Bugün karakola eli silahlı bir çocuk geldi.Lise öğrencisiymiş.Okula babasının silahını getirmiş göstereyim derken birine ateş etmiş. Tıpkı annesinin olayı gibi yanlışlıkla vurmuş. Ama bunlar şanslıki çocuk ölmemiş. Silahı kullanan hapise gircek yinede yazık yahu gençliğine. Bu olayla Bella ilgilenmek istemedi.Amir itiraz edecekken "Aslan Brad "imdadina yetişti. Bella ona hep "Aslan Brad beni yine kurtardin "derdi.Amir Brad'e bir sey diyemezdi.Bella izin istedi ve çıktı, kafası gerçekten karışıktı. O rüya,geçmişi düşünmesi, annesi.. 7 yıldır hiç böyle değildi. O evde bir şey olduguna inanacakti artık ama bu da saçma geldi.Bugün şunu fark etti saat kaç olmuştu ve işinde hiç Nicolasi dusunmemisti.Her şeyden önce işinin daha önemli oldugunu ispatladı. Büyüksün Bella. Kafası dağılması için biraz yürüdü.İleride ne görsün Nickin BMWsi.Plakasindan tanımıştı. İşi gereği alışkanlık yapmıştı. Tam arabaya yürüyorduki Nick sarışın bir kızla sarmaş dolaş mağazadan çıkıyor. Bella hemen saklandı, üzüldü,sinirlendi,ağlamak istedi ama kendini tuttu. Bir günde tanıştığı erkekten ne beklerdi, zaten çapkın birine benziyordu. Bunları düşünürken araba uzaklaştı. Bella yine yalnız kaldi.Eve gitmek istemedi.Biraz daha dolaştı. Kendini niye üzüyordu ki ? Ama elinde degildi.Aşık olmuştu.Nicolasa -bir kere gördüğü adama- ama peki neden o günün sonunda tekrar almaya geldi beni diye düşündü. Arabasina binmediğini hatirlayinca sorusunun cevabini buldu.
Bella ne kadardir sokaktaydi.Hic saate bakmamisti. Baktığında 10a geliyordu.Zaman nasil da geçmişti. Hic anlamadı. Nicki düşünmek istemiyordu.O da mi hemen bir erkek bulmaliydi.Zaten karakoldaki David ondan hoşlanmıyor muydu ? Bunu yapabilir miydi ? Hiç sanmiyordu. Bunu nasil düşünürdü. Nick icin Davidi kullanamazdi.İyice alt üst olmuştu.Nick gerçekten Bellayi etkilemişti.Bella hiç böyle olmamıştı, öncekilerde bile. Bella o an işini, bu sehri terk etmek istedi. İlk defa babasının kızı olmak istedi. Ama bu konuda onu örnek almamalıydı. Bir yandan da kaybedecek hicbir seyi olmadığını fark etti. Evli değildi, çocuğu yoktu. Neden gitmiyordu ? Nicolas yüzünden mi ? Hayır , asla. Babası gibi olmamak için mi ? Belki. Annesinin mezarı burda diye mi ? Evet, bu nedenle burdaydi. Babası zaten annesini terk etmisti.Bella babası gibi olamazdı. Eve döndü,annesinin fotoğrafını alıp onunla konustu, ağladı.Fotoğrafa sarılıp uyudu. Rüyasında annesini gördü yine ona hep söylediği ninniyi söylüyordu. Bella da ayıcığına sarılıp uyuyordu. Alarm çaldı, uyandı. Başı o kadar ağrıyordu ki yataktan kalkamadı ve tekrar yattı. Kendini hiç iyi hissetmiyordu.Maci aradı ve izin istedi.Mac yine söylenerek izin verdi.Telefonu kapattı, uyudu.
Telefon sesiyle uyandı saate baktı akşam 4e geliyordu. Şaşırdı ne kadar uyumuştu öyle.
- Alo ?
- Bella benim David.Nasılsın ? İşe gelmeyince merak ettim. Gelmemi ister misin ?
"O kadar isterimki gelmeni David " Ama hickimseyi görmek istemiyordu.
-Hayır şimdi daha iyim teşekkürler, dedi.
Ama başı iki kat daha ağrıyordu.
- Bir şeye ihtiyacın olursa hemen ara.Hoşçakal.
-Hoşçaka David.
Zor konuşmuştu. Bella tekrar kendini yatağa attı. Uyuyamadı, pencereden dışarı baktı. Yağmur yağıyordu. Yağmurun iyi geleceğini düşündü. Yağmurluğunu giydi ve dışarı çıktı. Yürüdü biraz açılmıştı , başının ağrısı hafiflemişti.Annesinin mezarına gitmeyi düşündü ve yola koyuldu.Annesinin mezarına geldi, annesiyle konuştu ve ağladı. Geçmişi düşündü annesi babası yanındayken ne kadarda mutluydu. Tekrar çocuk olmak isterdi.
Hava kararmaya başlıyordu. Eve dönmek istemedi ve bir bara gitti. O kadar içti ki yürüyemiyordu. O sırada kapıdan Nicolas girdi Bellayi gördü , çok sevindi.Ama Bella onu tanıyamadı gözü açılmıyordu çünkü. Bella ayakta zor duruyordu. Hâlâ "beni bırak eve giderim " diyordu.Nicolas Bellayi bıraktı ve Bella yere düştü. Arabaya taşıdı ve evine götürdü. Bellanin evini bilmiyordu.Kendi evine getirdi. Bellayi yatağa yatırdı ve sarhoşluğunu izledi.Kendisi salona indi ve bir kadeh içki içti. Saat ilerleyince oda uyudu.
Sabah olmuştu. Bella uyandı. Etrafa bakindi yabancı bi yerdeydi , burasi neresiydi ? Hemen kalkmak istedi ama başı çok ağrıyordu. Ne olduğunu hatırlamıyordu en son kendi yatağında yatiyordu. Güçlükle kalktı ve silahını aradı,bulamadı. Kahretsin düşürmüşmüydü ? Odadaki vazoyu eline aldı ve yavaş yavaş merdivenleri indi. Salona geldiğinde ; Nee.. Nickin evindeydi. Çok şaşırdı, buraya nasıl geldiğini hatırlamıyordu.Kapıyı açıp çıkacaktı ki Nicolas uyandı. Gülerek :
- Günaydın, dedi.
Bella elindeki vazoyu havaya kaldırdı ve :
-Burada ne işim var , dedi.
- O nasıl bir cümle öyle. Dur ama aciklayayim dün bi barda gördüm seni çok icmistin ve bende evini bilmedigim icin seni buraya getirdim.Fena mi ettim ?
- Ben hiç içki icmem ki.
-Dün ne ictin o zaman ?
Bella gerçekten hiç içki icmezdi. Ne yapmıştı dün , neden içmişti , nasıl içti ? Anlam veremedi.
-İşe gitmem gerek ,dedi ve çıktı. Yolda konuşmayı tekrarladı. Dün ne ictin o zaman ? Cok hoşuna gitmişti.Nickin alaycı tavırları aslında Bellayi etkiliyordu.Bella bir an durdu nereye gidiyordu burasi neresiydi ? Hiçbir fikri yoktu.