 'Ha. Evet şey hazırlan seni biyere götürüyorum.' dediğinde ister istemez güldüm 'Sırf bunu söylemek için camımı mı aşağı indirmen lazımdı? telefon diye bişey var.' dedim ve hazırlanmaya gittim.

Ne giyeceğime karar vermem biraz uzun zaman alıcak sanırım. Siyah deri şort üstüne krem rengi bol T-shirtim. T-shirt'ün tek ucunu şortun içine soktum. Ayağıma siyah vans'ları giydim. Nereye gideceğimi bilmeden hazırlanmak çok zor! Deri ceketimi de giyip saçımı açık bıraktım telefonumu da cebime atıp aşağı koştum. Kapıyı kilitleyip anahtarı diğer cebime attım. Telefonum çizilmesin.Bana bakan mahçup Finn'i görünce suratıma gülümseyip elimi omzuna koydum. 'Tamam biraz abartmış olabilirim özür dilerim?' dediğimde gülümseyip kolunu omzuma atıp arabasına geldiğimizde kapıyı açıp tek eliylede kibarca geç işareti yaptı. Arabaya bindik.

'Finn nereye gidiyoruz?' bir kaç dakika bekleyip bidaha 'Finn nereye gidiyoruz dedim?' dediğimde 'Konuşmak istemiyorum çünkü eğer konuşursam nereye gittiğimiz söylerim o yüzden kapa çeneni ve otur' diyip sırıttı.Bunların hepsi odun hepsi!

Finn birkaç dakika sonra bi yerde durdu. Çok şık biyere geldiğimizi sandınız dimi haha! Hayır bara geldik! Tanrım ODUN!! 'Finn saat sabahın 4 bar da ne işimiz var?!' dedim. Sırıtıp'Biraz kafa dağıtırız.' dedi. Kolunu omzuma attı ve içeri girdik. Spot ışıkları,dans edenler,içki içenler,sigara içenler vardı. İçeri girdiğimiz gibi beni öksürük tuttu ve ayağım takıldı tam düşecekken kaslı bir vucüt beni durdurdu. 'Teşekkür ederim' dedim 'Ne o bebeğim o seksi bacakların seni taşıyamıyor mu?' adamın dediği ile gözlerimi kocaman açıp kendimi ondan uzaklaştırmaya çalışırken adam kolumdan tuttu. 'Finn!' diye bağırdım nerde bu lanet olası! Ben adamla boğuşurken adam bir anda yere yığıldı. Gözümü kırpıştırdım ve o kocaman adamla güreşen bir Dylan gördüm! Aman tanrım dayak yiyordu! Ben orda onlara bakarken diğerleri gelip onları ayırdı. Dylan'ın burnu kanıyordu,kaşı ve dudağı patlamıştı. Hemen gidip kolunun altına girdim ve ona destek olmaya çalıştım.

Yoldan bir taksi çevirip evime geldik.Dylan'ı koltuğun üstüne yatırdım. Gidip ilk yardım çantası ve buz torbası getirdim.

Dylan'ın yaralarını temizlerken bir yandan da acıdan inliyordu. 'Hadi ama Dylan o kadar mı acıyor?' dediğimde 'Kucağımda oturduğunun farkında değilsin dimi?' dediğinde gözlerimi pörtlettim. Kahretsin hangi ara geldim buraya ben! Hemen inip koltuğa geçtim.Kaşına buz koyarken 'Teşekkürler ama yapman gerekmiyordu.' dediğimde gülümsemeye çalıştı 'Cidden mi? Ben gelmeseydim adamın sana ne yapacağını ikimizde iyi biliyoruz Queen' dediğinde iç çekip kafamda onu onaylamıştım.

'İçecek bişey ister misin?' 'Kahveye hayır demem' dediğinde bir çırpıda kahveleri yapıp yanına oturdum be televizyonu açtım. Dylan iç çekti ne olduğunu anlamamıştım ki televizyona bakıp şu Victoria meleklerini görmem bir oldu. Bu kanalı hangi açmıştı bu! Madem öle Dylan! Bardağım da ki kahveden birkaç damla pantolnuna dökmem yeterli olmuştu. 'Kahretsin!' diyip sıçradığında kendi kahvesinde üstüne dökmüştü evde koşuştuyordu.Koşarak yukarı banyoya çıkıp suyu açtığını duydum. HAHAHA! böle yaparlar adamı!! Ben koltuk ile gülmekten sevişirken üstü başı sırıl sıklam olmuş bir Dylan geldi. Bana sinirle bakıyoru. Birden üstüme çullandı ve gıdıklamaya başladı. Gülmekten ölücem! 'Dylan... Yeter...Ölücem...Dur' aralarda gülerken zar zor konuşabilmiştim.'Durucam ama bir şartla' dediğinde hiç beklemeden 'Tamam tamam kabul !' diye bağırdım. Sonunda gıdıklamayı kesitiğinde oturur pozisyona geldim ve nefes almaya başladım. 'Evet ne isteyeceğimi tahmin edebiliyor musun?' dediğinde hayır anlamında kafamı salladım gülümseyip 'Seni öpmemi izin vermeni isteyecektim ama sen duymadan kabul ettin' dedi gözlerimi irileştirdim. Yapma ya olmaz! 'Kaçışın yok kabul ettin' dedi. Bana doğru yaklaşmaya başladı be tek elini yanağıma koyup dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Tamam teknik olarak bu bir öpüşme değil bana bakmayın öle! Kafasını geriye çektiğinde gözlerine bakmadan 'Sen bence git çünkü ıslak kıyafetler ile hasta olabilrisin.' dediğimde gülümsedi be kapıya doğru gidince. Bu arada çok teşekkür ederim...adam olayı falan.' dediğimde 'Teşekkür etmene gerek yok ben her zaman seni koruyacağım' dedi ve gitti.

Yüzümdeki sırıtış ile pijamalarımı giyip yatağıma gittim.

MERHABA YENİ BÖLÜMÜ UMARIM BEĞENİRSİNİZ.

Çocukluk aşkıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin