**

40 3 0
                                    

Sabah 4'te karnıma vuran ağrıyla uyandım. Yataktan zorla kalkarak mutfağa gidip ilaç içtim. Bu ağrıyı her ay çekmek çok kötüydü. 13 yaşımdayken ilk reglimde altıma yaptığımı sanmıştım ve iki gün ne olduğunu anlayamamıştım. Sürekli altıma yapıyor olmam utanç vericiydi ve babama söylemiştim. O zamanlar annem bizi terk ettiği için ikimiz kalıyorduk. Bana yardım etmişti ve karın ağrım için hap vermişti. Beni büyütmekte gerçekten zorlanmış olmalıydı. Sonra o da öldüğünde tek başıma kalmıştım. 15 yaşından beri, büyükannem ve büyükbabamla yaşıyordum. O zamanlar onlarla yaşamanın sıkıcı olduğunu düşünmüştüm. Ama babamdan bile eğlenceliydiler. Benimle tekrardan gençliklerini yaşıyorlardı. Anneme gelecek olursak, benim için belli belirsiz bir silüetti. Ondan nefret etmek ve onu sevmek arasında kalmıştım. 3 yaşımdayken bizi terk ettiğini biliyordum ve babam hep onu kötülemişti. Bu yüzden geçen yıla kadar ondan nefret ediyordum. Geçen yıl adresini öğrenmiştim ve sadece mektuplaşıyorduk. Biliyorum, mektup devrinde değiliz ama annem telefon numarasını vermek istemiyordu ve benimle buluşmak istemiyordu. Bu tuhaftı ama en azından konuşuyorduk, sesini duyamasam bile. Evine gitmeyi düşünmüştüm ama aramızda fazla mesafe vardı. Ve büyükannem ve büyükbabam buna asla izin vermezdi. Kaçabilirdim, param yoktu ve orada kaybolabilirdim. San Antonio'da yaşıyordu, kaybolmam normaldi. Bu yüzden mektuplaşmak şimdilik iyiydi. Annemle yaklaşık iki yıldır konuşuyorduk ve bu zaman sürecinde onu Sevmiştim. Bazen tuhaf davranabiliyordu ama bu normaldi. Ona neden beni bırakıp gittiğini soruyordum ama cevap vermiyordu.
"Mandy, maç başladı. Çabuk ol, çabuk." büyükbabam aşağıdan bağırdı. Maçlardan anlamasam bile benimle izlemeyi seviyormuş. Bu yüzden sabah kahvaltıda hangi takımın kazanacağı hakkında iddiaya girmiştik. Aşağı indiğimde çoktan televizyon karşısına geçmişti. Tezahürat ederken kendinden geçmişti. Bense çok yorgundum, bu yüzden ona katılamamıştım. Koltuğa sinmiş, neredeyse uyuyacak hale gelmiştim. Gol olduğunda, büyükbabam hızla elimi tuttu ve evin içinde tur atmaya başlayarak beni de arkasından sürükledi. Büyükannemle gözgöze geldiğimizde kahkaha atarak bizi izliyordu.
***
Sonunda maç bittiğinde, büyükbabamın tuttuğu takım yendiğinde, odama gidebilmiştim. Anneme mektup yazacaktım ama son mektubumdan sonra bana cevap bile vermediği için yazmayı başka bir zamana erteledim ve sadece uyudum.
***
Sabah erkenden uyanarak duş aldım ve okula gittim. Okul kapısından içeri girdiğimde Simon bahçedeki bankta oturmuş sigara içiyordu. Okul bahçesinde rahatça bunu yaparak havalı olduğunu düşünüyor olmalıydı. Yanından geçen birkaç kıza sırıtması düşüncemi doğruluyordu.
"Hey, Simon" el sallayarak yanına ulaştım. Hafifçe başını kaldırıp beni gördüğünde gülümsedi. Bankta kayarak oturmam için yer ayırdı. Sigarasını yere atıp ayağıyla söndürerek bana baktı.
"Hey, nasılsın Mandy?"
"İyiyim, sen nasılsın?"
"Bende iyiyim. Elbise nasıl oldu, beğendin mi?"
"Evet, çok güzel. Teşekkür ederim."
"Önemli değil. Üstünde görmek isterdim." hafifçe başını eğip, elini ensesine götürdü ve gülümsedi. Sarı saçları ve yeşil gözleri uyum içindeydi. Ten rengi hafif bronzdu. Bu yüzden saçları biraz sırıtıyordu ama hoş bir çocuk olduğu kesindi. Gözlerini bana diktiğinde konuşmak ve konuşmamak arasında kalmıştı. Ağzını üçüncü açışında konuşmaya karar verdi. Bu hali beni güldürdü ve o da rahatlayarak güldü.
"Akşam dışarı çıkalım mı? Hem elbiseyi üstünde görebilirim ve yakışıp yakışmadığına karar veririz." dedi.
"Olabilir."
"Akşam seni ararım." deyip banktan kalktı ve okula girdi. Arkamdan biri sarıldığında irkildim. Arkamı döndüğümde Kyle bana sarılmış ve Alexis'te Kyle'a sarılmıştı. Lex 5 yaşımdan beri, Kyle ise 10 yaşımdan beri en yakın arkadaşlarımdı. İkisinide çok seviyordum ve her zaman benimleydiler. Onlara önümü dönüp iyice sarıldım. Kyle yanağımdan makas alarak "Seni özledim, bebeğim."dedi.
"Daha iki gün önce görüştük, Kyle" diye söylendi Alexis. Aralarında hep atışırlardı. İkiside itiraf etmiyordu ama birbirlerine deli gibi aşık oldukları belliydi. Kyle sadece gözlerini devirerek cevap vermeyi tercih etti. Bu hallerine gülümsedim ve birden aklıma gelen şeyle heyecanlanarak, "Beni pembe elbise içinde görmek isteyen kim, tahmin edin." dedim.
"Ben," diye cevap verdi Kyle. Lex ve ben ona gözlerimizi diktiğimizde devam etti. "Ne var? Daha önce seni pembe bir şey giyerken hiç görmedim."
Kyle'ı görmezden gelerek, Simon'un benimle buluşmak istediğini anlattım.
***
Repliğime çalışırken, annemi düşünüyordum. Acaba mektup göndermiş miydi? Eve giderken postahanaye uğrayıp görecektim.
Sahnede oturmuş, sene sonu yapacağım tiyatroya hazırlanıyordum. Eğer bunu başarabilirsem istediğim üniversiteye gidebilecektim.
Nerdeyse okul boşalmıştı, çantamı alarak eve dönmeye karar verdim.

THEATRE //C.HHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin