Gözlerimi Ece'nin beni cimciklemesiyle açtım. Bu kızın uyandırma şekilleri gerçekten mükemmeldi.
Sonunda tatil köyüne gelebildik. Okuldan bazı kişilerle birlikte yapacağımız bu tatil,kafamı dağıtmam için iyi bir fırsattı.
Ece ile birlikte hayvan gibi kıyafet doldurduğumuz bavulları odalarımıza çıkartırken adeta can çekişiyorduk.
Bu halimiz cidden komikti.
Ar zor da olsa kendimiz odaya attık. Ece en yakın arkadaşım olmasına rağmen bizim onunla bu ilk tatilimiz. Bu yüzden tatilden eğlenmek için her şeyi yapmaya karar verdik.
Kıyafetleri yerleştirip yemek yemek için restoranta indik.
Hayvan gibi acıkmıştım ve hunharca yemek yerken gözümün önüne bir nur indi gibi oldu ki bunun flaş ışığı olduğunu anlamam geç olmadı. Bunu yapan tabikide Ozan'dı.
Kankam falan ama bazen baya salak olabiliyor.
"Hey! Ne yapıyorsun sen ya?" dedim hafif bir tebessümle.
"Şantaj için. Belki bir gün işime yarar."
Ozan 'Ece ile beni devamlı kollardı. Abi gibi. Canım çocuk.
Ozan'ın bizim masada olduğunu gören Berk'te yanımıza geldi.
Berk. Hani şu sadece tipinden dolayı devasa ve yersiz özgüne olup içi boş olan ukala çocuk. Ama bir şey itiraf etmeliyim ki gerçekten fazla yakışıklı.
Aklınızdan bile geçmesin. Asla etkinlenmiyorum.
Berk, Ozan ile uzun yıllardır arkadaşlar. Ozan ona alışmıştı artık.
"Akşam ne yapıyoruz?"
Ece'nin bu sorusu üzerine hepimizde bi "biz ne bileh bacım" ifadesi oluştu.Tabiki de bu ortamı "Ben gece kulübüne gideceğim. Sizi bilmem. " diyerek Berk bozdu.
Sessizce ekledim. "Zaten evin oldu orası artık senin."
Bir anda Berk'in bakışlarını üzerimde hissettim. Aynı anda Ece ile Ozan'ın bize bakarak sırıttığını fark ettim.
Hadi ama bunu sessizce söyledim duymaş olamamalı.
"Gitmemde bi sakınca mı var hayırdır?" dedikten sonra ekleyerek devam etti. "Pardon! Bi sakınca bile olsa seni ilgilendirmez."
Benim toparlamam gerekiyordu. Ama nasıl? Ahaa! Valla buldum. Saçma falan ama yürür bence.
" Yalnız telefonuma gelen mesaja verdiğim bir tepkiydi o. Senin ne yaptığın umrumda değil" diyerek pis bi göz kırpmayı da unutmadım.
Basit bi yalandı lakin bunu Berk yemişe benziyordu ve coolundan eser kalmamıştı.
Ablanız star bebeğim ;)
Berk bir şey demeden derin bi nefes aldı. İyi oturdu sanırım.
Masada Ozan ve Ece'nin olmadığını fark ettim. Hızlı adımlarla odama çıktım.
Ece oda da müzik dinliyordu. Kullağından kulaklığı çıkarıp "Bana haber vermeden niye gidiyorsun,ey mümin arkadaşım?"
Pis pis sırıtarak "Tatlı atışıyordunuz kıyamadım bölmeye."
"Hoho çoh komok!"
Kapınının çalmasını fırsat bilen Ece kapıya doğru depar atarcasına koştu.
Oda servisiydi. Ece onunla ilgilenirken. Ben telefonuma gelen mesajla irkildim.
Bilinmyen;
"Tatil köyünde olduğunu biliyorum. Kaçmak için iyi bir yer.""Hadi gel sahile gidelim." dedi Ece kolumdan tutup beni çekereken.
"Sen git Ozanla. Benim işim var"
Ece kualanın ağaca sarıldığı gibi bacağıma sarılınca bacağımı hılza savurdum ve yere kafa attı. Odadan söve söve çıktı.
Son zamanlar da bu tür mesajlar geliyordu. Geçmişimin bendeki kalıntıları olarak. Geçmişte çok kötü günler yaşadım ama acıları hala taze.
Geçmiş geçmiyor.
Uzun bir süre tavanla bakıştım. Saat baya geeç olmuştu. Ece hala dışardaydı.
Kapının hunharca çalınmasıyla bir anlık korkudan yataktan düştüm.
Kapıyı açınca tek düşen ben olmadım. Berk toparlanıp ayağa kalkmaya çalışırkenki hali baya komikti. Bunu üzerine kahkaha fırltmamla yere yapışmam bir oldu.
Berk hayvan gibi tutup çekti ayağımdan.
Omzuna geçirdiğim tekmeyle Berk Tetik yere yapıştı.
Winner Eylül.
Önce kendim ayağa kalktım sonra da Berk'i kaldırdım. Koltuğa oturdu.
Saçlar falan dağılmış baya cool.
"Senin ne işin var burada ve bu halin ne?"
"Odanın kartını bulamıyorum diğer kartta Ozan'da. Onu aradım ama açmadı. Biraz içtim o kadar."
"Biraz mı? Rahat bi 5 şişe var."
Pis pis sırıtarak "Bu gün masadaki şeyi bana söylediğini ikimizde biliyoruz ve bu benim çok hoşuma gitti." dedi.
Afferim. Çok iyi oldu. Ben nasıl toparlayacağım şimdi.
"Umrumda değilsin. Ne istiyorsan yapabilirsin Berk."
"Ama sen benim umrumdanısın Eylül. Hemde yıllardır."
Bu sadece içmemiş,içtiği şişleri falanda kafasında kırmış sanki. Beyni bir yerden hava alıyor bunun.
"Sen ne dediğinin farkında değilsin. Berk uyu biraz kendine gel."
"Ne dediğimi bilmem ama hissetiklerimi söylüyorum."
Ne! Töbe yarabbi! Bu Berk Tetik değil.
Bunu sen istedin pikaçu.
Dolaptan aldığım buz gibi suyu yüzüne fırlatınce biraz kendine geldi.
Bir yastık alıp bana doğru gelirken telefonuma bir mesaj daha geldi.
Bilinmeyen;
Belki anneni özlemişsindir. Sana fotoğrafını yolladım.Fotoğrafta annemin o halini görünce kendimi banyoya kilitledim. Ağlama sesimi bastıramıyordum. Bir yanda Berk kapıyı açmam için bana bağırıyordu. Ama umrumda değil,hiç bir şey umrumda değil. Berk ise onun yüzünden sanıyordu bu halimi. O fotoğraftan sonra yaşamak bile istemiyordum. Banyoda bir jilet buldum. Evet aklımdan geçeni yapacaktım.
Selaam. Umarım beğenmişsinizdir. İlk kez yazıyorum,hatalarım olursa kusura bakmayın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UKALA
Teen FictionYazın o mükkemmel havasında başlayan komedi dolu aşk bir süre sonra acı gerçekler yüzleşmeye başlar. Birbirinden başka sığnacak kimsesi olmyan Eylül ve Berk zorluklara karşı beraber başa çıkmaya başlarlar.