Johannes ve bay Max eve geldiklerinde şok oldular. Çünkü yetkililer Johannnes'ı kurtarmak için evin kapısını havaya uçurmuştu. Ama Johannes ve bay Max geldiklerinde kapı sapasağlamdı. Johannes arabayı park etti ve babası ile eve doğru yürüdüler. Johannes evin kapısına yaklaştı ve kapı açıktı, Johannes içeriden çığlık sesleri duyuyordu. Johannes ve bay Max eve girdiler, girdiler ama içeride fazla duramadan dışarıya çıkmak zorunda kaldılar. Çünkü evin her yeri yine kanlar ile kaplıydı. Johannes babasına arabada beklemesini söyledi ve Johannes karşıda duran mezarlığa doğru koştu. Johannes direk Margrit'ın mezarının başına geldi ve mezar açıktı, her tarafta kanlar vardı. Kan o kadar fazlaydı'ki mezar taşının üzerindeki yazılar bile okunmuyordu. Johannes mezarın içine doğru eğildi ve içeride leş gibi bir koku vardı. Bir anda mezardan bir el uzandı ve Johannes'ın ceketinden tutup mezara doğru çekti. Johannes büyük bir korkuyla kendisini geriye doğru çekti ve sırt üstü yere düştü. Johannes ayağa kalkar kalkmaz oradan koşarak uzaklaştı. Mezarlıktan çıktı ve arabaya, babasının yanına doğru koştu ama arabanın yanına geldiğinde Johannes bir anda yere yığıldı ve ağlamaya başladı çünkü arabada babasının yanında duran o şeyi ve babasını görünce beyninden vurulmuşa döndü...
