1.Bölüm ET

1.7K 8 1
                                    

ADI YOK

1.Bölüm

ET

Karşısında ki adamın gözleri karanlıktı. Buğulu bakışlarının seçebildikleri yalnızca bunlardı artık. Yitirmişti çoktan yaşama olan inancını. Bitmek bilmeyen "müdahaleler" sonucunda artık pek de bir şey hissedemez olmuştu. Beyni, bir süreden sonra ona acımış olacak ki, kendine ulaşan tüm duygu sinyallerini kesmişti. Artık beş duyu yalanı oratadan kalkmıştı.

Acı çok yoğundu önceleri. Dayanamayıp defalarca bayıldığını hatırlıyordu hayal meyal. Çığlık atmak boğazının kanamasına neden olmuştu. Kanın o bakırımsı tadı ve kokusu genzini doldurmuştu. Ne kadar sonra olduğunu bilmediği "bir an" sonunda, uzun karanlık geceler ve gündüzler ardından acı hissinin algılanışı değişmişti onun için. Gülme nöbetlerinin ürünü gözyaşlarını, hüzünle beraber akıtıyordu. Bazen de kabus vari imgelemler yaratan, uyanık uyku sanrıları görüyordu.

İlerleyen safhalarda, hiç bitmeyecekmiş gibi gelen, bütün vücudunu saran acı yeni bir kimlik kazanmaya başlamıştı. Zevk inlemeleri, kan kokusunun şehvetini daha bir doruklara çıkartıyordu. Gerçekten işkenceden zevk almaya mı başlamıştı, ya da evvelden gelen, beyninin en kuytu köşesinde ki küflü bir sandığa gizlenen, bir dürtüsü müydü bu? Acı yoktu, yalnızca sansürlenmeyen sapık bir cinsellik söz konusuydu. İzleyeni de, oynayanı da ve hatta bazı zamanlar uygulayanı da kendisi olan. Önce acı gelmişti, sonra zevk, ardından hiçlik, mutlak sıfıra ulaşmak üzereydi.

Bütün hazlar geçmişti bu bedenden, onca asır devrilirken ruhunun özünde. Dışarıda dünya dönüyordu elbet. Monoton yaşamlar gayri ihtiyari nefes alıyorlardı, kıymetini bilmeden. Acı çekerken düşünülebileceği hiç aklına gelmemişti oysa böyle şeyleri. Ölen etlerle doğan etlerin cinneti vardı dışarıda. Bir kargaşa, bir zulüm, zora ki kan akışları ve parçalanan küçük bedenler. Hepsi aynı toprak parçasının üzerinde arada ki kilometreye göre hissedilerek, sanki yanında olan cinayet uzakta olandan daha farklıymış gibi, veya doğum, ne fark ederdi ki…

Acıdan, kaybedişin hüznünden, kendisine bunu yapana duyduğu büyük hiddetten ve hınçtan ve daha bir ardiye dolusu duygudan geçtikten sonra, artık hazların ve değerlerin önemsiz olduğu o "anı" hissetmişti. Bütün hayatının, sanki o zamanı durduran sonsuzluk için harcandığını ve ardına baktığında, kendini kandıran aptal bir et parçası olduğunu fark ettiğinde, sadece donuk gözlerle baktı işkencecisine.

Hisler kuruyup dökülmüştü onun dallarından ve hiç bitmeyecek olan bir kışa merhaba demişti onun çıplak bedeni.

O anda ilk defa duydu karşısında, bir zamanların yitmiş tanrıları gibi, dikilen işkencecisinin sesini. O kapkaranlık odada ilk gözlerini açtığından beri geçen süre içerisinde, ne bir homurtu ne de zevk mırıltıları duymuştu ondan. Hep işini en iyi şekilde yapmaya çalışan bir cerrahın hassasiyeti vardı yüzünde.

"Nasılsın" dedi, beyaz, yer yer kurumuş kan olduğu belli olan bordo renklerle bezenmiş bir önlük giymiş olan adam. Sanki, yıllardan beri aynı işyerinde çalışan iki insanın, birbirlerine, her sabah karşılaştıklarında, "günaydın" dedikten sonra otomatik olarak kullandıkları bir kelimeymiş gibi. Ama bu sıradan kelime beyninde fark etmeden oluşan bir mekanizmayı harekete geçirmiş olacak ki aynı umursamaz ses tonuyla cevap verdi, kulağına ilk defa duyuyormuş gibi gelen kendi sesiyle.

"İyiyim".

"İyi" ne kadar çok şey ifade etmesi gereken bir kelime diye düşündü. Ama şu an neyi ifade ediyordu? Bağırsaklarının yarısı dışarı çıkartılmıştı. Bacaklarının yer yer derisi yüzülmüş ve çıplak kas garip bir maddeyle kaplanmıştı. Sümük gibi görünüyordu. Cinsel organı bir süre evvel bir çengele tutturularak gerilmiş ve testislerinin torbası yarılarak içindekiler bacaklarının arasında duran iğrenç görünümlü bir sıvıyla dolu kavanoza yüzmeye bırakılmıştı. Kulaklarından biri koparılmış ve yerine yine bacağının etrafına sürülmüş sıvıdan yedirilmişti. Parmakları defa kere birçok yerinden kırılmıştı ve artık parmaktan çok sırt üstü ölmüş bir böceğin uzantılarına benziyorlardı. Gözünün biri dışarı çıkarılıp bir süre yanağında sarkmaya bırakılmış daha sonra nasıl olduysa yerine takılmıştı.  Karnında açılan ,herhalde bir bistüriyle açılmıştı, yarıktan giren ellerin, iç organlarını karıştırdığını hissetmenin ve o ellerin sahibinin yüzünde ki umursamaz ifadeyi görmenin biçareliğini yaşamıştı. Ama onca yaşanandan sonra ve şu anda ki görünümüne rağmen gerçekten iyiydi. Bugüne kadar hiç olmadığı kadar hem de.

"Uyu" dedi karşısında ki ona ve o da bu sefer kabussuz bir uykuya daldı, karanlık yavaş yavaş hakim olurken görüşüne içinde daha anlamlandıramadığı bir huzur vardı.

ADI YOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin