#5#

10 0 0
                                    

"Ölü Bir Ruh Balıksız Deniz e Benzer"
°
°
Herkes uzun bir seyahate çıkıp sorunları dahilinde herkesten uzaklaşıp yeni bir hayat a girmeyi çok ister ama ben değil ben sesiz hayatımdan memnundum annem in üzücü haberi başka bir şehire taşınıyorduk bunu duyunca nedense aklıma ilk Rüzgar geldi kendime bunun için sonra kızacaktım.Ama gitmeyi hiç istemiyordum.Ben üniversite'yi bile burada okumayı düşünürken başka bir şehir iyi gelmezdi.

Annem'in beni ikna etme çabaları olumsuz sonuçlanınca kalktı ve gitti.

Bende önümde uyanık kalacağım çok saat var diye internetten psikoloji ile ilgili bir film aramaya koyuldum.Bütün filmlere girip yorumlarını okuyordum çok fazla yoktu hiç birisinde ama dikkatimi "suicide room (intihar odası)" çekti yorumlari hem çok fazla ve çok güzeldi yorumlardan da dikkatimi çektiği için izlemeye koyuldum  film bitmiş ve ben çok beğenmiştim daha sonra kalktım kendimi artık kötü haberi ilk duydugumdaki gibi sinirli hissetmiyordum.Daha iyiydim.Film bitti ve sandalyeden hafif bir üzüntü ile 'dominik öldü...' diyerek kalktım.

Film beni çok etkilemişti hemen oradan beğendiğim;
"Kapalı Dünya,Açık Yaralar."
"Açık Dünya,Kapalı Yaralar."
"Yaralandım,Sesizce Ağlıyorum."
"Yaşıyorum,Sesizce Kan Ağlıyorum."
Gibi cümleleri defterime yazdım.

Yatağa uzanıp düşündüm düşündüm acaba gerçekten buradan gidebilir miydim?Terk edebilir miydim ki bu şehri?

Ankara'ya gitmek istemiyordum.Aslında gitmek istememem için bir sürü sebep vardı mesela ben her üzüldüğümde sevindiğimde kendimi hissiz ve yalnız hissetigim zaman sahile giderdim orada hayatim her yönden değişecekti ya sonra sonra aklıma gelmesini istemesem bile aklımdan çıkmıyordu ve bıkmış bir halde sesizce "ya rüzgar ne olacak!" Dedim.

Bazen düşünmek istemediğiniz an düşünmeye başlarsınız ama benim aklımdan hiç çıkmıyordu.

Sanki beyinimin içindeki rafta yer etmiş ben ne yaparsam yapayım bir yerden çıkıyordu ama bulamıyordum gizli bir yerdeydi.

Ne yapacağımı bilmemekle derin bir oh çektim ve bir şeyler atıştırmak için mutfağa gittim.Annem içeride uyuyordu ses çıkarmamaya dikkat ederek bir elma aldım ve odama tekrar geçtim.Yatagima yatıp gözlerimi tavana diktim.

2-3 yıl önce benim gibi tavana dalanları görünce gülmek isterdim saçma sanırdım ama öyle değilmiş yeri gelince temiz duvara bile dalıyormuş insan.

Hani böyle bir kişiyi çok konusursaniz ya arar ya karşınıza cikar ya da mesaj atar sanırım Rüzgar da öyleydi.Onu ne zaman düşünsem bir şekilde onunla iletişime geçerdim.
Bu sefer mesaj attı;

Gönderen:Ukala Boys
"Merhaba de her şeye merhaba de dünya ya merhaba de çevrendeki herkese bende sana merhaba demek istedim merhaba soğuk bayan neyse şimdi o gözlerini tavana dikmeyi bırak ve uyumaya çalış."

Mesajı okuyunca şaşırdım o buraya mı gelmişti?Nasıl bildi benim ne yaptığımı? Diye merakla ellerim klavyenin üzerinde gezindi.

"Sen nereden biliyorsun?"

Hiç zaman geçmeden mesajın cevabı geldi;

Gönderen:Ukala Boy
"O kadar dalmış olmasan pencerenin önünde daha yeni oturduğumu görürdün ama yine de beni görmeyi çok istersen pencereden bak."

Hızla yataktan kalkıp pencereyi açtım orada duvara dayanmış sigarasını içiyordu.Aklımdan 'bazen sadece bir sigara olmak istersin onun dudaklarının arasında tutuşmak istersin ama olamazsın.O sigara bile dudaklarının arasında deli gibi tutuşuyor.' Diye geçirdim ona başımı yan yatırmış bakarken.

TESADÜF AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin