3. rakı içen Kadın...

63 5 6
                                    

Şimdi size nasıl boktan bi iş saatlerimizin olmasından bahs edicem. Sibel elindeki kahve dolu plastik bardakla birlikde asansöre doğru ilerlerken her kes işine doğru odaklandı. Asansörün kapıları açılır açılmaz her kes kafasını aşağı eyse bile pür dikkat onu izlediyimiz belliydi. Yine dağınık saçlarını omuzlarından arkaya atıp Sibelin elindeki bardağa uzattı elini. Sibel "günaydın Jasmin hanım" derken onu umursamazca kafası selam verer gibi azcık eyip ilerledi. Her zaman onunla gelen yanındaki koruması olucak pezevenk asansörden çıkmadan tekrar aşağı indi.

Her gün onu yolcu eder, daha sonra arabasına geri döner. Yine püsürsüz görünüyordu Müdire hanımımız. Yine dağınık kızıl saçlarıyla, Dar kırmızı kalem etekle çekici yürüşlerle odasına giderken sağ elinin işaret parmağını masalara sürterek geçmeyide ihmal etmedi.

Hatırlıyorum bi kaç ay önce bu şekil parmaklarını masaya sürerek geçerken parmağına bakmış bir iki addım tekrar geri gelerek parmağının masada bırakdığı ize bakarak Sibele "buraları temizleyen her kimse işden atıldığını söyle" demişdi soğuk ses tonuyla.

Asla hiç kimseyi dinlemez. Kısa cümleler kurar, soğuk hiç bi şey ifade etmeyen mimikleriyle. Zaten en uzun cümleleri toplantı zamanı kurduğunu hatrlıyorum. Ve hiç bir zaman hiç kimseyle göz teması kurmazdı.

Kadın yürürken zann edersinizki 'Lara Croft' yürüyor. Tabi Lara Croft kadar çekici sayılmazdı. Onun gibi güzel kalçaları, kalın dudakları, uzun saçları daha neler neleri...! yokdu ama sadece yürümesi tam o yürüyüşdü işde. Ah be Lara (:

(multi- Jasmin)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(multi- Jasmin)

Parmağına bakıp odasına geçdi. Sibelde tıpqı onun gibi yürüyerek taklidini yapınca yerimizde kıkırdandık. Göz kırpıb Cadının odasına geçdi. Eyerki cadı giderken kapıyı açık bırakıyorsa bu 'sekreter arkamdan gel'demekdi. Tabi Denizin buna cesareti olmadığı için bütün gün bu işgenceyi Sibel üzerine alıyordu.

2 dakika geçmeden dışarı çıkıb bi kaç arkadaşın ismini çekerek toplantı odasına geşmesini söyledi Sibel. Söylenen isimler arasında kendi ismimide duymuşdum. Niye bilmiyorum ama her kes toplantıya geçerken heyecan yapıyordu. Haksızda diyildiler. Çünkü her dafa Cadıyla fazla muhattap olurken bi kişi alakasız sebeblerden işden atılıyordu. Onunla toplantıya geşmek bile işgenceydi her kese. Burda olan tek iyi şey ay sonu yüksek para almamızdı.

Sibele "ne oldu gene" fısıldadım.

"Yok bi şey. Sadece kitap işi" kısık sesle cevap verdi.

En azından içim rahatlamışdı. Hiç diyilse İqordan azar işitmez ve toplantı sonrası Jasmin hanım kimseyi işden atmazdı.

Her kes toplantı odasında yerini aldıkdan sonra her zamanki gibi en sonunda hanımefendi teşrif buyurmuşdu. Beklemekden nefret eder ve hep bekletirdi! Cadı!

Henüz oturmadan "başlaya bilirsin" dedi ve masasını çekib oturdu.

Genç bir adam elinde tutduğu kağıtlara bakarak yapmak istediyi kitabın konusunu anlatmaya başladı. Her hes dikkatla onu izlerken kendimi Cadıyı incelerken buldum. Yine her zamanki gibi donuk bakıyordu. Hiç güldüğünü görmemişdim. Ve sanırım bunu görmeyen tek kişi ben diyildim. Konuşan kişeye odaklandığı belliydi ama yüzüne bakmıyordu. Hiç kimsenin gözlerine bakmadığını söylemişdim diymi?

KAPTANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin