İşte orada. Her zaman beni izliyor. Korkmuyorum. Yalnız olmadığımın farkında olmak biraz da olsa tatmin ediyor iflah olmaz, korkak ruhumu. Mekan tekrar değişiyor. Az önceki karanlık mahzenden, yerlerde bir sürü yaban çiçeğinin olduğu, ağaçların arasından saçımı okşayan güneşin vurduğu bir ormandayım. O da burada. Simsiyah gözleri beni korkutmak yerine anlamsız bir güven veriyor. O karanlık bir adam değil tam tersine o sanki buradaki aydınlık olan tek şey. Her zamanki gibi.
Benimle bu güne kadar asla konuşmadı. Daima gözlerimin içine baktı. Siyah gözlerini üzerimden çekmeden, adete telepatik bir iletişim kuruyordu benimle. Ama tam da şu anda asla yapmadığı bir şey yaptı. Benimle konuştu. Sesini duymasamda ağzını okuyabilmiştim. "GİT"
***
Sabah uyandığımda nefes nefeseydim. Bana "Git" demişti. Ama nereye? Aklımdaki sorularla yataktan çıktım. Alarmımın çalmadığını hatırladığımda hemen telefonu elime aldım. Alarmın çalmasına 5 dakika vardı. Geç kalmadığım için mutluydum. Karşımdaki yatakta yatan Ahra'yı uyandırmak için ona seslendim. Ahra benim ikizimdi. Sadece aynı genlere sahip değil, aynı zamanda ortak bir düşünce yapısına da sahiptik. O gerçekten beni tamamlayan diğer yanımdı. Ona ikinci seslenişimde uyandı. Muhtemelen o da aynı rüyayı görmüştü. İkimizde aynı rüyaları görürdük. Mekanlar aynıyken bize bakan kişiler farklı insanlardı.Ahra'ya döndüğümde "Seninle de konuştu mu?" dedi. "Evet" dedim. Muhtemelen o da benim gibi şaşkındı. "Sence anlamı ne?" diye sordu. Bilmiyorum anlamında başımı iki yana salladım.
Ahra'nın kıvırcık koyu kahve saçları vardı. Ben onun aksine dalgalı saçlara sahiptim. Saç renklerimiz aynıydı. Birbirimize çocukken çok benzerdik fakat büyüdükçe insanlar bizi birbirimizden daha rahat ayırmaya başlamıştı. Ahra ile aynı üniversitede aynı bölümde okuyorduk. Sınıflarımız farklıydı. Ahra sosyal klüplere daha meraklı olduğu için genelde okulda benden daha fazla vakit geçirirdi. Çevresi genişti. Onun sayesinde benim de çevrem genişlemişti. Banyodan su sesi gelmeye başladığında onun duşa girdiğini anladım. O çıkana kadar atıştırmalık bir şeyler hazırladım. Banyodan başına doladığı havlusuyla çıktığında hazırladığım sandviçleri görüp gülümsedi. Yanağıma ıslak bir öpücük bırakıp "Sen dünyanın en harika ikizisin." dedi. Elbette öyleydim.
Hazırladıklarımı beraber yedik. Hemen ardından ben de duşa girdim. Banyodan çıktıktan sonra hemen siyah pantolonumun üstüne koyu lacivert bir tişört giydim. Üstüme siyah deri ceketimi de aldığımda Ahra'da hazırdı. Beraber otobüs durağına gittik. Yaklaşık 10 dakika sonra otobüs gelmişti. Okula gittiğimizde sınıflarımıza gitmek için ayrılmıştık. Sınıfa gittiğimde ders daha başlamamıştı. Hemen köşe de oturan İrem ve Sinem'in yanına gittim. Gizem daha gelmemişti. Kızlarla selamlaşıp önlerindeki sıraya oturdum. Gizem ders başlamadan hemen önce gelip yanıma oturmuştu. Biraz solgun görünüyordu. Muhtemelen yine hasta olmuştu. Çok hassas bir bünyesi vardı, hemen hastalanırdı. Bu kızlar benim en iyi dostlarımdı. Ahra da bize katılınca en eğlenceli grup biz olurduk. Bir aradayken en yakın arkadaşımız kahkahalarımız olurdu. Dertlerimizi birbirimizle paylaşırken çekinmez, açık açık konuşurduk. Çünkü derdimizi saran yara bantları yine birbirimizin sıcak kolları olurdu. Ben bunları düşünürken kızların bana seslenmesiyle onlara döndüm. İrem "Dersten sonra bir şeyler yapalım mı?" dedi. Gizem " Serdar abinin kafesine gidelim. Bu saatlerde sakindir. Hem Serdar abiye Ada'nın durumunu da sorarız." dedi. Ada Serdar abinin küçük kızıydı. Son gittiğimizde Serdar abi Ada'nın hasta olduğunu söylemişti. Kızlarla dersten sonra gitmeye karar verdik.
Dersten sonra Ahra'yı da alıp Ada'ya oyuncak almaya gittik. Kafeye gittiğimizde kafede kimse yoktu. Etraf sessizdi. Kızlarla birbirimize bakarken mutfaktan bir ses geldi. Biri Serdar abiyi tehdit ediyordu. "Bana bak Serdar 1 haftan var. Getirdin getirdin, getirmedin,en değerli hazineni kaybedersin." Daha sonra mutfağın arka kapısının açılıp kapanma sesi duyuldu. Hemen mutfağa koştuk. Serdar abi yere oturmuş burnundan akan kanı siliyordu. Kızlarda bende şok olmuştuk. Serdar abi bizi görünce ayağa kalktı. "Kızlar siz ne zaman geldiniz?" Hemen Ahra atıldı "Abi ne oluyor burada? O adam kimdi? Seni neden tehdit ediyordu?" Serkan abi söze girdi "Sakin ol Ahra. Ada'nın hastane masrafları için borç almıştım. İşler iyi gitmeyince biraz gecikti süresi onu hatırlatmaya gelmişler." İçimizdeki en sakin kişi olan Sinem bile dayanamamış söze girmişti "Abi peki Ada nasıl? Durumu düzeldi mi? Nihan ablanın bu borçtan, bu adamlardan haberi var mı?" dedi. Serdar abi "Aman kızlar Nihan hiçbir şey bilmiyor. Ada'nın durumuna yeterince üzüldü zaten, birde bunu duyup üzülmesin. Anlaştık mı?" dedi. Sesinde endişe vardı. Eşinin üzülmesini istemiyordu. Onlara hep imrenirdim. Birbirlerini karşı duydukları sevgi o kadar güçlüydü ki sadece bakışlarıyla bile birbirlerini sevdiklerini söyleyebilirlerdi. Ada da evlerinin küçük altın topuydu resmen.
Serdar abi lavaboya yüzünü yıkamaya gittiğinde bizde kızlarla içerideki masalardan birine geçmiştik. Hepimiz sessizdik muhtemelen kızlarda ben gibi az önceki olayı düşünüyordu. Serdar abi lavabodan gelince yanımıza oturdu. Hemen söze girdim. "Abi hemen anlat olayın tamamını. Ada'nın durumu borç alacak kadar kötümüydü? Eğer öyleyse sen neden bize hiç haber vermedin? Neden o ne olduğu belirsiz adamlardan borç aldın? Şu an bu sorularımın hepsine cevap istiyorum. Ada senin kızın olduğu kadar bizim de kardeşimiz değil mi?" dedim. Serdar abi "Ada'nın durumu o kadar kötü değildi. İlaçlarla halledilebilecek bir şey. Sadece ilaçlar yurtdışından geldiği için biraz pahalıydı. Özel hastanede yattığı için birde hastane masrafları eklendi. Bende bankayla uğraşmak istemediğim için bi arkadaşıma sordum nereden borç alabileceğimi, o da bu adamları söyledi işte. Borcun günü geçince de sıkıştırmaya başladılar. Çok bir şey almadım zaten, 2 bin tl aldım. Yarın bir yerden geliyor para da zaten. Siz canınızı sıkmayın. Ee anlatın bakalım sizi hangi rüzgar attı buraya." Gizem hemen söze girdi "Biz de Ada'nın durumunu merak ettiğimiz için gelmiştik. Ona hediye falan aldık. Bir de senin şu harika tavşan kanı çayından içmeye geldik." dedi. Serdar abi gülümseyerek "Tabi kızlar siz bekleyin iki dakikaya hazırlıyorum." dedi.Eve geldiğimizde saat 5 olmuştu. Kapıyı annem açınca "Kızlar evden çıkarken beni neden uyandırmadınız." dedi. "Kıyamadık sultanım. Fena mı oldu güzel güzel uyudun işte. Ee babam nerede?" dedim. Annem, "Ayşe teyzelerin musluğu bozulmuş. Ona bakmaya gitti, gelir birazdan. Siz de üstünüzü değiştirin bana yardım edin sofrayı kuralım." dedi. Sofrayı kurarken anneme Ada'nın durumunu anlattık. Annem "Babanla konuşalım da en yakın zamanda ziyarete gidelim, hem Nihan'a da moral olur biraz." dedi. Babam geldiğinde durumu ona da anlattık. Borç meselelerini atlayarak anlattık tabi. Babam Serdar abiyi de, Ada'yı da çok severdi. Serdar abi bize bu güne kadar hep arka çıkmıştı. Atlattığımız o acılı günlerde hep yanımızdaydı. O günleri hatırlamak yüzümün düşmesine sebep oldu. Anılar zihnime hücum ederken hemen onları kovaladım. Şimdi canımı sıkmanın yeri değildi. Yemekten sonra Nihan ablaya telefon ettik. Yarın gelebileceğimizi söyledi.
Gece olduğunda hepimiz odalarımıza çekildik. Rüya mevzusunu Ahra ile konuşmalıydım. Ahra pijamalarını giyerken ona "Rüya konusunda ne düşünüyorsun?" diye sordum.
Ahra " Bilemiyorum bu güne kadar ilk defa oldu. Zaten aynı rüyayı görüyor olmamız bile çok tuhafken, bu son rüyayı anlamlandıramıyorum." dedi. Başımı salladım. "Sence bu rüya olayını birilerine anlatmalı mıyız? Yani bu işlerle kim ilgilenir, bize bu rüyaları kim açıklar bilemiyorum tabi ama en azından biraz araştırabiliriz." dedim. Ahra kenardan laptopu çıkarıp "O zaman ilk önce internetten başlayalım." dedi. Yarın okul olmadığı için, gece geç saatlere kadar internette rüyamızla ilgili olabilecek şeyleri araştırdık. Bizim gibi aynı rüyayı gören ikizler vardı. Fakat hiçbiri bizim rüyamıza benzemiyordu. Bir rüya bloğuna tıkladık. Herkes rüyasını anlatmıştı. Aşağı doğru inerken ikimizin gözüde bir yorumda takılı kalmıştı. Herkes rüyasını anlatırken o tek kelime yazmıştı."GİT"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gerçek Rüyalar
Ficción GeneralSürekli rüyanızda aynı kişiyi gördüğünüzü ve en sonunda onu bulmayı başardığınızı düşünün. Sırların aralandığı tutkulu bir aşk hikayesi. Onları rüyaları birbirine bağladı. Asla kopmayacak ölümsüz bir bağ...