kenma ise sadece incecik bileklerine dolanmış uzun parmaklarına bakarak kafa karışıklığını gidermeye çalıştı. hâlâ küçük bedeni dirseklerinin ve tek elinin üstündeyken, kuroo bileğine doladığı parmaklarını daha da sıkarak onu kendine doğru çekti, ikisi de afallamış bir haldeydi. kenma kuroo'nun yatağın başlığına dayanmış bedeninin üzerine düşerken biraz korkmuştu ve hâlâ bakışlarında anlam aramayla meşguldü.
bu içinde bulundukları 4-5 saniyelik durumdan kurtulmak için bekliyordu fakat kuroo tek kelime etmeden inatla açık bir kapı arıyordu. yıllardır yaptığı gibi... sadece minicik bir işaret bekliyordu. sonrasında ise hayatlarının daha güzel olacağına emindi.
düşüncelerinin arasından sıyrılarak, diğer elini kenma'nın ensesine doğru götürüp yüzünü kendininkine daha çok yakınlaştırdı.
sonrası ise...
tamamen birbirine değen iki dudaktı.
kuroo, göğsünde olan küçük bedeninin tatlı ağırlığına hâlâ alışamamışken bir de o küçücük dudaklarının kendininkine değmesine nasıl alışabilirdi? bunu kendisinin yapmasına rağmen, şoku atlatamamıştı. kenma ise tamamen şoka uğramış bedeniyle kuroo'nun gözlerine bakıyordu. bu yabancı hissi engellemek istedi, bir an önce ona yabancı olan bu konumdan kurtulmak ve burdan gitmek istemişti. ama bedeni ona izin vermiyordu, tek yapabildiği kuroo'nun siyah tişörtünü avuçlarının arasında sıkmak olmuştu.
beynindeki planlar, onu, tuttuğu tişörtünden geriye doğru itmekti. fakat dudakları, onun dudakları arasında konumunu alınca öylece durdu. açık ve şoka uğramış gözlerinin önündeki ifade tamamen artık onun tersiydi. kuroo'nun gözleri kapalıydı ve sanki bunu her zaman yapıyormuş gibiydi.
kuroo sessiz ve sakince kenma'nın dudaklarını kendi dudakları arasında ıslatırken anın tadını çıkardı.
fakat kenma, kendini bu deprem sonrası oluşmuş histen kurtararak en sonunda geri çekildiğinde afallamış yüz ifadesini toparlamaya çalışarak dudaklarından tek kelime çıkması için çabaladı.
"buna aşk denir." kuroo kafasını ona çevirmeden, kendi kendine dudakları hafifçe yukarı kıvrılmış bir şekilde tavana baktı.
"b-buna aptallık denir." kenma sinirli bir şekilde bağırmaya çalışarak yataktan kalktı ve dudaklarını elinin tersiyle sildi.
"iğrençti." ağlayacak bir şekilde bu kelimeyi defalarca tekrarlarkan yataktan kalkmış ve yerdeki çantasını arayarak ona bakmamaya çalışıyordu. yanakları tamamen kızarmıştı ve bu kızarıklıkları saçlarının ardına gizlemeye çalışır bir biçimdeydi.
"iğrençti. iğrençsin. aptal. aptalsın. aptalın tekisin!"
kuroo tek kelime etmeden, az önce öptüğü dudakların sahibinin odadan çıkıp gitmesini izledi.
gerçekten aptaldı.
veya sadece aşık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lacuna | kuroken
Short Story"aşkı oyunlarda bulamazsın." yavaşça dudakları, kendininkinden küçük olan dudakların üstünü örterken fısıldadı. "işta aşk budur."