Belime dolanan kollarla dudaklarımı araladım.Birkaç saniyelik afallamadan sonra,bedenimi arkadan saran kolları ittirmeye çalıştım."Ne yaptığını sanıyorsun sen? Senden nefret ediyorum!" Yüzünü boynuma yaklaştırdı. "Shh," Sıcak nefesini boynumda hissedince tüylerim esas duruşa geçti. Alt dudağımı ısırıp çırpınmayı bıraktım.Ona güvenmek istemiyordum.Ona güvenmeyecektim. "Benden nefret etme,Na-ya."
-Y
***
O tehlikeliydi,
Biz tehlikeliydik.
Aşk bize,bizim kadar tehlikeli ve bizim kadar imkansızdı.
Ama ben,
İmkansızı sevdim.
-J
***
"Ne hissettiğini merak ediyorum." Aniden dudaklarımdan dökülen kelimeler,beni bile şaşırtmıştı. Elini omzuma yerleştirip yüzünü yüzüme yaklaştırdı. "Düşman olduğumuzu söylediğimi,çok iyi hatırlıyorum."
Geri çekildi ve cebindeki anahtarı çıkarıp kapıyı açtı.Ona her saniye 'senden nefret' ediyorum demek istiyordum. Senden nefret ediyorum Jae,senden nefret ediyorum.
Yeniden bana döndü. "Nefret edilmesi gereken birisine aşık olduğunda iyi hissediliyorsa,iyiyim."
-Y
***
"Hey Boss."
İşte yine buradaydık.
Siyah deri içindeki güzel vücudu tam karşımdaydı.Kızıl saçlarını özenle toplamıştı. Siyah maskesi yüzünden,sadece gözleri görünüyordu.
Silahını,bize tepeden bakan kameraya doğrulttu,gözlerindeki nefreti kestirebiliyordum. Adeta senden nefret ediyorum diyorlardı.
Tek bir kurşunla kamerayı vurduktan sonra silahı bana doğrulttu.
"Bye Boss."
-J
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Begining
General Fiction-Bir,iki,üç... Benden nefret etme,Na-ya. -Dört,beş,altı... Senden nefret ediyorum Jae. *** Silahını bana doğrulttu. Korkuyordum fakat elimdeki silahı,siyah maskeli Hero'ya doğrulttum. Öldürmem gereken kişi oydu. Oyun burada bitecekti. -Y *** Sila...