1.Bölüm

87 4 4
                                    

Tam yüzüncü rüyama kapıyı aralamışken ,bana ninni gibi gelen zil sesiyle sıramdan yavaşça kalktım. Ders boyunca süs gibi duran eşyalarımı ve kitaplarımı çantama tıktım.Telefonumu açarken Dil Kursunun kapısından çıktım. Bana bir asır gibi gelen Türkçe dersi sonunda bitmişti. Babam türkçeyi böyle öğreneceğimi zannediyordu.Oysa ben sosyal öğreniyordum,önümde defter ,karşımda kendini orduda zanneden yaşlı bir hoca ile değil.Üstelik hiç de arkadaş edinememiştim.Kendime haksızlık etmeyeyim. Beni uyuklarken gördüğünde nezaket gereği kaldıran temizlik görevlisine ısınmıştım.Gerçi hiç konuşmamıştık.Çünkü tek iletişim,temizlik görevlisi tarafından kaldırılmak,sonra parmağıyla işaret ettiği saatte bakmak ve oradan tüymekten ibaretti.
Ben bunları düşünürken kafamı sertçe bir şeye çarptım.Bu kadar yakışıklı birini hayatımda hiç görmemiştim. Gri gözler, gri gömlek, gri bir pantalon ve es geçilmemesi gereken pas rengi ayakkabıları ile durağın direği tam karşımdaydı.Yapacağımı yapmış yine sakarlık defterime yenisini eklemiştim.Kafam zonkluyordu ve şanssızlığıma ağlamak istiyordum ama duraktan beliren iki endişeli kafayı görünce bu fikrimi arka plana attım. Sanki az önce hiç bir şey olmamış gibi bir edayla genç çiftin yanına geçip oturdum.Ve bozuk türkçemle merhaba dedim.Bana karşılık olarak onlarda merhaba dediler aynı zamanda iyi olup olmadığımı sordular.Başımı salladım.Onlara "ben alışık , ben kafa vuruyor hep"demeyecektim tabiki.Belki zorlarsam konuşabilirdim fakat hata yapmaktan korkuyordum.Türkiye'ye gelmeden önce Fransa'daki okullarda hep sınıf birincisi olurdum.Sınavlara sınav akşamı değil hergün çalışırdım ,kendimi hata yapmamaya alıştırmıştım.Sorulan sorulara doğru cevap vermeyi kendime ilke edinmiştim.Bu yüzden hatayı ,hata yapmayı hiç denememiş daha doğrusu deneyememiştim.Belkide bu dili öğrenirken zorlandığım nokta buydu.Hata yaparım diye susuyordum.Örnek bir şu anda sahnedeydi ve ben yine inat edip susacaktım.Öyle de yaptım.Meraklı bakışlardan otobüsün gelmesi ile kurtuldum.Onlar kalkıp giderken bende annemi aradım. Kullanıcı meşgul sesini duyunca telefonu kapatıp bakışlarımı beş metre kadar ilerlemiş ve hızlanmakta olan otobüse çevirdim .Bir dakika!132... benim her gün kullandığım otobüs... Hayır yanlış okumuş olmalıyım 1-3-2.Hayırrr,olamaz! Şu anda koşmam gerekiyordu ama ben hala burada oturuyordum.Kalk kızım kalk diyerek bir gayret kalkıp koşmaya başladım.Öte yandan da elimi pervane gibi havada sallıyordum.Umudumu kesipte adımlarımı yavaşlattığımda, otobüs durdu ve ardından alaycı bir havayla fısssss sesi geldi.Kendi kendime homurdanırken adımlarımı hızlandırdım ve sonunda kendimi otobüsün içine attım. Rahatsız eden bakışları görmezden gelerek tutacağı tuttum ve otobüs ilerlerken geçtiğimiz binaları seyretmeye başladım. Fakat kısa bir süre sonra kolum solmaya başlamıştı. Kırmızı ışıktan yararlanarak kol değiştirmeye çalıştım. Ve her zamanki zamanlama sayesinde tahmin edin ne oldu... Ay!Aman kızım! dur düşeceksin'ler arasında ben otobüs zeminine ışık hızıyla yapıştım.Hayır tabiki de düşmemiştim sadece zemini kontrol ediyordum malum hijyene çok önem verirdim.Fakat bu karanlık çalışmalarımı engelliyordu ve az önce zonklayan kafam şu anda horon tepiyordu içerde.Bende çalışmalarıma ara verdim ve kendimi karanlığa bıraktım.

××××××××××××××××××××××××××
Kendime geldiğimde yatağımın üzerindeydim.Kalkıp annemi çağırmak istedim ama başım buna müsaade etmedi.Kafam yastığa gömülmüş bir şekilde bağırdım.
-Mamaaaan!!
Annemin holden beni her zaman rahatlatan terlik sesleri yankılandı ve kısa bir süre sonrada o güzel yüzü belirdi odamda.Gelip yanıma oturdu ve her yaramazlık yaptıktan sonra aramızdaki bakışmamızı yaptık o bana muzip muzip bakarken bende ona süt dökmüş kedi gibi bakıyordum.Bu sıkıcı atmosferden sonra en sonunda beni eve nasıl getirdiğini söyledi.
- Düşünelim bakalım bugün ne olmuş eveett...hmmm dil kursundan geri dönerken otobuste dengeni kaybettin ve bayıldın bende çantanda duran kagıt sayesinde otobüs durağından arandım.Bunun üzerine apar topar seni aldım ve burdayız iyi misin? Şoför senin çok kötü düştüğünü söyledi ama doktor arama ihtiyacında bulunmadım alışığız artık biz değil mi?.
-Evet hatta bazen gün içinde kafamı çarpmazsam "noluyor bana yahu" diye düşünmüyorum değil.
-"Olur böyle şeyler dünyanın sonu değil ya" dedi annem ve hemen sahte bir ciddilikle "ama babanı biraz daha tek başına masanın başında bırakırsak lazanya ve salatanın tadına bile bakamayacağız.Bu da dünya sonu olabilir "diye de ekledi.Bu sözlerinden sonra yataktan bir gayret kalktım ve maalesef yavaş yavaş salona ilerlemeye başladım. Lazanya ve salatanın hayatı tehlikedeydi.Bense sadece yavaşça ilerleyebiliyordum.Sonunda salona vardığımızda babamı hızlı hızlı yerken gördüm bu demekti ki bu akşam bize söyleyeceği önemli bir şey vardı daha önemlisi yemekler bitiyordu...Bende oturduğum gibi kaşıklamaya başladım. Ne zamanki yemek bitti karnımız doydu annemle masayı düzeltmek için ayaklandık.
-Melek biraz oturur musun sözlerinden sonra anneme endişeli bir şekilde bakarak oturdum acaba kafam o kadar mı şişmişti.Genellikle babamdan geçirdiğim kazaları saklardık.Çünkü bu konularda çok hassastı .Ve en küçük bir olayı bile büyütebilir,abartabılır, kızabılır ve en son aşama olarak ta nasihat edebilir di.Tabi bu seanstan sonra sarhoş sarhoş dolaşabilir ve kafanızı eğer benim gibi sakarsanız yine çarpabilirdiniz.Bu yüzden genellikle babamdan bu konuları ciddi değilse saklardım.Ve şu anda da sanki başka bir seansa başlıyorduk.
-Bugün öğle yemeğinde...
Bir dakika öğle yemeği ne alakaydı??Ben akşama doğru düşmüştüm.Galiba babamın hiç bir şeyden haberi yoktu.Anneme yandan yandan baktım.O da rahatlamış gibiydi.Bende dinlemeye devam ettim.
-Işte o afişte de Dil öğrenmeye yönelik Karadeniz Gezisi yazıyordu.Bende neden olmasın dedim ve Melek'i yazdırdım.Gezi bir ay yada bir buçuk ay sürüyor, amaç yeni bir kültür tanıtmak ve yabancılara dili bu amaçla öğretmekmiş.Kızımızın da buna uygun olduğunu düşünüyorum ne dersin hayatım?
-Bence...
Ben yanlış mı duydum. Biri uyandırsın beni bu rüyadan, hayal kırıklığına uğramak istemiyorum sonra.Ya ben rüyadayım ya da babam kafasını bugün benim çarptığım direklere bir kaç defa vurdu.Babam ve gezi... Güldürmeyin beni...
- Yani gitsin bence de.
Anne !!! Beni iki adımlık bakkala gönderirken tereddütle en az on defa dikkatlı ol kızım kaldırımdan yürü,aman dikkat et yavrum"diye gönderen kadın, şimdi kim bilir kaç kilometre uzaklıkta yere gitmeme mi izin verecekti? Adım hesabı bile yapılamazdı.Bu gün kafasını çarpan tek kişi ben değildim, ebeveynlerim benim yakışıklıyla selamlaşmışlardı orası kesin.
-Sen ne düşünüyorsun Angeline?
diye sorarak annem topu bana attı.
-Euh.. Kaç adım?
-Kaç adım derken?
Ne saçmalıyordum ben?Adım nereden çıkmıştı.Hâlâ bakkaldaydım.
-Harika! Harika diyorum.Ve dili bu şekilde daha kolay ve kısa yoldan kavrayabileceğime inanıyorum diye toparlamaya çalıştım ve babamın hoşnut bakışlarından yararlanarak hemen sarıldım.Bu bir genç kız taktiği idi.Babanız ya da herhangi biri bir fikir sunduğu
anda fikrini değiştirmesini engellemek için dikkatini başka bir yere çekmeliydiniz.Yoksa güzel programların suya düşme riski vardı. Ben hem babama sarılıp hem de teşekkür ederken
o da takılmış plaklar gibi bir şey değil deyip duruyordu.Heyecanla tabakları ellerime doldurdum ve hızla mutfağa koştum.Tabakları büyük bir gürültüyle tezgahta bıraktıktan sonra babamın "bari onları kırma kızım" sözlerini duymazdan gelerek,hayal dünyama uçuş yaptım.Çok eğlenceli bir yolculuk beni bekliyordu.Arkadaş,şehir,hava
belkide dil konusundaki ön yargım bu gezi sayesinde değişecekti. Küçüklüğümden beri tatilleri hep sevmiştim,ailemle birlikte gittiğimiz akrabalar beni bir yandan dinlendirir, bir yandan da eğlendirirdi.Ama bu sefer farklıydı.Diğerlerinden tamamen farklı...Tek başıma olacaktım.Belki biraz endişe verici gelebilirdi ilk başta ama her zaman görevliler tarafından gözetilecektik ,endişeye gerek yoktu her şey güzel-
-"Angeline,sana diyorum..."
-Evet anne ne diyordun
-Ne ara fırsat buldun da hayale daldın kızım diyordum,hayır yılın en çok hayal kuran kızı yarışması yapılsa oscar senin olur.
-Dalganı geçtiysen artık söyleyebilir misin ne olduğunu??
-Söylemiştim ama!!!her neyse...
Yarın Pauline ile alışverişe gidiyoruz.
-Yani...
-Pauline'nin bir kızı var.Senden üç yaş kadar büyük.Onu da yarın yanında getirecek.Belki yakınlık kurarsınız diye senin de gelmeni istiyorum-
-"Anne lütfen bir defa da tek başına git şu alışverişe. Sevmiyorum ışte. Hem ben seni zorluyor muyum dinlediğim müzikleri sana da dinletmeye??
Hem ben anlaşamam da şimdi o kızla,hayır alışverişte arkadaşlık kurmak da ayrı bir konu,ne diyeceğiz size,ikimizde aynı rengi seviyoruz aynı bedeni gidiyoruz kesin arkadaş olabiliriz mi?
- Dizilerde birbirlerinin üstüne kahve,ayran ya da çay dökerek tanışan sonra aşık olup evlenen hadi bir de onun üstüne çocuk yapan çiftlere inanıyorsunuz...
-Ama...
-Hava da alırsın ,hadi hadi nazlanma.
-"Tamam anneciğim tamam"pes etmiştim
-"Çok iyi o zaman Pauline Teyze'yi arayayım" diyerek telaşla ayağa kalktı.Sanki fikrimi değiştirirsem kabul edecekmiş gibi...
-Baba,gezi ne zaman?
Babam şu anda pür dikkat maçı izliyordu.Ve büyük bir ihtimalle masada hızlı yemesinin sebebi de buydu.Futbol... Futbol deyince alan sular dururdu erkekler için, erkekler ışte... cinsliydi futbol.kızlar  oynamak istediğinde  "erkek oyunu" diyorlardi.Neresini seviyorlardı bu futbolun,amaçsız  bir şekilde bir tanecik topun peşinde deli danalar gibi koşuyorlardı .Beyin fırtınama babamın homurdanmalarıyla ara verdim.
-Gevrek kutusundan çıkmış bunlar, orası kesin.Yarım saattir atamadınız bir golü, karşı taraf en sonunda acıyıp "buyrun bir tanecik gol attın da ,yenik olun ezik olmayın diyecek.Hayır bari taraftarlardan birini alın o oynasın. Anlamıyorum ki niye bunlar sahada...
-"Babaaaa???"
-"Evet kızım"
-"Gezi ne zaman?"
-"Şu kağıtta yazıyordu ama bilmiyorum ne zaman diyerek gözlerini ayırmadan küçük  bir afiş uzattı.Elimde afiş, odama U dönüşü yaptım. Giysilerimi değiştirdikten sonra afişe baktım anladığım kadarıyla iki hafta sonra bugün gezi vardı. Afişe daha da fazla  bakmak isterdim fakat uykum ağır bastı  ve bildiniz evet uyudum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 06, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

FobiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin