Geçmişim

20 1 4
                                    

İçimdeki üzüntü katbe kat artarken gülebiliyorum. O kadar nefret doluyum ki bunları bilseniz nefret etmekten nefret edersiniz.

Tam 13 yıl öncesine gidicez şimdi,

Ben nefret etmeyi 6 yaşımdayken öğrenmiştim. Üzülmeyide, acıyıda.

Artık herşeyin farkına varmaya başlıyordum. Annem sırf canı sıkkınken ona 2 kelime ettiği için dövmüştü annemi. Hırsını annemden çıkarmıştı.

Annem yemek yaparken kapı çaldı, ben bakarım anne deyip Kapıya yöneldim. Babam içeri girerken canı bir şeye sıkılmış gibiydi, hoşgeldin baba. Babam cevap vermedi, bende fazla üstlemeden üst kata odama çıktım. Aşağıdan gürültüler gelmeye başladı, bende odamdan çıkıp merdivenlerin aşağıyı yarı yarıya gösteren yere geçip izlemeye başladım.

Annem,

-ne oldu canın bir şeye sıkılmış gibi.

-cevap yok

-İyi misin?

Pat! Babam anneme vurmuştu, evet bunu bir çok kez görmüştüm ama hiçbirinde bu kadar acı çekmemiştim, herşeyin farkına yeni varıyordum. Acı, nefret,öfke ve hüzün.

Aşağı inip annemin kolundan tutum. Odama çıkarıp, yatağa yatırdım ve bende onun o şefkatli göğsüne yattım. Bütün acım, nefretim, öfkem,hüznümün yerini mutluluk almıştı. O harika kokusunu içime çektim.
Onu öylesine çok seviyordum ki anlatamam gerçekten.

Bu olanlar 10 yıl kadar devam etti. Ve ben göz yumdum. Herşeyin sorumlusu bendim.

Babam çocuk istemiyormuş annem ise çok istiyormuş. Babam annemi bırakmamış eğer bıraksaymış dedem yani annemin babası onu yaşatmazmış. Ben 2 yaşımdayken dedem ölmüş, babamda intikamını annemden çıkarmış onu aşağılayarak, döverek. Annem hak etmiştir belki ama yaptığı çok yanlış, kadına el kaldırmak ne demek ya onu aşağılamak ne demek, sana yapsalar hoşuna gidecek mi? Tabikide hayır.

10 yıl sonra

Sıradan bir gündü tabi bize göre sıradan, size göre nasıl bilemem.

Sabah kalktım annemi uyandırmadan kalkıp mutfağa gittim. Kahvaltıyı hazırladım bir şeyler atıştırdıktan Sonra odama gidip okul için hazırlanmaya başladım. Banyoya gittim, bir de ne göreyim kan! Küvetin içinde baya bir kan var. Tabi koşarak anneme baktım, annemde bişey yoktu fakat babam ortalıkta gözükmüyordu, korna sesiyle bu düşüncelerimi kenarına bıraktım alel acele ayakkabılarımı giyip servisime bindim. Yol boyunca olanları düşündüm, garip bir aileydik, tuhaftık. Sonunda okula varabilmilmiştim, okula gelirken o yarım saat bana 1yıl gibi gelmişti.
herkes okul bahçesinde toplanmıştı. Sanırım müdür yine o gereksiz konuşmalarından birini yapacaktı. Her zamanki gibi yine hiç kimse müdürün dediklerini dinlememişti.
Merdivenlerden hızla çıkıp sınıfa girdim arkalardan her zaman oturduğum yerime geçtim. Yanımda en iyi arkadaşım deniz oturuyordu, bu sefer gecikmişti. Onu beklerken hoca girdi sınıfa. Dersimiz edebiyattı bu dersi çok severim fakat bugün hiç keyfim yoktu malum olanlar fazlasıyla masum. Deniz'in yokluğunu fırsat bilerek sıraya yayıldım ve kapşonumu kafama Çekip gözlerim açık bir şekilde uyudum.
Hoca,

-durucum 1990 ların en çok beğenilen şairi kimmiş?

-kimmiş hocam söyleyinde bilelim

Sınıfta kocaman bir kahkaha tufanı koptu, beş on dakika sonrada zil çaldı.
Yanıma biri oturdu ama o kadar yorgundum ki kim olduğuna bakmadım. Kafasını sırtıma yasladı bir süre öyle bekledi taki ben hareket edene kadar.
Bana,

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 14, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Tuhafdık Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin