Habil ve Kabil, Habil'in ölümünden sonra karşılaştılar. Çölde yürüyorlardı ve uzaktan birbirlerini tanıdılar. İki kardeş yere oturdular, bir ateş yaktılar ve yemek yediler. Günbatımında yorgun düşmüş insanlar gibi, sessizliği bozmadılar. Gökyüzünde, henüz adı konmamış birkaç yıldız belirdi. Yıldızların ışığında, Kabil, Habil'in alnında taşın izini gördü ve ağzına götürmekte olduğu ekmeği yere fırlatıp, suçunun bağışlanması için yalvardı. Habil yanıtladı:-Sen mi beni öldürdün, yoksa ben mi seni? Anımsamıyorum; burada önceki gibi birlikteyiz yine.
-Şimdi biliyorum beni gerçekten bağışladığını, dedi Kabil, çünkü unutmak bağışlamaktır. Ben de unutmaya çalışacağım.
Habil yavaşça konuştu:
" Doğru, pişmanlıklar sürdükçe, suç da sürer."°°°
Söylence, Jorge Luis Borges, Gölgeye Övgü'den
°°°
Evet, pişmanlık sürdükçe suç da sürer. Ve unutmak bağışlamaktır.
Okuduğum ve etkilendiğim bu kesiti başka bir kitaptan okudum.
"Yenilmiş Asilere Çiçek Verelim" diye bir kitaptı. Ahmet Özcan'ın kaleminden. Ve muhteşem ötesiydi. Hayatınızda başucu kitaplarınız olur ya. İşte bu kitap benim başucu kitabım. Okuduktan sonra haftalarca yanından ayırmadım. Bir daha ve bir daha okudum altını çizdiğim cümleleri.Aslında kitabın önceki adı Sessizlik Senfonisi idi. Daha sonra değiştirildi.
Ahmet Özcan da bu kesite kitabında yer vermiş. İyi ki de vermiş. Kalemine sağlık.°°°
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dizi Film Ve Kitap Kesitleri
RandomKimi zaman aşkı Kimi zaman dostluğu Kimi zaman da insanlığın sorunlarını Dile getiren cümleler. İçinde kendimi bulduğum cümleler.