Verdiğim karar sonucunda, gözlerimi kapattım ve açtığımda kocaman bir ormanın içindeydim. Etrafa kısa kısa bakışlarla bakıyordum. Rüzgarın esinti ile havanın soğukluğunu bedenim de hissettim.
Her taraf uzun ağaçlarla doluydu. Yerde de uzun otlar veya kısa ağaçlar vardı. Normalde bir insan bu anlattıklarımı dinleyip, buranın bir cennet olduğunu söyleyebilir. Fakat burası bir cennetten çok cehenneme benziyordu. Havanın sönük mavi bir renkte olması ve etrafın sisli olması bu yerin süsü gibiydi.
Yanımda bir silah getirmiştim. Çünkü bir kaba kolumdaki kanı akıtıp, birkaç sihirli söz söyler söyleyip bunun karşılığında buraya gelmişsem, burada ya şeytanlar olurdu ya da melekler. Benim ümidim burada meleklerin olmasıydı. Çünkü artık aramadığım yer kalmamıştı. Eğer melekler buradaysa, sende burada olabilirsin Cass...
Lanet olası kıçını kaldırıp ne zaman yanıma geleceksin bilmiyorum ama seni bulduğumda edeceğim küfürleri hakediyorsun. Üstelik bir tek sen küfür yemiyeceksin. Sam, buraya geldiğimi bilmiyor. Belkide şimdiden telaşlanıp beni aramaya başlamıştır bile. Geri döndüğümüzde, beni affetmeyedebilir. Bunları o temiz yüreğinle üstüne alma bunlar senin yüzünden değil. Kendim isteyerek buraya geldim ve Sam'e söylemedim. Söylemememin sebebi, bir aydır sürekli seninle ilgili konuşmam. Her saniye. Artık o bir iş olduğunda bile ben Castiel diyordum. Artık altında bir şeyler aramaya başlamıştı. Ayrıca Sam'i bilirsin buraya gelmeme asla izin vermezdi. Yinede geldim işte. İlk defa bu kadar uzaklaştın. Uğramıyorsun bile yanımıza. Sam'in bilmediği, geceler boyunca ettiğim dualarda bile yanıma gelmedin...
Ağlayarak çağırdım, sinirliyken çağırdım, bağırarak çağırdım ama sen gelmedin. Bu kadar zamandır neredesin?
Sana tam ihtiyacım olduğu zamanlarda neredeydin?
İçimde olan şeye bir anlam veremiyorum fakat seni bulmam için uyarıyor beni. Başına kötü bir şey mi geldi, diye düşündüğümde ise canım yanıyor. Tam söylediğim yer hemde. Seni görürsem karşında eriyeceğim sanki, öyle tuhaf, öyle derinden bir his. Sana olan düşkünlüğümü biliyorsun. Ve şimdide senden vazgeçmeyeceğim. Ben uyandığımda artık karşımda seni beni izlerken görmek istiyorum. Her zaman izlediğin gibi. Belkide çoğundan haberim bile yoktur. Ama orada ol, tam karşımda. Anlayabiliyor musun? Görüyor musun ne kadar özlediğimi? Görmekten,izlemektende mi vazgeçtin Castiel?
Ben senin yaşayıp yaşamadığın konusunda bile tedirginim ve beni bilirsin bazı şeyleri asla kabullenmem. Senin yaşamadığın konusunuda kabul edemem. Bu yüzden seni arıyorum. Duyuyor musun bilmiyorum ama o tıkadığın kulaklarını aç.
Yol boyunca bunları söyleyerek yürümeye devam ettim. Soğuk esen rüzgar sayesinde hızlı yürüyordum. Neler ile karşılaşacağım hakkında hiçbir fikrim yoktu. Ne olursa olsun seni almadan buradan gidemem. Günlerce yürümem gerekirse yürüyeceğim, savaşmam gerekirse savaşacağım. Sonunda sen varsan eğer, beni bekliyorsan elbet yanına geleceğim. Bundan şüphen olmasın.
Meleğimi bulmak için elimden geleni yapacağım. Cennet ile cehennem birbirine girse dahi çekip çıkaracağım seni arasından. Senin yerin hiçbir zaman cennet olmadı bunu çok iyi biliyorsun. Çocukluğumdan beri benim yanımdasın. Seni hatırlıyorum,tanıyorum Cass...
Bunu bana yapma. Ben her şey için hazırım. Sen değil misin? İster kanatların olsun ister olmasın bunun bir önemi yok. Sadece bul beni seni aradığım gibi. Aksini yaparak seni bulmamı zorlaştırma.
Akşama kadar bir şey ile karşılaşmadan yürüdüm. Bir an bile uyumayı düşünmüyordum. Zaten Cass olmadan uyuyamazdım. Uyuduğum zamanlar, bana doğru hissettiğim bir sıcaklık vardı tenimde. İşte bunun sebebi Castiel'in beni izlemeseydi.
Yürümeye devam ediyorum. Seni bulana dek yüreyeceğim.
-----------------------------------------------------------
Merhabalar :)
Bilindik bir içeriği olabilir. Daha önce biri yazdı mı bilmiyorum ama başlamak istedim bir yerlerden. Sonrada yazdım işte. Umarım beğenmişsinizdir. Daha önce yazmadığım için ve bunun sonucunda tecrübem olmadı için kötü olabilir ama elimden geleni yaparak geliştireceğim.
Sizi seviyorum *
