5. Bölüm

94 3 1
                                    

Uyandığımda, daha doğrusu bi takım seslerden dolayı uyandırıldığımda sınıftaki seslerin ne olduğunu anlamaya çalıştım bir süre, uyku sersemliğiyle kafamı çevirmemle sınıfın tamamını oluşturan yuvarlakla kavga olduğunu anladım. Mübarek bi ben eksiktim sınıfın hepsi oraya toplanmıştı. Yerimden uyuşuk adımlarla kalktığım da kavgaya doğru yaklaştıkça seslerin kime ait olduğunu netleştiremesem de iki kızın sesi olduğunu anlamayacak cahil değildim.

Yuvarlağın içine doğru ilerledikçe o iki kızın en iyi iki arkadaş Çiğsem ve Yağmur olduğunu gördüm ama ne olabilirdi ki bu denli kavga etmelerine sebep olan?

Yağmurun tiz sesiyle düşüncelerim den bir anda irkildim.
"Çiğsem uzak dur benden de sevgilimden de" diye bağırınca ben bile kalakaldım. Çiğsem? Ve Yağmur'un sevgilisi Ege'ye bakmak? Yolar kızım adamı Yağmur. Çiğsem'i ne kadar sevemesem de böyle birşey yapacak bir kız gibime gelmiyordu.
"Bana ne kızım senin sevgilinden, git Ege'ye sor lan bizim aramız da ne olabilir? Biz ona yaşayanları birlikte hadlerini bildir miyormuyuz?" Dedi benim düşüncelerimi doğrulayarak.

Bu sırada "Ne oluyor orda?" Diyerek sınıfa giren hoca kavganın da tezahürat yapanların da sesini kesti. Yiğit karışıp her zaman ki gibi şebekliğini yerine getirdi.

"Hocam neye benziyor kız kavgası oluyor" diye lafı yapıştırdı. Ama bu laftan sonra hoca ona neyi yapıştırır orası biraz muammaydı. "Kes sesini Yiğit zevzek zevzek konuşma" diye lafı geri yapıştırdı. Oysa ben daha beter bekliyordum.

"Herkes yerine geçsin" dedi sınıfa. Yiğit hocaya karşı gelmekten ziyade kavgayı sonlandırdığı için içinden sövmekle meşguldü muhtemelen. Yiğit her sınıfta espirili-ama çok soğuk olanlardan- şebek kişilikler olur du ya kendine ne kızdırmaya ne küstürmeye kıyılmayan tipler işte onlardan biri Yiğitti. Onunla daha önceki sınıfımda da aynı sınıfta olduğum için çok iyi tanıyorum. Zaten benim eski sınıfım dan bi Yiğit Aslım ve tabiki Bora vardı.

Yağmurun her zaman zar patlatan sesiyle bu defa beklemediği için herkes irkildi. "Hocam ben bu kızla oturmam"
"Hocam bende buna meraklı değilim istemiyorum bununla oturmak" Çiğsemin konuşmasını severken bu devrik cümle ona hiç yakışmadı ama şuan, ya ben ne düşünüyorum yine ya.
Hoca "Tamam Çiğsem sen Okyanus'un yanına geç" diyince belli belirsin dudağı kıvrıldı Çiğsem'in. Vay çakal seni demek amacı buydu. Tabi Okyanus'un yanına ottan boktan bi sebeple geçemezdi.

Sorun çözülüp erkes yerlerine geçtiğinde ben Eren'i daha yeni görmüştüm. Hafif yaklaşıp muhabbet olsun diye Eren'le konuştum.
"Gidiyoruz değil mi bir sıkıntı yok?" Yapacaklarımız dan ne kadar vicdan azabı duyacak olsak da benim temennim birimizin yerine geçecek olmasını istediğim kızdı. Ona güveniyorum desem yalan olmazdı ama o zamana kadar bir yerlerden başlamak gerekiyor ufak da olsa.

"Misafirperversen gelirim neden olmasın" derken yüzündeki en dikkat çekici yeri o iki yana kıvrılan dudakları oldu. Gülmek ona yakışıyor du.

"Beğenmezsen bende bir daha kabul etmem misafir falan" dedim dalgasına. Mümkünmüş gibi dudakları daha çok kıvrıldı. Gülme ama bana böyle şuan senin yüzüne gülsem de yapacaklarım yenir yutulur olmayacak.

"Göreceğiz" derken yüzündeki gülümseme hala aynı şekilde duruyordu. Of be Eren yapma be.

"Tamam" dedim ona daha da sırıtarak cevap verirken.

Ajan KızlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin