2. çay lav yu ☕

73 8 2
                                    

Multide motor hastası Sibel var.

Ellerimi cebime koyup her zaman gitdiyimiz kafe bara doğru yürüroydum. Bu yolları gözüm kapalı bile gide bilirdim. Ünversite yıllarından buraya geliriz hep. Üzerimde siyah dar pantalon siyah papuçlar ve beyaz tişört vardı. Nedense Nalanı hatırladım. Niyeki şimdi bu? Kaç yıl geçmişti üzerinden. İlk kez bu barın önünde kız beni öpmüşdü. Bende karşılık vermişdim. Nerde şimdi acaba? Amannn... neyse ya. Şimdi niye bunu düşündümkü? Barın önündeki koca kaslı adamları kafamla selamlayıp içeri geçtim. Kendi kendime 'minicik dilini kıpırdatmayıp neden koca kafanı sallıyorsunki' diye söylendim. İçerisi fazla sesliydi. Merdivenlerden aşağıya doğru inmeye başladım. Merdivenlerin sonunda bi kızla erkek öpüşüyorlardı. Adam kızı yiyecekmiş gibi öpüyordu. Kız boynunu yana çevirib adamın bonunu öpmesine işaret verdi. Gözleri zevkden kapalıydı. İlerlerken gözlerini açdı ve göz göze geldik. Kaşlarımı çatıp kıza bakdım. Sırıtıb bana öpücük yolladı. Nerden tanıyorum diye durukdum. Yandan 'Özgür'diye bi ses duydum. Birisi beni çarıyordu ama kalabalıkdan sesin nerden geldiyini netleşdiremedim. Koluma birisi girdi. Umursamazca yüzümü döndüm sarı saçlı makiaj küpünü gördüm. Sanki makiaj yapmamış-maske giymişdi bu kız, yada ne biliyim kadın. Müzik sesinden kendi sesini duyura bilmek için kulağıma "gel ben seni götüriyim" diye bağırdı.

Nihatın oturduğu masaya geldik. "Meraba koçum"diye sırıttı. Elini uzattı ve tokalaşdık. Her iki kolunda kız vardı her zamanki gibi. Hiç boş durmazdı zaten. Koluma girip gelen kıza işaret ederek "adı ne?" Diye sordu. Omuzlarmı silkdim 'bem nerden bilicem'gibi kafamı salladım. "Bak bu Eda, buda Tuğçe" diye kızları görsterdi. "Analı babalı büyüsünler"diyib kafamı çevrdim. Gülüş sesi müzikden daha beter çıkmışdı adamın. "Anasını babasını bilmem ama bu gece benle baya büyüyecekler"diyip gülmeye devam etti. Benide güldürmüşdü. "Ali nerde oğlum"dedim. "Abi bi fısdıkla yürüdü" ... "ne çabuk ya... daha yeni gelmedinizmi?" Diye sordum. "Yeni geldik ama sızmak üzreydi, bi yerlerden içip gelmişdi belliki"

Yanımdaki kız hala benleydi. Kıza bakdım sırıtıyordu. "Neyi bekliyorsun?" Diye sordum. "Ne istersin?" Diye kulağıma söyledi. Dudakları kulağıma deydiyi için huylanmışdım. "Hadi git hepimize 'tekila'getir güzellik" kaşlarını havalandırdı. "Ben ödemem"diye mırıldandı. "Sorun diğil"dediyimde ayağa kalkdı ve eteyini çekişdirip yürüdü. Ne manası var kızım bu eteyi giyeceksen niye çekiştiyosunki? Kalçaların gözüksün diğe giymedinmi zaten? E şimdi ne diye çekip duruyosun. "Abi ben, yani biz gidiyoruz, kızın ismini öğren, güzel olursa bende tatmak isterim" ikimizde güldük. "Bunlar sana az gelmezmi?"dedim alayla gülüp. "Seninkinide alırım o zaman" sırıttı. "Beklede ismini öğrenelim". Umursamayıp el sallayarak sarıldığı kızlarla çıkışa doğru ilerledi. Adamın sevişme taklidide bi farklı. Kızların isimlerni öyrenip öyle sevişiyor. Aynı isimli kızlarla asla 3cü kez sevişmez, hatta konuşmazdıda. En fazla 2 kez.

Sarı kız elinde tekila dolu tepsiyle bana doğru ilerledi. "Millet nereye gitti?" Diye sordu. "Boş ver." Diyerek tekiladan birini mideme yolladım. Acı tat beni gülümsetti. Önümde oturan kıza parmağımla yanımdaki yeri gösterip oturmasını işare etdim. Kız yanıma oturup elini omuzuma koydu "Nihatlar nereye gitti?" . Nihatı tanıyormuydu? Kıza doğru döndüm "Nihatla yatdınmı?"diye sordum. "Evet, hemde 8kere"kahkaha attı. Şaşırmışdım. Nihat ve 8kere aynı kızla sevişmekmi? Elimle saçlarımı karışdırdım düşünceli bi şekilde. "Nasıl oldu?" diye sorduğumda kız anlamışdı neyi kast etdiğimi. "Her defasında farklı isimler söylüyorum" tekrar kahkası etrafa yayıldı. "O'da bi acayip ha... sarhoşken kızların yüzünü hatrlamıyor ama isimlerni nasıl unutmuyor merak ediyorum?" ... zeki kız. İyi bi yöntem denemiş. Ama doğruda söylüyordu. Zaten sarhoşken hatırladığı tek şeyde isimlerdi.

♢♢♢♢♢♢♢♢♢♢♢♢♢♢♢♢

Çok sahroş olduğumun farkındaydım ve uyumamak için kendimi zor tutordum. Kız çırılçıplakdı , tabiki bende. Çok yorulmuşdum ve artık işimiz bitdiyine göre uyumak istiyordum. "Pantalonumun cibinden paranı alıp gide bilirsin artık."mırıldandım. "Fazla alma bak ben Nihat diyilim her yüz aklımda kalır. Yoksa seni bulup tekrar si."diye uyarmak istediyimde kız lafımı böldü. "Sorun diyil yarına kadar beklerim" yanındaki saate bakdı "zaten yarının olmasına az kalmış" gözlerimi zorlukla açık tutmaya çalışdım "burda uyuyamazsın" . Kız sırıtarak yüzüme bakdı "neden? Evlimisin?"diye sordu. "Hayır evli diyilim. Yatağımda biri varken uyuyamam. Kalk git" dedim sinirle. "Saçmalama! Bu saatde nereye ve neyle gidicem?"sinirle söylendi. Ayağa kalkdım kızın kolundan tutdum ve yere eyilip elbiselerini kucağına fırlatdım. "Bana ne kızım nereye gidersen git!" fazla uykulu olduğum için bir az daha sinirliydim. Kız küfür ederek giyinmeye başladı. "Taksi paramıda isterim"sinirli bakışlarla söylendi. Uykulu sesle "tamam çabuk ol" dedim daha yumşak bi sesle. Parasını verip kapıyı kapatınca kendimi yatağa zor yetişdirdim.

♢♢♢♢♢♢♢♢♢♢♢♢♢♢♢♢♢

Pazartesi sabahları kadar işgence verici hiç bi şey yokdur bence. Atheistlere sormak lazım nedenini. Telefonumda alarım çalıyordu 'Era İsterfi-Bom Bom' . Ah be era bi senle yatamadık bi gece. Alarmı kapatmayıp ayağa kalkdım. Banyoya girip klozete oturdum. Daha sonra elimi yüzümü yıkayıp tekrar odaya döndüm. Era okumaya devam ediyordu. Teşekkür ederim güzel kız. Şarkıya eşlik etmeye başlamışdımki alarım sonlandı. "Seni icat edenin sülalesini si"küfür mırıldanırken alarım tekrar çalmaya devam etdiyi için susdum. Elbise dolabına doğru ilerleyip takım elbisemi askıdan aldım ve üzerime geçirmeye başladım. Saç kreminden azcık elime sürüp ovuç içlerimi bir birine deydirdim. Ellerimle saçlarımı arkaya doğru taradım. "Yine yakışıklısın" dedim kendi kendime sırıtarak. Mutfağa geçip çay koydum. Balkona geçip pencereyi açdım ve derin bi nefes içime çekdim. "Allahım sen bu günde beni Cadının katili olmaktan koru.Amin" fisildandım. Tekrar mutfağa dönüp üzerinde 'Monica Belluçi'nin fotorafı olan kupama çay süzdüm "çay lav yu" deyip sırıttım.

Son bi kez eve göz gezdirip kapıyı kapattım. Asansöre bakdım en alt kattaydı. Küfür mırıldandım. Tam 5 dakika bekledikden sonra asansörün kapıları açılınca Ayşe nineyi gördüm. Fesat fikirlerim uyanınca sırıttım. Sabah sabah nerden geliyorduki kadın? "Ne sırıtıyorsum oğlum sapık sapık?" Elindeki asasını bacağıma vurdu hafifce. Yana çekildim geçmesi için.  "Yok bi şey Ayşe nineciğim. Sabah sabah ne ayak? Gece nerde kaldın?" bu kez sesli güldüm. Kadın asasını bu kez bacağıma vurduğunda acıdan reflex olarak ayağımı geri çekdim. "Terbiyesiz. Her gece evine kız getiren bu diyilmiş gibi!" Sinirlendi şirince. "Bi gece senide beklerim Ayşe nine" diyince tam asansörün kapıları kapanırken elindeki asasını gösterip "Gelirim bi gece, sokarım bi yerlerine bunu!" Diyince kahkaha atdım. Yıllar bir banamı uğruyor ne? Kadın turp gibi maşallah. Apartmanın 13'cü katında kalıyoruz. Ve sabahın köründe nerden geliyorki. Tamam tamam fesat olduğum belli zaten. Asansörün bi duvarındakı boy aynasından kendime bakdım. 'Baya iyiyim' der gibi baş parmağımla 'tarzsın' olayını yaşattım kendime.

Kapılar açılınca fırladım dışarı. Apartmanın qarajına inmişdim. Arabama doğru ilerlerken cebimde anahtarları ses yapmaları için kurcaladım. Kapıyı açıb koltuğa oturdum. Yok canım, öğle zengin diyilim. Bu arabada kiralık zaten. Hoş, her şeyimde kiralık ya... Qaza basıp yola konuldum

♢♢♢♢♢♢♢♢♢♢♢♢♢♢♢♢♢

6 katlık şirket binasının önünde durub arabadan indim. Kapıyı kapatıp kafamı yukarı kaldırdım 'ya sabır'dedi iç sesim. Şirkete doğru ilerledim. En üst kattaydı benim çalışma masam. En üst kata çıkdım asansörle. Her kesin dağınık olmasından Cadının henüz gelmediyini anladım. "Merhaba millet" elimi kaldırdım. Her kes yerinden 'meraba' 'günaydın'gibi kelimeler mırıldadı.

Masama oturdum. Her kesin iş masası gözüküyordu. Çok fazla özel odalar yokdu. Galiba düşünülmüş bi şeydi. Bizim Cadı her kesi rahat göre bilsin diye odalara ayırtmamışdı. İqorun, kameraları gözetleyen arkadaşların, temizleyici teyzelerin ve bir iki başka odalar vardı. Bankalarda olduğu gibiydi bizim çalışma masalarımız. Sırayla düzülmüş, her kesin önünde bilgisayarı vardı. Omuzuma dokunan el'le geri döndüm. "Günaydın kardeşim"söyledi tanıdık yüz. "Günaydın." "Dün ne çabuk gitmişdin be oğlum" ilave etdim. "Abi önceden kareoki'de dalmışız biraz arkadaşlarla. Nihat arayınca bende bara gittim. Fazla kaçırdığım için sızmak üzreydim. Kızın biri gelince tutamadım kendimi. Kızla gittik işde." Kafasını tutdu elleri ile. Dün çok içdiyinden kafası ağrıyor gibiydi . "Napyosunuz beyler?"dedi Nihat. Sonra elinde motor kaskı ile asansörden fırlayıp içeri giren Sibel "beyler dağılın, Cadı binaya giriş yapdı" diyip telaşla masasına doru ilerledi ve kaskı masaya bırakıb Fatma teyzeye parmak çıtlatarak işare etdiyinde Fatma teyze elinde üzerine 'LUX' [lüks] yazılı tek kullanımlık kahve bardağını Sibelin eline tutuşdurunca Sibel asansöre doğru ilerledi. Her kes masasına oturub kendine çeki düzem verdi. Kaderin bize 'bakın nasılda göt edicem'dediyi saatler başladı...

Yorum bırakmayı, listenize eklemeyi ve oy vermeyi unutmayın tatlı okucular (:

KAPTANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin