Neredeyse tüm gün okulda olmama rağmen hiç bir arkadaşım yok. Fakat bir tane beni tehdit edip duran bir sevgilim var. Tamam çocuk çok yakışıklı, zengin, basketbol takımının kaptanı, ama bundan bana ne. Benim hakkımda ne var ne yok her şeyi biliyor ve sevgilisi olmam için tehdit ediyo. Peki, bir azcık fazla güzel olabilirim ama bu kadar olduğundan emin değilim.
Okuldaki kızların umursamadığım bakışları iyice kötüleşti bu sevgili olayı başlayınca. Geçenlerde kulağıma bir dedikodu geldi. Okul o hiç değişmez diye bildiğimiz kurallarından birini genişleterek dönem ortasında dört öğrenci alacakmış. Ben de merak etmedim değil hani. Ama okuldaki özenti, yapmacık kızlar gibi gelecek bütün erkeklerin ve tek kızın resimlerini bastırıp ne kadar yakışıklı ve o güzel kızında ne kadar çirkin olduğunu konuşmadım.ki kız çirkin falan değildi. gayet güzeldi.
Perşembe günü son iki saatimiz baden eğitimiydi. ben de her zaman olduğu gibi kulaklığımı ve siyah kaplı telefonumu alıp ön bahçeye çıktım. Müdür de Haluk da izin veriyordu beden derslerine girmememe. bir türlü ısınamamıştım bu derse ilkokuldayken de hiç bir beden dersine girmez, oturup kitap okurdum. Buna rağmen harika bir fiziğimin olması okuldaki kızların gözlerinden kaçmamıştı. Ama açıkçası ne düşündükleri umurumda dahi değil.
Kulaklığımdan dışarıya ses gelecek kadar yüksek dinliyordum. Hafif dalgalı saçlarımı bir kalem yardımıyla dağınık bir topuz yaptım ve son zilin çalmasını bekledim. Bu aralar fazla bir isyankardım. Bir elimde okulda içilmesi yasak olan ama benim takmadığım sigaram varken gözlerimi kapatmış annemi hayal ediyordum. Acaba bu halimi görse üzülür mü diye düşünmemek elde değildi ama ben kendimi mutlu hissetmesem de mutsuz hissetmiyordum artık. hayatım rutine binmişti. Ev, okul, clup ve belki sahil.
Ben bunları düşünürken kendini sevgilim sanan çocuk geldi yanıma. Dikilmeye başladı tepemde. "Efendim!" dedim sert ve soğuk bir ses tonuyla. onun sesi beni böyle deriğnden etkileyen bir ses değildi ama kendi düşüncelerim o kadar karamsar ve soğuktu ki farklı bir ses duymak bile iyi geliyordu bazen. Bir bana bir de elimde içmekten zevk aldığım sigarama baktı. "Maç başlayacak gelmiyor musun? " diye sordu. "yoooo Niye geliyim ki? Nerde görülmüş benim maça gittiğim " dedim onun beni sinir ettiği gibi onu sinir etmeye çalışarak. Amacımı anlamış olacak ki hemen yüzüne bir kötü gülümsemesi yerleştirdi ve "Benim sevgilim olmaya hak kazanıyorsun bir de maçıma gelmiyorsun. SEN KENDİNİ NE SANIYORSUN ACABA " diye bağırdı bana. ama ben hala sakindim. "eveeet ne olmuş" dedim sanki az önceki bağırmasını duymamış gibi. oysaki etrafta beş altı kişi vardı ve onlar bile duymuştu. "kalk hadi gidiyoruz" diyerek tuttu kolumdan ve beni kaldırmaya çalıştı. ben hala çok sakindim ve elimle bir saniye işareti yaptım. kolumu bıraktığında sigaramdan son bir nefes çektim ve yere eğilip söndürdüm. ona döndüğümde bu sakinliğim karşısında şaşırmış olduğunu gördüm ve onu bu şaşkınlıktan kurtarmaya karar verdim. "BİRİNCİSİ SENİN O AMAÇSIZ MAÇIN UMURUMDA DEĞİL. İKİNCİSİ BEN SANA AİT DEĞİLİM VE İSTEDİĞİMİ YAPARIM. ÜÇÜNCÜSÜ BU KOLUMA BİR DAHA DOKUNURSAN SENİ DOĞDUĞUNA PİŞMAN EDERİM.DUYDUN MU BENİ?!!!" diye bağırdığımda gözlerinden ateşler çıkmaya başladı. Okulun yarısı bizi izliyordu artık. Neyse ki başımıza toplanmamışlardı. Beni okuldakiler pek fazla konuşurken görmezlerdi. Ama sinirlendiğimde nasıl bir insan olabileceğimi herkes biliyordu.
"son kez söylüyorum . yürü ..." diye tısladı dişlerinin arasından. Bu kavgayı uzatmak istemiyordu. Eğer uzatırsa o zararlı çıkacaktı çünkü. Herkes bilirdi ben özür dilemezdim. Kişilik meselesi. Eğer şimdi kavga büyürse insanlar ayrıldığımızı düşünecek ve ertesi gün tekrar beraber okula gelirsek onun özür dilediğini düşüneceklerdi. Okuldakilerin ne düşündüğünü çok takıyordu.
"Gelmiyorum " dedim açık ve net bir şekilde. o bana bakıp kızarmaya başlarken ben cebimden sigaramı çıkarmış yakıyordum. "Ne demek gelmiyorum " "senin orada olman lazım benim sevgilim olarak eğer istemiyorsan söyle ayrılalım ama sonra sonuçlarına sen katlanırsın" dedi yine bi tehditle. Bu sefer tehdidine aldırış etmeden ilk sorusuna cevap verdim. "bak ben de bilmiyordum öğrenmiş oluruz deyip telefonumdan TDK'nin sözlük sayfasına girdim. o bana hala mal mal bakıyordu. "ne yapıyorsun sen?" diye sordu bıkkınlıkla. "gelmiyorum: gelmemek, bir yerden bir yere gitmemek anlamına geliyormuş aşkım" dedim yapmacık bir tavırla. Bu sanırım bardağı taşıran son damlaydı. Artık beni tehdit etmekten vazgeçer diye düşünüyordum ama öyle olmadı. ilk önce büyük bir zevkle içime çektiğim sigaramı alıp yere attı, sonra kolumdan tutup beni kaldırdı. beni birkaç adım oturduğum yerden uzaklaştırdığında kolumu kurtarabilmiştim. Ben durduğumda o da durdu ve benim bağırmama izin vermeden bağırmaya başladı. " YA SEN FAZLA OLMAYA BAŞLADIN AMA " tam tekrar kolumu tutacakken diğer kolumda bir başka erkek eli hissettim. Sesi bana hiç tanıdık gelmiyordu, ama sanırım yüzünü bir yerde görmüştüm. "Arkadaşım kız istemiyor. Anlamıyor musun?"
Aaaa tabi ya bu o yeni gelecek çocuklardan biriydi ve arkada iki erkek bir kız daha vardı. " Sana ne oluyo acaba Sen kimsin? " diyen hödüğün sesini duyunca kan yeniden beynime sıçradı. Yakışıklı - ama beni ilgilendirmeyen- kurtarıcımın sözünü kesip "OKULA YENİ GELEN VE ÇOOK HAKLI OLAN BİRİ" dedim bağırarak. sağımda bir hödük, solumda bir kas yığını arkamda bütün okul karşımda beden hocaları bize doğru geliyor. Hocaları görene kadar her şey iyi gidiyordu ama onları görünce "sıçtık" diye tısladım. Bunu duyan ve o sıra birbirine odaklanmış olan iki beyefendi bana baktılar ve benim baktığım yöne baktılar.
Onlar bakana kadar hocalar yanımızdaydılar. Ben gülümsedim ve "Hocam biz de tam yeni arkadaşlara okulu gezdirecektik "dedim. Tabi ki yemediler. "maç başlıyor maçı izleyin öyle gezin" dedi gıcık olan. arkadan okul müdürümüz Halil hoca da geldi -kendisi beni çok sever- "bir sorun yoktur umarım Mira" dedi. "Ne sorun olacak hocam sadece ben maçı izlemek istemiyorum da onu konuşuyorduk"dedim kıvırmaya çalışarak. O tabi benim halimden anladı ve "peki o halde sen yeni gelen arkadaşlarına okulu gezdir sonra çıkabilirsin. Beden derslerini sevmediğini biliyorum." dedi ve bana göz kırpıp arkasını döndü.
Şimdi artık o sahtekarlığın simgesi olan gülüşü takınma vaktiydi. O gülüşle sevgilim, takım kaptanı, yakışıklı, kaslı, mal, hödük, kütük ve son olarak zengin olan her ne kadar sıfatı olsa da sıfatsız olabilen Cem'e attım. O beden hocalarının arkasından yürümeye başlayınca alışkanlık olarak elim cebime gitti ve bir sigara daha yaktım tam okuldan çıkmak üzere arkamı dönmüşken arkamda bana bakan sekiz tane göz buldum.
Sıra onlarla tanışıp oklu gezdirmeye gelmişti. "Selam ben Mira sanırım okulu gezmemiz gerekiyor." dedim seviyeli bir o kadar da samimi bir ses tonuyla ama artık gülmüyordum. tanışmak için elimi uzattığım kurtarıcım olan çocuk elimi sıktı ve "Ben Ömer tanıştığıma memnun oldum " dedi "Aslında ben halledebilirdim ama yine de teşekkür ederim" dedim hala el sıkışırken. arkasındaki kıza döndüm ve ona da elimi uzattım o da elini uzattı "sinem " dedi. diğer ikisiyle de tanıştım birinin adı Alp diğerinin adı Selim di. Okulu gezdirirken hep önden ben, Ömer ve ikimizin de elinde sigaralarımız vardı. Tekrar başladığımız yere dönmüştük zilin çalmasına on beş dakika kala. "ben çıkıyorum iki sokak yan tarafta clupLinco diye bir bar var gelmek ister misiniz?" diye sorduğumda Sinem hemen öne atıldı. "Okulda yeni olduğumuz için bir kaç işlem yapılması gerekiyormuş. Bir sonraki sefere artık" dedi.
Sanırım bu dörtlüyle iyi arkadaş olmuştum ama ne yazık ki bundan da pek emin olamıyordum. henüz onları yarım saattir tanıyordum. Ama onlardaki bir şey beni onlar çekti. Sanırım onların da içinde benimkine benzer bir boşluk vardı. ya da ben öyle görmek istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
beni sende buldum
ChickLitannesini kaybetmiş bir kızın hissettiklerini, annesinden sonra hiç beklenmedik birinin onu kendine getirmesini konu alan bu kitap bir genç kızın herkesin hayatında var olan dönüm noktanın anlatıyor. Mira, (asıl kız) kendisini annesinden sonra hayat...