Evet tam bir ego yığınıdır kendisi. Ama hayatımda ki sayılı erkeklerdendir. Abim O benim. Emre abim. Hicbir zaman güvenimi sarsmayan her zaman arkamda duran abim. Arabadan indiğimde okula doğru yürümeye başladım. Okulun önünde durup uzun uzun baktım. Üç senem bu okulda geçti, bu da dördüncü senem. Ayrılmak zor. Her ne kadar sevmesem de. İnsan alıştıktan sonra ayrılmakta biraz zorlanıyor. İyi kötü üç seneyi arkamda bıraktım. Bazen hatalar yaptım bazen de hatalarımdan ders çıkardım. İçimden bunları geçirirken okul müdürü gibi konuştuğumu anlayıp kendime güldüm. Ardından okulun önünde dikildiğim aklıma gelince içeri girmeye karar verdim. Sınıfıma doğru gittiğimde heyecanlanmaya başladım. 3 aydır görüşmediğim arkadaşımı görecektim. Heyecanlamam gayet normal. Çünkü O benim herşeyim. Tek dostum. Herşeyimi anlattığım tek insan. Sınıfa girdiğimde birinin çığlık atmasıyla olduğum yerde durdum. Bu çığlık benim çatlak arkadaşımdan başka kimsenin olamazdı. Sağıma döndüğümde yanıma uçarcasına gelen bir adet Aleyna görmemle bana sarılması bir oldu. Biraz ayakta sarıldıktan sonra artık sıramıza geçmemiz gerektiğini anlayıp ayakta durmaya son verdik.
Aleyna : " ya zerya çok özledim senii "
Zerya : " bende seni çok özledim be , tatile gidecem diye beni burda yalnız bıraktın "
Aleyna : "napim annemler tutturdu geleceksin diye "
Zerya : " neyse eee naptın anlat bakalım "
Aleyna : " sonra anlatırım hoca geldi"
İçeriye hocanın gelmesiyle Aleyna ile olan sohbetimiz sonlandı. Bütün dersi hocanın verdiği akıllarla geçirdik. Teneffüs olduğunda canımız çay istemişti, kantine indik. Aleyna çayları almak için sıraya girdiğinde ben de boş bir masa bulup oturdum. Uzun zamandır görmediğim okulu inceledim, mmm duvarlar boyanmış, masalar yenilenmiş, fena değil. Bekle bekle Aleyna bir türlü gelmedi. ' ne bitmez tükenmez sıraymış ' diye geçirdim içimden. En sonunda oturduğum masadan kalktım. Ben kalktığım sırada Aleyna da karşıdan geliyordu. Tam karşıma gelip çayı elime veridiğinde "beni müdür çağırmış sen takıl " diyerek yanımdan uzaklaştı. Ne olduğunu anlamayan ben çayımıda alıp bahçeye çıkmaya karar verdim. Yolda giderken çayımdan bir yudum aldım. Ama soğumuştuu. Aleyna çayımı getirirken kesin biriyle dedikodu yapmıştır diye düşündüm. Manyak Aleyna yapar. Neyse diyerek yoluma devam ettim. Bu arada zil çalmıştı bile. Okulun ilk günü olduğu için kimse takmıyordu. Ben de takmıyordum açıkçası. Bunları düşünürken okulun çıkış kapısına kadar gelmişim. Tam kapıdan çıkıcam derken birinin bana çarpmasıyla çayım elime döküldü neyse ki soğuktu. Aleyna'ya dedikodu yaptığï için içimden binlerce kez teşekkür ettim. " pardon. Yandın mı ? " sesi duyduğumda kafamı kaldırıp bana çarpan kişiye baktım. .. Bu tamamen zihnimin bana oynadığı bir oyun olmalıydı. Şaşkınlığım hala üzerimdeyken bundan 3 ay öncesine gittim..
3 ay önce
" uzaktan seviyorum seni
Kokunu alamadan
Boynuna sarılamadan
Yüzüne dokunamadan
Sadece seviyorum... Bir şiir daha okudum senin için. Nasıl da anlatıyor beni. Uzaktan seviyorum seni. Ekmek almaya giderken mesela, eşofmanlı halini dağılmış saçlarını izliyorum mesela. Senin seni izlediğimden haberin yokken izliyorum.
Günümüz
Beni düşüncelerimden ayıran onun sesi ve gözümün önünde salladığı eli oldu.
" amma daldın ha. Elin yandımı ? İyi misin ? Ya ben geç kaldım da derse yetişeyim derken sana çarptım" cevap bekler gibi bir hali vardı ben de şokun etkisiyle " -önemli değil " diyerek koşup lavaboya çıkmaya başladım. Merdivenlerden çıkarken bundan 3 ay öncesine tekrar dönüş yaptım
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Okyanus Misali
Teen FictionSevgiye muhtaç iki insanin hikayesi Umuttur insanı hayata bağlayan , her zaman içimide yaşattığımız umuttur bizi ayakta tutan. Her şeyden vazgeçtiğimizde, her şey bitti sandığımız da içimizde ki umut yeniden filizlenir , yeniden can bulur. O umudu e...