Poyraz'a neden olur dediğini düşündü Ömür. Sahiden nereye gideceklerdi? Ne olmuştu da Poyraz konuşmak istemişti? Hem Poyraz adını bile bilmiyorken neden Ömür ile kahve içmek istedi? Düşünerek içinden çıkılamayacak konulardı bunlar. O yüzden Ömür daha fazla düşünmedi.
Ömür sessizce Poyraz'ı takip ediyordu. Poyraz aniden durunca en sevdiği kafeye geldiklerini ve yine en sevdiği köşedeki masaya yöneldiğini fark etti. Yine de konuşmadı ve masaya oturdular. Garson sipariş almak için masaya yaklaştı. Poyraz direkt "Bana bir americano Ömür de latte ister." dedi. Latte de en sevdiği kahveydi. Neler oluyordu böyle? Dayanamayıp sordu "Poyraz neler oluyor?". Poyraz ise anlamazdan geldi ve "Ne gibi? Sadece olmayı sevdiğim yerdeyim. Buraya gelecektim. Seni görünce belki sende gelmek istersin diye düşündüm.". Ömür'ün kafası yine de karışıktı ve "Burayı ben de çok severim. Sürekli gelirim, kahve ve kitaplarımla burası cennet gibi oluyor."dedi. Poyraz buna güldü, sonra aniden ciddileşti ve Tess Gerritsen Cerrah kitabından alıntı yaptı "Kanlarından tanıyacağım onları. Raftaki tahlil tüplerini, çikolata kutusunun içindekileri ağzı sulanarak hangisinin daha lezzetli olduğuna karar vermeye çalışan birinin oburluğuyla seyrediyorum.". Bu olanlar çok fazla garipti Ömür için. Çünkü en son buraya geldiğinde bu kitabı okuyordu. Poyraz'ın kendisini takip ettiğini düşündü ama neden böyle bir şey yapsın ki?
Ömür birden ayağa kalkıp "Gitsem iyi olacak." dedi. Poyraz "O halde seni eve bırakayım, geç oldu yalnız gitme." dedi ama Ömür onu dinlemeden çıktı oradan. Çok fazla korkmuştu. Peki Poyraz tüm bunları nerden bilebilirdi ki? Okulun en popüler çocuğuydu ne de olsa. Öyle herkesle takılmaz, yanında 3-5 kişi olurdu en fazla. Diğerleri de onun umurunda olmazdı hiçbir zaman. O halde geriye tek bir seçenek kalıyordu. Poyraz da Ömür'ü seviyordu. En çok istediği şey olmasına rağmen Ömür buna inanmıyordu, inanılacak şey değildi.
Ömür bu hayatta çok fazla şey yaşamıştı, çok fazla da sırrı vardı. Hayatıyla ilgili sadece Deniz ve Kutay ile konuşuyordu. Bu ikisi de onun her şeyiydi. Bu üç kişi bir arada olduğunda onları hiçbir şey durduramıyordu. Deli gibi eğleniyorlar, bütün dertleri unutuyorlar ve hiçbir şey umurlarında olmuyordu. Ömür'ün depresyon modundan çıktığı zamanlar sadece onlarla birlikte olduğu zamanlardı. Çocukluktan beri arkadaşlardı. Birbirlerinin her şeyini biliyorlardı. Birinin sorunu hepsinin sorunuydu ve beraber oldukları için bu sorun anında çözülüyordu.
Deniz. Güzeller güzeliydi. Sapsarı saçları, yeşilin en mükemmel tonundaki gözleri ve muhteşem fiziğiyle her gittiği yerde dikkat çekiyordu. Hayat dolu olması da vardı tabi ki. Başında bin bir türlü dert olsa dahi yüzünden neşe eksik olmuyordu. Grubun neşe kaynağı da Deniz oluyordu. Kendisini üzecek şeylere hayatında asla yer vermezdi. Bu yüzden de daha önce hiç sevgilisi olmamıştı. Saçma buluyordu. Onun için üzüp üzülmeye gerek yoktu bu kısacık hayatta.
Kutay. Orta boylu, sıradan bir çocuktu. Gözlükleriyle inek bir öğrenci olduğu hemen anlaşılıyordu. Derslerine çok çalışır, Ömür ile Deniz'i de çalıştırırdı. Onun için başarısızlık diye bir şey yoktu. İstediği herhangi bir şeyi kafasına koyar ve onu elde edene kadar durmazdı. Onun mutlu olma yöntemi buydu.
Ömür, Deniz ve Kutay böyle birbirinden farklı ama birbirini böyle tamamlayan üç kardeşti.
Ömür eve adımını atar atmaz Deniz'i aradı. Bütün olan biteni anlattı. Deniz şok oldu. Bir an Ömür'ün şaka yaptığını düşündü ancak Ömür hiç şaka yapmazdı ki. Olanları tekrar düşündü ve bir sonuca varamadı. Bu da nadir anlardan biri oldu. Deniz'in her zaman her şeye bir cevabı olurdu. Ama şimdi o da bir şey düşünemiyordu. Ertesi gün dersten önce buluşup bunu daha detaylı konuşmak üzere telefonu kapattılar.
Poyraz hala Ömür'ün şaşkın yüzünü düşünüp kendi kendisine gülüyordu. Aslında her zaman ciddi bir duruşu olan adam, konu Ömür olunca bambaşka birine dönüşüyordu. Yanına en yakını olan Arın geldi ve "Abi bu halin ne? Bambaşka biri gibi görünüyorsun." deyip güldü. Poyraz ise "Arabayı değiştireceğim. Ne alsam onu düşündüm." dedi ama bu söylediğine kendisi bile inanmadı. Çünkü hiçbir şeyi böyle uzun düşünmezdi. Bir terslik vardı. Ama üstünde durmadı. Poyraz hiçbir şeyin üstelenmesine izin vermezdi.
Arın. Poyraz'ın en iyi arkadaşıydı. Her şeyi beraber yaparlar, hiçbir zaman birbirlerinden bir şey gizlemezlerdi. Poyraz bazen daha baskın olsa da biri olmadan diğeri eksik hissederdi. Arın çok iyi kalpli bir çocuktu. Poyraz her zaman çıkarlarını düşünürdü. Arın ise herkese yardım eden, onların mutluluğuyla mutlu olan biriydi. Çok yanlış insanlara değer vermişti hep. Şu anda da yine çok yanlış birine aşıktı.
Nira. Güzel olup bunun da farkında olan bir kızdı. Zamanını sadece erkeklerle geçirirdi. Onun için hayattaki tek önemli şey de buydu. Ama yıllardır Poyraz'a takıntılıydı. Onu elde etmek için her şeyi yapmıştı, hatta Arın ile ilgileniyor gibi davranıp Poyraz'a yakınlaşmaya çalışmıştı ama Arın'ı kendisine aşık edip Poyraz'ın gözünde de orospu olmaktan ileri gidememişti.
Arın, Nira'nın hafta sonu İtalya'ya gideceğini öğrenmişti. Poyraz'ın yanına gelmesinin nedeni de orada da Nira'ya yakın olabilmekti. "Abi hafta sonu İtalya'ya gidelim. Bir değişiklik iyi gelir. Benden olsun." dedi. Poyraz, Arın'ı şöyle bir süzdü ve "Nira orada olacak diye mi?" diye sordu. Çünkü Arın bir yere gitmek istese hep Nira ile alakalı oluyordu. O nedenle zor olmamıştı. Arın, yavru köpek bakışlarını yolladı, Poyraz da tabi ki kıramadı ve "Olur, gideriz." dedi. Sonra pişman oldu. Nira oradayken Arın'ı üzebilir ve bundan sonrasında Poyraz'a yakın olabilirdi. Bunun olmasına izin veremezdi ama sonra düşünmeye karar verdi.
Poyraz birden ayaklandı. "Ben yorgunum, dinlenmeye ihtiyacım var. Yarın okula bir uğrarım." dedi ve çıktı oradan. Arın, neler olduğuna anlam veremiyordu. Poyraz'ın ondan sakladığı hiçbir şey olmazken şimdi böyle gizemli olması fazlasıyla garipti. Zamanı geldiğinde öğreneceğini düşünüp üzerinde durmadı.
Ömür eve geldiğinde ailesinin evde olduğunu gördü ve onlara görünmeden odasına geçti. Onlarla fazla muhattap olmak istemiyordu. Birbirlerine karşı, yaşanan onca şeyden sonra yabanileşmişlerdi, görmeye dahi tahammülleri yoktu.
Ömür Matematik dersinden ödevi olduğunu hatırladı. Türevden iki yüz elli soru çözmesi gerekiyordu. Kafası dağılır, iyi gelir diye düşündü. Başladı çözmeye ama daha ikinci soruyu bile çözemeden bıraktı. Bugün olanları düşünüyordu. Poyraz'ın o davranışları fazlasıyla garipti. Ama belki de sadece tesadüftü hepsi. Karşılaştıkları için böyle olmuştu. Ona da daha fazla kafa yormak istemedi. Karnının acıktığını hissetti. Mutfakta kimse yoktu, hemen bir şeyler hazırlayabilirdi. Sandviç yapmaya karar verdi fakat malzeme eksikti. Markete, almaya gidecekken telefonuna mesaj geldi. Deniz, ailesinin bu gece evde olmayacaklarını kendisinde gelip kalmasını istediğini söyledi. Önce hemen çantasını hazırladı. Sonra, ailesi belki olur da merak eder diye not yazıp dolabın üstüne yapıştırdı ve oyalanmadan çıktı evden.
![](https://img.wattpad.com/cover/63568528-288-k524636.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ömrümün Sonuna Kadar
Fiksi RemajaDepresyondan çıkamayan Ömür. Hayatı anına göre yaşayan Poyraz. Farklı bir macera okumaya hazır olun.